4 Şubat 2009

Michael Skibbe Üzerine.!



Ilk defa 2008 yilinda Bayern Münih maci öncesi saha kenarinda takim elbise ile duruyordu. Leverkusenliler sasiriyordu, aliskin degillerdi onun bu görüntüsüne.. Dügün mü var yahu mac sonrasi diye saskinliklarini dile getiriyorlardi ama aslinda icsel degisimin bir baska yansimasiydi bu. Büyüyordu bir adam 42 yasini geride birakirken gayet sessizce.. Degisim basliyordu yavas yavas.. O gün bu kiyafet farkliligi ayni zamanda sürekli degisebilir olusunun, ögrenmeye merakinin yaninda aslinda tecrübelerden yeteri kadar beslendiginin belki cok baska bir ayrintisiydi. Bir yil önceki Skibbe'nin asla bir yil sonrasina referans olamayacaginin en güzel kanitiydi. O gün dedim, bugün de yineliyorum ileride cok baska bir yerde olacak teknik adamdir Michael Skibbe..



1982 yilinda Hamit ve Halil Altintop kardeslerin de yetismis oldugu Wattenscheid genc takimi Frankfurt'un B takimini 3-1 yener iken Sampiyonlugu kucaklamasinin yani sira genc yildizi ile parliyordu:Michael Skibbe.. 1965 Gelsenkirchen dogumlu genc futbolcu gelecege ve Schalke takimina mesajini iletiyordu oynadigi futbolla.. 5 Nisan 1986'da sadece 14 mac forma giyebildigi Bundesligada ilk golünü attigi zaman "ikinci Wolfganf Overath" olarak eski milli takim teknik direktörü Berti Vogts tarafindan yüceltiliyordu. Bu güzel yaklasimin sergilendigi günden tam dört bucuk ay sonra ayni dizinden ve ayni yerden gecirdigi üc ameliyat ile futbolu erken yasta birakmak zorunda kaliyordu, onun yaninda aslinda onun kadar dahi parlamamis olan Olaf Thon alman futbol tarihine damgasini vuracak iken.. Ayni yerden üc agir ameliyat ve bu hazin son.. Henüz 22 yasindaydi antrenörlük meslegine giris yaptiginda ve bu yüzden hala daha almanyanin en genc hocasi olarak rekoru elinde tutuyordu Sampiyonlar Ligi Sampiyonu ve Bundesliga Sampiyonu Borussia Dortmund'un basina sorumlu teknik adam olarak henüz daha 32 yasinda iken atandiginda..




Dortmund onu basa getirdiginde bugün dahi icinden cikamadigi krize girmisti aslinda. Degil o, ikinci ligden takimi birinci lige cikarip avrupada kupalar kazanarak adini duyuran Parmanin efsane teknik adami Nevio Scala dahi dayanamamisti bir kac yil önce yasanilan o muhtesem basarilarin yarattigi acelecilige.. Öncesinde ve Dortmund macerasi sonrasinda ve hatta 2004 Portekiz Avrupa Sampiyonasinin ilk turunda milli takimin elenisinden sonra Rudi Voller'in görevine son verilirken, Skibbe'ye Alman fedarasyonu Dortmund ve Schalke takimlari gibi yine gencler adina -U18- göreve cagiriyordu. Schalke,Dortmund,Almanya Fedarasyonu derken genclerin dilini o kadar güzel konusuyordu ki Augenthaler'den aldigi dökük Bayer Leverkuseni muhtesem transferlerle degil kendi yarattigi genc oyunculari ile basariya dogru sürüklüyordu.. Adler,Rolfes,Kiessling,Castro, Barnetta üzerindeki emegi bugün dahi Leverkusenliler tarafindan yadsinamaz bicimde ortadadir..



Skibbe'nin Dortmund macerasi bir bucuk yil sürer ve sonrasi aslinda istatistik bilgi icerir sadece. Cok yakindan takip ettigim söylenemez ve bu yüzden benim icin önemli olan 2005 yilinda Bayer Leverkusen ile anlastigi zaman diliminden 2008 yilinin sonunda görevine son verilesiye kadar yasadiklaridir.. Ben Dortmund macerasini cok erken yasanmis bir tecrübe olarak görüyorum. Dortmund bunu sürekli yapiyor, bugün Sammer adinda muhtesem bir teknik adam yok ise eger, bu Dortmund'un genc teknik adam konusunda israr etmesinden kaynaklaniyor.. Zorladilar onu ve kazandiklarini düsünürken aslinda kaybettiler. Skibbe en genc teknik adam apoletini, Sammer en genc sampiyon olmus teknik adam ünvanini Dortmund takiminda elde ediyorlardi ve bu da aslinda yetenekli olup gelecek vaad eden insanlarin erkenden kaldiramayacaklari yükü yüklemesiyle cöküsüne neden oluyordu zira basari kazansalar dahi Hitzfeld sonrasi girilen kaos ortami harciyordu hepsini.. Benim begendigim bütün genc alman teknik adamlar dortmundun olumsuz kosullarinin ve erken kesfinin yarattigi yikima maruz kalmislardir. Doll,Sammer,Skibbe ve simdi de Klopp.. Sammer paranin da biraz yarattigi güc ile elde ettigi sampiyonlugun kucuk bir ödülü olarak bir daha denedi, sonrasinda birakti ve daha cok sampiyonlugu, onun ona yükledigi ve degisimi mümkün kilmayacak karakteri nedeniyle pes ederken futbol da oynatamiyordu, Sampiyonluk gercekten agirdi onun icin.. ama Skibbe, Galatasaraydan da görebileceginiz üzere bu konuda azimli ve hedefine dogru inatla gidiyor.. Gercekten büyük bir inat bu.!

