29 Nisan 2009

Premiere Lig ve Modern Futbol Üzerine.!



Son günlerin bir baska modasi Premiere Ligin muhtesemligi üzerine.. Katiliyorum, Bundesligadan ve Galatasaraydan bosluk buldugum vakit hemen buraya atiyorum ben de kendimi. Oynanilan futbol inanilmaz keyif veriyor.. Benim icin bu ilginc bir dönüsümdür. Zira ezelden nefret ettigim ülke takimi varsa o da ingiltere ve haliyle ingiliz futboludur. Sey derdim cocuk iken.. Lan bu takimin orta sahasi yok ? ya da "Dan dun" futbol derdik.. Abi defansdan bir top cikarir, orta sahanin üzerinden ceza sahasinin önüne.. derken sut veyahut olur ya kenardan bir orta ve gol.. Simdi ise aman bir premiere lig maci olsa da seyretsek diyoruz.. Peki ne degisti ?

Para.

Budur bu ligin gücünü ve seyir zevkini arttiran degisimi saglayan en önemli farki. Su kesin ki her zaman görüntü itibari ile muhtesem statlar, faciadan sonra olusan telsiz sahalar gecmiste de keyif verirdi ama o ligin yabancisiz iken oynanilan futbolu bugünkü kadar keyifli degildi. Atilan uzun toplarin isabetsizlik orani cok fazlaydi eskiden.. Muhtesem ara paslari, calimlari filan olmamistir, Giggs gibi ekstrem bir kac yetenek disinda gözümüzün pasini silecek bir orta sahalari tek tük cikmistir hep.. Sutlari hep vardi, fizik, kondisyon, mücadele.. Her yerden kaleye mermi gibi toplar atilirdi da hepsi de buydu. Simdi süper bir lig oldu da nasil olmasin yahu ?

Arkadas Tottenham kacinci büyügüdür bu ligin ? Besinci.. Peki Aston Villa.. Porstmouth ? Ya da Man City ? Bu ligin su an itibari ile sekizinci büyügünün yaptigi transferi Barcelona yapmiyor, Tüm bundesliga takimlarinin yaptigi transfer de Manchester'in aldigi Anderson-Nani toplam transferidir belki de.. Inanilmaz bir televizyon geliri farki var, cok basari da futbol mentalitesinden ziyade daha cok bu farkdan kaynaklaniyor. Böyle bir gücü arkasina alip takimin her noktasina isin en ehli adamlari transfer ettiler.. Türkiye Süper ligi Ingiltere ücüncü ligi ile anca cekisir.. Watford, Ashley Young'u yaklasik 20 milyon euro'ya satti Aston Villa'ya.. Dönen paraya bakar misiniz ?

Yahu benim ligimi cökertti serefsizler.. Berbatov, süper adam diyorum hoop solugu Premiere Lig'de aliyor.. Tek alman buyuk yildizi Ballack derdik, Chelsea'de.. Seyrettigim üc on numara var, bizim ligin büyük takimlari dahi el atamiyor, ikisini birden Arsene Wenger kapiyor, Arshavin diyorum onu da kapiyor, Eduardo güzel adam diyorum on milyo euro veriyor, vermese belki Besiktas alacakti.. Corluka'ya 13 milyon veriyor Man City.. Modric'e 21 tottenham,. Samir Nasri diyorum.. Pusu kuracagim yemin ederim Arsene Wenger'e.. Ne kadar begendigim oyuncu varsa yarisini Arsene Wenger almistir.. Oyunculara ingiliz takimlari ederinden fazla para da veriyor zira digerine kaptirmiyor, dengeyi tamamen kendi lehine cevirmis oluyor bu sekilde.. Dengeyi bozdu dengesiz transferler ile..