Gidiyor gitmesine de cok önemli bir eksikligi var, bunu Mourinho cok daha iyi bir sekilde dile getirmisti. Bugün aslinda hakkinda bilgi sahibi olmamaniza ragmen size "bu pek de iyi bir teknik adam degil yahu" dedirten olgu eksik olan Futbolcu kariyeridir. Yoksa nedir arkadasim Gerets ile farki ? Gerets'in pek de adi gecmeyen Belcika liginde sampiyonlugu olsa da Bundesliga macerasi bakimindan Skibbe kadar kariyeri yoktur. Gerets sadece bir devre Wolfsburg'a müthis top oynatmistir ama Skibbe üc yil cok iyi futbol bir yana, gencler, uyum, gelecek, cok seydi.. Ben, yani skibbeci ben degil bütün Almanya Skibbe icin Bundesliganin en iyi futbolunu oynatan adam etiketini cekinmeden yapistiriyordu üzerine.. Siz hayatinizda Leverkuseni iki kez Galatasaray karsisinda seyredip üzerine dehset güzel analizler yapar iken ben ellinin üzerinde Leverkusen macini seyredip bremenden sonra güzel oyunu ve gencleri sahaya sürmesi nedeniyle Almanyada tuttugum ikinci takim konumuna getiriyordum.. Lincoln, sizin icin bir bucuk yillik, hatta 30 maclik adamdir ben onu burada yaptigi macin üc kati kadar almanyada seyrettim haliyle her seye ragmen arkasinda durmamin nedeni o laubaliligi degil cok iyi bildigim futbolculugudur. Alti yildir seyrediyorum ben Lincoln'u, Dört yildir da Skibbe ile hasir nesiriz.. Schaaf,Skibbe severim bunlari. Schaafi en cok.. Ama Stuttgart'da Meira ile Sampiyonluk yasamis Armin Veh gelse sevinmem, zira oynattigi futbolu sevmiyorum, bütün denklem bundan ibaret..

Tarih 2006 Subat ayi.

Ilk basarisizliginda hemen gitsin sesleri yükseliyor taraftarlar arasinda.. Placente,Ponte,Franca gibi yildizlarini kaybetmis Bayer Leverkusen'i ilk sezonun yarisinda cok da hos olmayan bir sekilde bitiriyorlardi bundesligayi. Dokuzuncu. henüz Alti ay önce takimin basina getirilmis Skibbe gitsin sesleri her yerde.. Ikinci Devre'ye onsuz baslamak da ayni sekilde olasi idi. Aynen Galatasarayda oldugu gibi kariyersizligi aslinda en büyük belasiydi basinda bulunan. Kimse ona güvenmiyor,o küllerinden dogmak durumunda kaliyordu hep.. Ve o sadece basarili sonuclar alabildigi sürece rahat birakiliyordu, ilk maglubiyetinde varolan güvensizlik kendisini hemen hissettiriyordu. Bu kariyeri olmayip ve teknik adam olarak buyuk basarilara imza atmamis her teknik adam icin gecerli bir kuraldi. Oyunun icerigine bakip yorumlamalar yoktu aslinda daha görmeden kafada kesinlesiyordu, insan psikolojisi.. Kesin yanlis yapmistir bu yargisi ile yaklasinca futbol gibi yanlislarin bakis acisinda göre milyona varildigi noktada elestirmek cok zor degildi.. tüm bunlarin sona ermesi icin gereken tek sey, basari ve güzel futboldu ki ben ikincisinden emin degilim pek..

Basari.!

Tarih: 2006 Mayis ayi.

Sesler kesildi birden.. Skibbe inanilmaz bir ikinci yari cikardi. Belki hayatinin dönüm noktasidir bu. Leverkusene inanilmaz güzel futbol oynatmasi bir yana beklentilerin de üzerine cikti. Ligi besinci bitirse de oynattigi futbol, seri galibiyetler ve dört sira yukari atlamasi o dönem itibari ile onun kredisini yükseltti. Bakin bugün besincilik yetmez ama o gün borc/harc icerisinde kadrosuzluk sorunu da var iken Leverkusen icin cok iyi bir dereceydi üstelik kötü bir ilk devrenin ardindan.. Ne kadar iyi isler yaparsa yapsin aynen Galatasarayda oldugu gibi bir kisim insanin olumsuz bakislarini hep üzerinde tasimaya devam edecek idi. Dedigimiz gibi onun futbolcu olarak kariyersizligi, motivator hoca olmamasindan dolayi saha kenarindaki durusu ile birlesince isler zorlasiyordu. Üzerine bir de Voller'in kankasi yaftasi yerlesince durum iyice vahim hal aliyordu aslinda..

Tarih 3 Mart 2008.

Leverkusenli taraftarlar endiseli. 2009'da Skibbe'nin sözlesmesi sona erecek ve eger tahmin edilen yerde lig noktalanir, UEFA kupasinda da bir sürpriz yasanirsa bu hocayi elde tutamayiz kaygisi hakim.. Tam bu noktada forumlar aciliyor, sözlesmenin ne zaman uzatilmasi konusunda derin tartismalar yasaniyor, bazen kendi kendileriyle dalga geciyorlar.. "Ne yani Barca,Man U mu alacak bizim garip Skibbe'yi, telasa gerek yok yazin uzatilacak sözlesmesi" deniliyor.. Öyle ki arkadaslar teknik adamin o muazzam yasam döngüsü burada somut bir sekilde kendisini varediyor..

Durum cok iyi. Galatasaray gibi bir takimi elemis, daha da önemlisi kendi ic rakiplerinden Hamburg'u arkasindan eleyip UEFA kupasinda ceyrek final elde etmis. Skibbe basa geldiginde, Augenthaler'den takimi aldiginda parasizlik, satilan oyunculardan sonra elde kalan dökük kadro sonrasi muazzam gelisim ve elbette o an icin ligde ücüncü durumda olmak.. Öyle ki Sampiyonluk söz konusu, en kötü Sampiyonlar Ligi diyorlar.. Skibbe cok popüler, cok seviliyor.. Geldigi günden beri belki de ilk defa böyle.. Ama en cok da, tüm Almanyanin kabul ettigi bir gercek suydu ki o kaybetse dahi takima inanilmaz güzel futbol oynatiyordu.. Kicker'in röportaji bakin nasil basliyor onunla ?

"Glückwunsch, Sie sind der Trainer der Saison. Ihr Team spielt tollen Fußball, die Experten und Fans sind begeistert. Wie kommt das?

(Tebrikler, siz yilin antrenörü secildiniz, takiminiz muhtesem oynuyor, futbol otoriteleri ve taraftarlari etkilediniz, bu nasil oluyor )

Oluyor iste. Leverkusenin basinda teknik adam olarak 117 maca cikan Skibbe mac basina 1,52 puan, 1,80 gibi gol orani yakaliyor her ne kadar 1,41 de yedigi gol orani takimin..

Mayis 2008.

Velhasil saglam bir düsüs gerceklesiyor. Son on macta yani 30 puanin sadece yedisini alabiliyor Skibbe'nin Leverkuseni. Akabinde Hamburg sonrasi eslestigi, UEFA Kupasini alacak olan Zenit'den iceride disarida fark yiyor.. Ikinci kez geldigi UEFA ceyrek finalinden evine geri dönüs yapar iken Sampiyonlugun dahi ihtimal dahilinde oldugu son ceyrekte o tonlarca golün kacip da UEFA'ya dahi kalamayarak kovulmasina neden olacak Bremen maci her seyin sonuydu.. 1-0 yeniliyordu evinde Bremene ve artik Skibbe, aslinda tamamen kendisinin yarattigi kadronun potansiyeli altinda eziliyordu.. Düne kadar pek de kimsenin haberdar olmadigi Adler,Kiessling,Rolfes,Castro ve hatta Barnetta'lara sahip kadronun daha iyi yerlerde olmasi gerektigi ve bir teknik adam basarisizligi nedeniyle bunlarin olamadigina kanaat getirilip görevine son verildi. Aslinda bu teknik adamdan ziyade Leverkusenin kimliginden kaynaklanir biraz da. Statlari kucuktur,kadrosu her daim mütevazidir, muhtesem yildizlari yaratirlar ama büyük takim kimligi hicbir zaman olmamistir. Leverkusen sahaya cikmadan kaybeder cogu zaman.. Baskiyi kaldiramazlar, kimliksizliklerinden kaynaklanir.. Galatasaray maci öncesi sözlüge yazmistim, Alisamiyendeki macta oynamayacak baskinin oldugu yerde ama Leverkusende isler degisecektir diye.. Final maclari meshurdur, o kadar cok final kaybetmistir ki almanyada lig ikinciligi bir ara üzerine yapismisti. Sammer'in sampiyon oldugu zaman Topmöller'in sadece son üc macta bir galibiyet almasi gerekiyordu. Yapamadi.. Takim o yükü kaldiramiyor, Galatasarayin Kadiköye daha gitmeden kaybetmesi gibi bir sey bu. Skibbe de care olamadi, hali hazirda Daum gibi Terim gibi güclü karakterler ile bunlar asilabilir ama Skibbe ile zor.. Sampiyon olacak derken Leverkusen UEFA kupasina dahi gidemedi. Bir öncekinin tam tersi bir durum yasandi, henüz iki ay önce degil Leverkusen, Almanyanin dahi gözbebegi iken ucurmdan yuvarlandi.. Iki ay, sadece bu on mac onun sonunu belirledi. Voller belki de sirtindaki yükten kurtuldu zira her maglubiyette bir yüklenme de Voller'e oluyordu Kankasi geyiginden ama haksizlikti iste bana göre.. Bu haksizligi ve Galatasarayi imlemeden Türkiye Süper Ligi takimlarina isaret ederek bir post girdik, hepsi de buydu. cok buyuk dedikodu da Klopp'da ezelden gözü olan Leverkusenin bosa cikan teknik adami almak icin hamlesiydi ama o Dortmund'a sözü coktan vermisti ve karakteri nedeniyle bugün Klopp daha cok sevilir,edilir, dönmez verdigi sözden..