Nani-Anderson'a toplamda 50 milyon euro sayiyorlar.. Tottenham 8 milyon euro'ya Bundesligadan Boetang'i transfer edip dalga gecer gibi rezerve takimina gönderiyor.. Bremen'imin en büyük transferi Chaos olan Alberto'dur 8,5 milyon eurodur o da.. Robinho filan derken.. Televizyon gelirleri bir yana Klup takimlarinin zenginlere satilmasindan dolayi gelen para diger yana... Özellikle dört büyüklerin her noktasi dünyanin en iyileriyle donatilmis durumda. Haliyle aslinda göze pek de hos gelmeyen futbol kültürlerine ragmen ayaga paslar, topun oyunda kalma süresi ve ezelden iyi olduklari fiziki üstünlük de eklenince böyle bir sey cikiyor ortaya.. Her atilan topun yerini buldugu ve orta yapmanin artik pas vermeye dönüstügü yetenekler ordusunun liginin futbol mentalitesi ne olursa olsun göze hos gelecektir zaten..

Bunu sunun icin diyorum. her noktasina en alt takimlarinin dahi ikiser basamakli sayilarin yanina milyon ve euro ekleyip transferler yapip oynadiklari bana göre aslinda cok da modern olmayan sistem icerisinde basari kazaninca, ayni zamanda bu futbol felsefesi de basarili olmus oluyor.. Bunu cok anlamiyorum. Arshavin aslinda cok güzel bir sekilde terse yatirdi ama algilamak cok zor..

Su celiskiyi de unutmamak gerek.. Liglerindeki takimlar Sampiyonlar Ligine ambargo koyar iken sokak futbolunun avrupadaki en önemli temsilcisi Hirvatistan hic de ihtiyaci yok iken sahasinda Ingiltere Milli takimini yenip Avrupa Sampiyonasina göndermiyordu onlari.. Ondan önce geldigi turnuvalarda da cok bir sonuc almisligi yoktur bu takimin.. Hali hazirda o turnuvalarda oynadiklari futbol ile basari kazananlarin milyon eurolara transfer oldugu yerdir, en buyuk fark da futbola bakis acisi degil varolan mentaliteyi en iyi oyuncularla donatabilme lüksünden kaynaklaniyor..

Modern futbol, Barcelona'nin oynadigidir. Chelsea'nin dün oynadigi savunma futbolunun babasi italyanlardir. Chelsea böyle mahkum bir futbol oynuyorsa caresizliginden, hedef futbolun getirisi olan sonuc alma istegindendir.. Sahadaki görüntü ne kadar Hiddink'in taktisel dehasini öne sürsede Barca'nin oynadigi futbolun modernligini de ortaya koyuyor.. O kadar zitlar ki birbirlerine.. Barca topu ne kadar yerden oynuyorsa Premiere Lig takimlari da o kadar havaya kaldiriyor..

Premiere Ligi güzel yapan kadro zenginligidir. Premiere Lig'de dönen transfer piyasasi Transfermarkt'in belirledigi rakama göre 845 milyon eurodur. bu rakam Bundesligada 183 milyon eurodur, yaklasik bir tottenham yillik transferi kadar.. Barca ve pahali transferleri ile her daim gündem yaratan Real Madrid'in oldugu La Liga ise 355 milyon euro...

Premiere Lig kesinlikle cok kaliteli, cok iyi, seyiri müthis.. Ama ordan 400 milyonluk adami cikarin, bakin bakalim Sampiyonlar Liginde ilk dörte hangi takimlar kaliyor.. Lig iyi olsa da modern veya olmasi gereken futbolun ingilterede oynanilan futbol olduguna inanmiyorum. Süper defans yapan, fizik olarak üst seviyede olan dünyanin en iyi 11 futbolcusunu bir takima koyarsaniz, en basarili onlar olacaktir ama modern futbol budur demek cok da dogru degil gibi. Ama ne olur ? Ülkemizin yazarlarinin buyuk bir cogunlugu basarilardan sonra olmasi gereken budur deyip basarinin büyüttügü futbol tarzine yakin isimleri bir bir örneklemeye baslarlar.. Oysa belki onlardan on bir tane üstelik dünyanin en iyileri oldugu takdirde belki basari geliyordur baska türlü ingiltere milli takimi her turnuvayi kazanmak en azindan bir final oynamasi gerekmiyor mu ?