Tüm bu olup bitenlere yani son ceyrekte yasadigi cöküse ve basarisizliga ragmen kovulmasinin hemen ardindan pek cok leverkusenli onun takimda kalmasi gerektigine inaniyordu. Öyle ki bu minvalde iki isim vardir Almanyada artik. Schalke'nin Slomka'si, Leverkusen'in Skibbe'si. Gercekten alman Bundesligasinda göze cok hos gelen genclerden kurulu bir kadro ile muthesem futbol oynatmisti. Iste Borges'in Skibbeci tavri da bu oynattigi futboldan, geride biraktigi üc yillik antrenörlük diliminde Leverkusenin oynadigi futboldan ileri gelir.. Bu konuda yalniz degilim, acin okuyun diyebilirim alamanci dostlarima sadece.. Güzel futbol ve Skibbe iliskinin hakkini kimse yememistir.. Belki takim sefligi eksikligi söz konusudur, hani Löw-Klinsmann kisminin klismann kismi eksiktir löw tarafi bana göre fazladir gibi..

isler kötü gittiginde elbette takim dizilisi, secimleri cok tartisildi. Bunlarin basinda Gekas'i kesmesi cok buyuk elestiri noktasiydi cunku bir yil öncesinin Gol Krali olarak takima gelmisti o.. Ama bugün Leverkusen Gekas'i Portsmouth'a kiraliyor ve karari da Skibbe vermedi. Sadece Skibbe'nin seciminin bir baskasi tarafindan onaylanmasiydi. Gekas kötü bir golcü olmasa da Bochumun o dönem futboluna bire bir uyan bir yapisi vardi ve ben hicbir zaman "süper bir oyuncu" diyemedim kendisi icin, ibisevicin bir önceki versiyonudur, kucuk takimlarin güzel golcüsü hepsi bu..

Demecleri tartisildi.. Sampiyon olacak misiniz sorusuna verdigi cevap suydu:

"Önümüzdeki on yilda yedi ya da sekiz kez Bayern sampiyon olacaktir, aradaki bosluklari iyi degerlendirebilirsek neden olmasin" dediginde pek de kabul görmüyordu, her zaman gercekciydi..

Skibbe'yi Galatasaray profesyonel bir anlayis icerisinde takimin basina getirmedi. Cok basit bir yaklasim vardi. Kalli istedi,Polat ve Sezgin aldi. Oysa bu adam kimdir, nasil bir teknik adamdir'in analizine girisildiginde anlasilacaktir cok sey.. Baski buyuk sorundu onun icin. Gerets, Marsiya ile anlastiktan sonra basinin Marsilyadaki baskisini kaldirip kaldiramayacagi sorusuna soyle diyordu

"ben türkiyede iki yil calistim, siz neden bahsediyorsunuz, ne baskisiymis buradaki"

Yönetim böyle bir karaktere sahip Skibbe'ye bir yandan alisik olmadigi o stresli ortami bizzat kendisi ayarlar iken baska acidan aslinda bu sekilde de gelisimine yardimci oluyordu genc teknik adamin.. Genc dedigimiz teknik adam da mesleginde yirminci yilini dolduruyordu bir baska acidan.

O bir motivasyon hocasi degildir. Futbolculuk kariyeri olmayan adamlarin teknik adam olmak icin verdigi mücadele, icerisine girdigi futbol dünyasi hali hazirda bu insanlari daha fazla futbolun bilimsel yönüne atarlar. Minumum on yil profesyonel futbol kariyeri olan adam hemen hazira konup B diplomasini alir, geriye ufak bir kurs kalir ama ise sifirdan baslayan en azindan Almanyada pek cok engeli asip teknik direktör olabiliyor ve bu engeller de onu futbolun bilimsel yönüne atiyor, bu genelde böyledir.. Mourinho iyi bir örnektir.. Daum,Terim, Doll ya da Klinsmann.. Bunlar motivatör hocalardir, zaman gerekmez, geldigi anda etki ederler ama bir baska acidan her daim bir kac yil sonra hava degisikligine ihtiyaci olurlar zira motivasyon onlarin en buyuk kozuyken zaman icerisinde azalan heyecanlari bir futbol klubunde ömürlerini cok da uzun tutamamalarina neden olurlar.. Daum, ikinci Ligde ücüncü olarak zor cikti zira baskiyi hissettigi anda o da teknik adamligini konusturdu keza Terimi besleyen o baskidir, o baskinin olmadigi Milan Dönüsünde nasil bir teknik adamlik yaptigi herkesce malumdur.. Ama misal Lucescu'yu koy on bes yil ayni verimi alirsiniz baska acidan.. Skibbe, yirmi yil kalabilir o takimin basinda..

Skibbe'nin nazarimda kariyeri Leverkusene üc yil boyunca oynattigi o muhtesem futboldan ileri gelir. Yani yok denecek kadar azdir. 2002 finali olsa da o daha cok Voller'e yaziliyordu belki sadece Voller biliyordu basarinin kacta kacinin Skibbe'ye ait oldugunu ve bu yüzden ya da baska nedenlerden dolayi onu takimin basina getirdi. Skibbe, Klinsmann-Löw kisminin Löw'e ait olan tarafidir, takim sefligi yapamaz. Kalli ya da bir baskasina ihtiyaci var, Terim degil, Magath degildir.. Isi futboldur, baska da bir sey bilmez. Bu yüzden Voller,Kalli gibi futbolun disinda kalan konularla ilgilenecek insanlara aslinda ihtiyaci var.. En azindan simdilik..

Abitur'u vardir. Bu önemlidir benim icin ve zekanin bir baska göstergesidir Almanyada zira on yasinda belirleniyor bir insanin univeriste okuma sansinin olup olmamasi.. Cok dolambacli yollardan gecip ulasani varsa da dikkate alirim bu gibi durumlari.. Lahm misal bu da ayni sekilde Abitur'u vardir Hoffenheim'in kaptani Marvin Comper mesela.. 2,4 ile bitirmis. Bunlar hep kaptan olurlar, sessiz ve görevine sadik insanlardir baska acidan akliyla hareket eden insanlardir digerlerine ayip olmasin sonradan akli basina gelen de coktur sadece bir ayrinti olarak ele aliyoruz..



Disiplin sorunu da dile getirilebilir. Leverkusenden ayrilisi sonrasi Ramelow bu konunun üzerinde durmustu. Leverkusene katkilari, yetistirdigi oyuncular ve oynattigi futbolun yaninda belki de en önemli eksik son ceyrekte degil uzun zamandir varolan disiplin sorunu diye altini ciziyordu..Barnetta ilk etapta cok üzülse de Skibbe'nin gidisine -zira onu parlatan hocaydi o- Labbadia degerlendirmesinde Skibbe'ye göre daha sert antrenmanlar yapiyoruz diyerek bir baska ayrintiyi dile getiriyordu. Basta Adler ve Rolfes olmak üzere gidisinin ardindan karara saygi duyuyoruz aciklamasinin hemen sonrasinda üzüntülerini dile getiriyorlardi,özellikle Adler ve Rolfes'in bu konuda pek cok demeci vardir. En iyisi ise Barbarez'den geliyordu. Seyirciye firca cekiyordu Bundesliganin en cok forma giymis yabanci futbolcu rekorunu elinde bulunduran adam.. "Yahu bu seyirciler neden anlamsizca teknik adama yüklenirler, anlamiyorum. ne istiyorsunuz adamdan üstelik bir seyirci icin en önemli olan güzel futbolu oynatmis birisinden.." Voller, cok zor bir karar oldugunu, inanilmaz güzel isler basardigini ve klube pozitif pek cok katki sagladigini, kesinlikle basarisiz olmadigini ama bunca yillik arkadasimdan artik ayrilmak durumunda oldugunun altini ciziyordu..