Liverpool'a bakiyorum simdi ben.. Tamam bir ingiliz Gerrard, muhtesem.. Iyi de sonradan gelen en pahali kaydadeger ingiliz Carrager.. Torres,Riera,Maschereno,Xabi Alonso,Dirk Kuyt,Skrtel,Agger.. Bakiyorum daha ingiliz bulmak istiyorum ama bulamiyorum.. Bu adamlar premiere lige gelmeden önce pek de modern olmayan futbollariyla ilgi cekmediler mi ? Anlatmak istedigim sudur, mesele bu adamlarin birarada oluslarinda mi yatiyor yoksa futbol mentalitesinde mi ?

Istisnalar var, Chelsea'nin basarisi biraz para biraz da Mourinho'dur.. ya da Manchester United'in da.. Ama o zamanlar misal Hitzfeld, Dortmund'un basinda iken Ferguson'u eleyebiliyordu, gücler biraz esitti, futbol felsefesi ile filan ilgisi yok.. Ya da ingilizler kupa alamiyorlardi.. Gelisimleri parayla oldu ama paradan baska her seye övgü var. Arsenal'in oyunculari yeri geldi 11 tane yabanci oldu ama ingiliz futbolu gündeme geliyor.. Keza bu futbol da ne Avrupa Sampiyonasinda ne de Dünya kupasinda herhangi bir basari da elde edemiyorlar, en son ne zaman final oynadi diye merak ettim ama rahmetli dedem bilir, babamin yasi yetmez hatirlamaya gibi..

Bosingwa Messi'yi durdurdu.. Baska anlami sadece bonservisine 20,5 milyon euro verip defansina da o yatirimi yapabilirsin demektir. Mesele daha cok budur, basariya kanmayin derim, oynanmasi gereken modern futbolu oynayan Barca'dir.. Chelsea Barca karsisinda teknik adami ve canakkale gecilmezi ile ancak oynayabildi zira maddi acidan denk bir takim buldu, durumu da budur.. Drogba haric tüm takim futbol oynayarak degil fizik güclerinin yani sira toptan uzak tutup topa siper olarak golü biraz da hakemin buz gibi penaltiyi es gecmesiyle ancak engellemeyi basarabilmislerdir ve aslinda cokca da Hiddink'tir.. Cok seviyorum bu adami, bilenler bilir ama hic de yakistiramiyorum oraya, neden biliyorum.. Yine gitsin Kambocya'yi cikarsin Dünya Kupasinda ceyrek finale, o daha cok yakisir oraya.. Klismann yine yilligina 8 milyon euro verilerek Benitez'in yerine gececekti, son anda Hoeness engelledi, bak o yakisirdi misal oraya..

11 yorum:

Protanopia dedi ki...

Bir çok kişinin dediği gibi evet dünkü Chealsea'nin oynadığı futboldur, savunma sanattır, yapması gereken odur ama Barcelona'nın oynadığına da futbol deyip geçiştiremeyiz.

Sıfatları vardır bunların. Dün özelinde söylersek eğer: Chelsea'ninki negatif futbol, Barca'nınki pozitif futbol.

Borges dedi ki...

Daha mac biter bitmez "sag ve sol futbol", pozitif ve negatif futbol olarak ikiye ayirdi basin.. Olmasi gereken ve göze hos gelen gibi cesitli sifatlar da takildi ama benim mesele Chelsea Barca'dan ziyade paranin döndürdügü bir ligin temel felsefesini "olmasi gereken" olarak yutturma cabasidir..

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Watford'dan Aston Villa'ya Ashley Cole degil Ashley Young gitti abi, dalginlik olmus orada.

Borges dedi ki...

Ashley COle ne alaka, Ashley Young tabi :)

Sagolasin Shelby..

Alper Öcal dedi ki...

Ideolojiler gibi futbolda ekollere olan kosulsuz bagliligi ve sloganlar uzerinden konusmayi ben de anlamiyorum.

Bu isin tek bir dogrusu yok elbette. Idolojiler nasil gozumde devletlerin, milletlerin daha iyi yasamasi icin gelistirilen metotlarsa futbol ekolleri de oyunu kazanmak icin uretilmis metotlardir.

Olay sudur ki, artik maalesef ki eskisi gibi birbirinden rahatca ayrilabilecek karakteristige sahip degiller. Kiskac gitgide daraliyor, benzesiyorlar. Ortak dogrulari artti.