Teknik adamlar mevzubahis konu oldugunda basari en az basarisizlik kadar yakindir bu isimlere. En basit örnegi Sevilla ile UEFA kupasini almis Ramos'a bakin.. Tottenham'da yasadigi basarisizligin arkasindan gittigi klup Real Madrid.. Dolayisla daha önceki Teknik adam ve Yönetim yazisinda da dile getirdigim gibi varolan kosullar, yönetimin tavri ve pek cok ayrinti bir teknik adamin kapasitesinden daha fazla rol oynuyor takimin basarisinda. Ülkemizde ekmek yemis Werner Lorant cok iyi bir örnektir aslinda.. O 1860 Munihi ücüncü ligden birinci Lige her sene bir üst lige cikartarak takimi bundesligaya tasiyarak kariyer olarak ucmustur ama ne yapmistir Türkiye Süper Liginde ve sonrasinda gittigi takimlarda.. Bir asi tutunca yanindaki her seyi parlatir, Ibisevic'in ücü penaltidan ikisi rakibe carparak attigi yirmiye yakin gol gibi baslkalastirir, aslolan nedir ona bakmak gerek.. Galatasarayin o muazzam basarisinda pay kimindir bilinmez.. Pek coguna göre Hagi ya da Terim'dir bana göre Faruk Süren mesela.. Yani bunu cok da iyi bilemeyiz..

Velhasil Skibbe dünyanin en iyi veya en kötü teknik direktörü degildir, iyi ve kötü yanlari vardir. Takim sefligi yapamaz, buna en azindan su zamanda aliskin degil, karakteri de uygun düsmez. Bir Fatih Terim, Bir Klinsmann ya da Magath degildir. Bunlar degisik tarz adamlardir, neyi aldiginizi bileceksiniz her seyden önce. Skibbe, futbol uzmanidir, otoritesidir ve bunun yaninda genclerin dilini cok iyi konusur cekinmez koyuverir kaleye Adler'i, ativerir Bundesliga Gol kralini yedek klubesine.. Kiessling'i forvet arkasi oynatmak gibi cok hos kesifleri de mevcuttur.. Bunun yaninda kimsenin anlam veremedigi kararlari, degisiklikleri de vardir. Futbol bu. Biz bunlari tartisacagiz, hak verip elestirecegiz ama teknik adam seciminin dogru veya yanlis oldugunu da sezon sonunda karar vermeliyiz ki bu gibi adamlar verimli olarak calissin, neyse geregi yapsin..

Belki buradan da kovulacaktir, bilinmez.. Gelisim döneminde oldugu aciktir ama gözüm hep üzerinde olacaktir. Berbatov gibi maksimunumu kestiremedigim bir adam olmasindan kelli takip etmekten buyuk keyif alacagim, degisime acik yapisinin yani sira durusuyla, efendiligiyle, gercekci olmasiyla her zaman takdir edip sevecegim en ufak bir yanlisinda cekinmeden elestirecegim gibi.. Skibbeciyimdir ama asla bir adamin yaptigi her seye dogru ya da yanlis diyecek kadar futbolun özünden kopmus, futbolu bir kenara birakip kendi egomun pesine düsecek kadar da futbola hakaret etmedim, etmeyiz de.. Basarili olmasini istedigim gibi en azindan burada olamadigi takdirde de" istifa skibbe" demekten cekinmeyecegizdir..

Ben onun su zamana kadar oynattigi futbola, Galatasaray ve Türk futboluna getirdigi yeni bakis acisina saygi duyuyorum, tam degil yari kadro oldugumuz zaman dahi beni memnun edecek futbolu oynatiyor simdilik.. Ileride degisime nasil olur, kim nerede durur bilinmez ama yaptigi icraatler ölcüsünde bir degerlendirme olacaginin altini cizelim ve simdilik kapatalim bu güzel hocann mevzusunu.

18 yorum:

Adsız dedi ki...

bu sezon şampiyon olsa dahi sezon sonu biten sözleşmesinin uzatılacağını zannetmiyorum.

şu an itibariyle sistemten çok oyuncu odaklı bir futbol oynadığımız aşikar. bir kaç parlak maç dışında ortaya konulmuş iyi futbol da yok. tıpkı verdiğiniz lorant örneğinde olduğu gibi bazı yerlerde bu aşı tutuyor ama skibbe galatasaray'ın çapına yaklaşamadı. şu an için geçen sene kalli'nin yerlilerle ortaya çıkardığı yapı çok daha fazla değerlidir gözümde. ne yazık ki galatasaray leverkusen gibi kimliksiz bir takım da olmadığından çok uzatmadan yollar ayrılsın.

belki bir gün bundesliga şampiyonu olabilir hatta almanya'dan uefa cl şampiyonu da çıkarabilir ama galatasaray'da başarılı olmasına imkan yok.

Borges dedi ki...

Tesla: Bence oyuncuya dayali düzen derken ilkonbirin yedi oyuncusunun kenarda kalmasini biraz kucumsuyorsunuz.. bunun disinda Benfica,Berlin,Besiktas ve pek cok macta güzel futbol oynamis, Galatasaraya da cok sey katmistir görmek ya da baska bakmak da olasidir..

Bence Galatasaray ile beraber büyüyecektir eger sansi yardim ederse eger.Olmazsa baska yerde, bekleyelim ve görelim..

Bir daha hatirlatalim, Ribery olmadan Bayern diye bir sey yok, oyuncuya dayali sistem midir ? Messi olmadan BArca oldugunun yarisi oyuncuya dayali sistem midir ? Ronaldosuz Man U da ortada.. Nedir oyuncuya dayali olmayan sistem ?

Lev Kom dedi ki...

O bir motivasyon hocasi degildir. "Futbolculuk kariyeri olmayan adamlarin teknik adam olmak icin verdigi mücadele, icerisine girdigi futbol dünyasi hali hazirda bu insanlari daha fazla futbolun bilimsel yönüne atarlar"....

bu paragrafi bekliyordum yazının başından beri yazmasan fa yazı çok eksik kalırdı şimdiye kadar okuduğum en iyi skibbe yazısı sağol...

dchetin dedi ki...

abitur detayı ilgi çekici olmuş, bence de az da olsa etkisi vardır yönetim kabiliyetine...

Temur dedi ki...

Yazı harika lakin Skibbe'nin bıyıklı hali aklımdan çıkmıyor.

ti esti to dedi ki...

galatasarayın çapına yakışır hoca bulana bende bi malbora. çap tamam da adamın başarılarını sıralamış yukarıdaki yazıda. iyi futbol oynatmıyor eleştirisine kesinlikle katılmıyorum. ben mart ayından itibaren galatasarayın seriye bağlayacağını ve işi bitireceğini düşünüyorum. hele şu bordoyu bi geçelim gerisi gelir. skibbe için ise adam oyunculara bağırmıyor diye kötü mü oldu. lincolnün ardanın performansını hep mi sadece futbolculara bağlayacağız?

Fuzzy Logic dedi ki...

13 gün kaldi, sezon sonunda Lyon'un tahtini cökertecek olan Bordeaux'u orada yenip turu gectikten sonra görecegiz bakalim kim tutabilecek Skibbenin galatasarayini.

Bu arada Borges ben bu sene niyeti fena bozdum, Bordeaux macina da gidiyorum. Sen gidecekmisin maca?, o olmadi Hamburg macinda görüsürüz.

delgado dedi ki...

ben de skibbe'ye güveniyorum, galatasaray'ın büyüklüğünü kaldıracak yetenekte olduğuna da inanıyorum.

ama galatasaray'ın çapına yakışır hoca olamayacağını söyleyenler, sanırım bir bakıma türkiye'nin/türk sporu'nun yarattığı ortamı ve asıl baskının kulüplerinin değil, bunun yarattığını biliyorlar sanırım.

Arkhe dedi ki...

"Varolan kosullar, yönetimin tavri ve pek cok ayrinti bir teknik adamin kapasitesinden daha fazla rol oynuyor takimin basarisinda."

Çok doğru. Bu koşullar ve tavır o Skibbe'ye uyar mı emin değilim.

Bu yüzden ilk yorumun sadece son paragrafına da "imkan yok" kesinliği ile olmasa da "çok zor" diyerek katılıyorum.

Sade dedi ki...

sabırsız bir yönetimi olan galatasaray'ın, türkiye kupasında elenmasinin ardında UEFA'da da elenme ihtimali (ki bence hiçbir şansı yok) vede ardından da şampiyonluğu kaybederse bu yazıda sayılan hiçbir olumlu yönü yönetimin hatırına gelmeyecektir. Oysaki genöç bir hocadır, motivasyonunu sevgi ve anlayışla sağlamaya çalışır, gençleri yakından takip eder ve 2 yıllık bir sürecte muhakkak en az bir genç oyuncuyu takıma katabilem olasılıgı çok yüksektir. Ama bu 3 artık 2 kulvarda yaşanabilecek hayal kırıklarını kaldırabilecek ne taraftar gözünde ne yönetim gözünde bir karizmasının olmaması en büyük handikaptır. yeni bir takımın başına geçen bir teknik direktör için başarı seviyenin sınırları içinde kendine yer buldugunu düşündügüm skibbe, en azından kalan 2 kulvardan birinden şampiyonluk çıkarmalı eğer Galatasaray'la yola devam etmek istiyorsa.

Borges dedi ki...

Fuzzy: Fransa su zamanda zor, türkiye'ye gitmek icin hazirlik yapiyoruz ama Hamburg olursa, kesin ki ne kesin.. Mailini birakiver hemen Hamburg'a dogru ilerledigimiz vakit.. Ve fakat sans da o ya, su an Avrupanin en formda takimlarindan birisidir, is cok zor Sade'nin de belirttigi gibi..

Sade: Kesinlikle basarili olmak durumunda. Bu yil, en azindan bir Sampiyonluk vermeli ki takimda kalabilmeli, hep beraber görecegiz..

varol döken dedi ki...

skibbe sadece galatasaray'ın başarısını düşünüyor ama skibbe hakkında karar verecek veya bu kararı verdirecek bir sürü insan galatasaray'dan başka binlerce şey düşünüyor...

skibbe'yi sevemezsin sen, kendini sevmezsin ki önce...

"eline sağlık borges..."

not: tırnaklar kalem tutan ellere saldıracaklara karşı savunma amaçlıdır...
not-2: ilk not espri amaçlıdır:)

Borges dedi ki...

Varol Döken: Arkhe'nin de üzerinden gectigi gibi basariya giden yolda futbol disi cok fazla ayrinti var ve belirtildigi üzere is sadece saha icerisinde güzel futbol oynatma becerisi olsaydi, skibbe bugün cok fazla yukaridaydi. BAsariyi saglayacak olan etkiler malasef futbolun disinda da cikiyor cokca zaman ve bu isleri de kotarabilmek,antrenörlük yeteneginin icerisine giriyor, ben Skibbe'nin ne kadar kotarabilecegini merak ediyor ve bekliyorum. Hiddink olacaktir midir bir gün bekliyoruz.. Yani her kosulda kendisine ait olan o futbolu her seye ragmen dünyanin her yerinde oynatabilecek kadar yasayacak midir futbol dünyasinda görecegiz..


Dedigin gibi sadece futbolun icerisinde kalabilmeyi basarabilmis nadir insanlardandir.. Ve fakat bunun bir avantaj oldugu konusunda süphelerim var, futbolseyircisi basariyatapangillerden olusur, basariya giden yollarin üzerindekiler ile ilgilenmezler fazla..

Tesekkür ve Saygilar bizden efendim..

Tunç Bozacılar dedi ki...

bitmesin istediğim bir rakip teknik direktörün analizini okurken . bizden de 50 paragraflık mustafa denizli çıkar ama 100 paragraflık da ibrahim üzülmez . eline sağlık .

g.sarayın bu alman ekolüne 10 yılda bir sarılışını anlıyorum ama şu transfer dedikleri ne idüğü belirsiz konuda bir şekilde nasıl başarılı olduklarını aklım kesmiyor .

önünde 25 senelik bir kariyer inşa edecek heyecanlı ve akıllı bir adama bir süre sabretseler lincoln-kewell-arda-baros-servet-da santis olmadan da cl'de bir çeyrek final görürler .

hoca akıllı , hoca iyi . sabır zor burası türkiye . valla adnan sezgin'in dengesiz kararları ile adnan polat'ın boru sesi arasında g.saray'daki kariyeri . allah yardımcısı olsun .

(www.bffk2.blogspot.com) - > fantezi futbol blog sitesi . saygılar efendim .

neverLander ® dedi ki...

eline sağlık borges. tadına doyamadığım bir yazı oldu gerçekten.

Confeng dedi ki...

elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş belki de Skibbe'nin en büyük şanssızlığı kadronun böylesine güçlü olduğu bir dönemde takıma gelmesi zira çoğu kimsenin kafasındaki düşünce büyük takım kurulup takımın başına ona nazaran küçük teknik direktör getirildiği yönünde. ben bu görüşlere katılmıyorum ancak Skibbe'nin kredisinin de yok denecek kadar az olduğu ortada. Henüz takım tam kadro bir maç yapmış değil bence Skibbe yapılabileceğin en iyisini yapıyor bu koşullar altında. Motivasyon konusuna gelince Skibbe'nin o eksiğini takımın "abi"leri konumundaki Hasan Şaş tarzı futbolcular tamamlar bana kalırsa. Bunu en iyi yapan Hakan Şükür'dü. Gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar az da olsa bir Skibbe-Şükür ikilisi birbirinin eksiklerini çok iyi tamamlayan başarılı bir ikili olabilir...

Adsız dedi ki...

skibbe iyi hoca olur da, galatasarayda olamaz o ayrı mesele. galatasarayda 8-10 tane yabancı futbolcu oynasa, fazla türk futbolcu olmasa çok başarılı olurdu mesela. yabancı oyuncuların profesyonellik anlayışı daha üst seviyede.

ama türk oyuncularda öyle değil. sen takımın başına fatih terim gibi bir hoca koyacaksın ki, iki de bir sağdan bağıracak, sabri orta yapma şut çekme lan diyecek, ona buna direktif verecek, sürekli maça müdahele edecek. bizim futbolcularımız bundan anlıyor. o yüzden bu yabancı antrenörlerle işimiz zor.

Murat1905 dedi ki...

Yazı için teşekkürler. Getirilmesi hataydı ama kendisi hakkında bir son söz söylenecek olursa benim ki şudur "Adnanlar ve Kalli tırnağına kurban olsunlar Michael, sana yapılanlara rağmen hep pozitif bakmaya çalıştın ama olmadı, umarım formasının hakkını bilen futbolcularla çalışıp hakettiğin yere gelirsin ve bizde Ribery için ne diyorsak aynı sözleri senin için sarfederiz".
Wir lieben dich Skibbe, aufwiedersehen!

Sevgiler.