Ufak nuanslar var sadece. Aklima ilk gelenleri soyluyorum. Mesela Ingilizlerde tempo, Ispanyollarda kisa ve cabuk paslar, Almanlarda mucadele, Italyanlarda tedbir, Fransizlarda guc, Brezilyalilarda teknik, Hollanda da hücum, bizde de agresiflik daha one cikiyor.

Eskiden biri digerini olabildigince reddederdi. Hollanda tedbirli olmaz, Ingilizler kisa pas yapmaz, Brezilya mucadele etmezdi, Ispanyollardan agresiflik gormezdiniz vs...

Simdi Brezilya da Italya kadar tedbirli olup o kalitede savunma yapabiliyor, Italya 2006'da kupa kaldirirken EPL temposuyla top oynayabiliyor.

Ozellikler cogaltilir ama gelisen sey modern futbolda toplam olarak bunların belirli bir seviyede iyi yapilmasi gerektigidir. Total futbolun da otesindedir bu.

Avrupa bize model bir futbol sunuyor. Farklar gene var ama ortak noktası çok. Kadronuzun kalitesi bazılarını daha iyi yapmanızı imkan verdiğinde bunu ayrı bir ekol gibi sunmak yanlışına düşmemek lazım.

Avrupa'nin sinirlari kaldirmasinin, her ulkeden oyuncuya kapilarini acmasinin bu model futbolda payi buyuk.

Dün Hiddink'in yaptığı neydi be adam derseniz. Geçici bir çözümdü derim. Takımının karakteristiği değildi. Barcelona bir açıdan öyle bir fark yaratıyor ki, kaybetmemek ve oyunu kendi lehinize dengelemek için anti tezini bir o derece iyi uygulamak zorunda olmanız kaçınılmaz.

Bir ara blogda toparlamayı düşünüyorum bu konuyu.

Fuzzy Logic dedi ki...

Borges,
Dünkü maci seyretmedim ama yorumlardan üc asagi bes yukari nasil bir oyun oldugunu gözümde canlandirabiliyorum. Ben aslinda defans agirlikli oyun felsefesini benimseyen takimlara negatif futbol oynayan takimlar sifatini kullanmiyorum. Defans yapmak da ne kadar hucum yapmak oyunun parcasi ise o kadar oyunun parcasi. Sadece defansif oyun anlayisi düzeni demiyorsun sende zaten biliyorum ama mesela oyunu sogutmak, kontrollü oynamak bu tip seyler de bana oldukca zevk veriyor acikcasi.

Premier League'e gelince ben aslinda Premier Ligin su anki yapilanmasinin iyi gözükse bile ilerde patlayacagini düsünüyorum. Klüplerin astronomik borclari ortada ve bence bu sekilde devam edecek olan borclanmayi belli bir süre sonra öteleyemez hale gelebilrler. Gerci tersi de olabilir. Cok benzer bir senaryoyu onbes sene öncesinin La Liga'si icin de yapabiliriz ya da Serie A icin. Hatirlarsak trasnsferde para sacmak gibi ayni hovardalik, ayni simariklik La Liga ve Serie A vardi sonra bu ülkeler bu isin kötüye gittigini biraz anlayinca biraz frene bastilar (Real Madrid ve Inter'i biraz ayri tutuyorum). Mesela Ispanyada Valencia ve Italyada Lazio'nun iyi oldugu zamanlarda avrupada yeni cikis yapan star oyuncularin hepsinin adlari bu iki takimla felan anilir olmustu. Premier Ligde de yakinda frene basilir gibi geliyor bana.
Ligin diger ligler arasindaki farkinin büyümesinin milli takimlara yansimasinin ise biraz zaman almasina ragmen aslinda o ülkenin milli takimi icin faydali olacagini düsünüyorum. Mesela Ispanyaya baktigimizda su anda bütün milli takimlar seviyesinde inanilmaz takimlari var ve bence önümüzdeki 15 yila damga vuracak takimdir milli takimlar seviyesinde. Bunun sebebi ise ispanyol futbolcularin daha genc yaslarda iken kaliteli yabanci futbolcularla rekabet edebilmesi icin nasil calismalari ve kendilerini egitmeyi örenmeleri ile alakalidir diye düsünüyorum. Eger Carussca ile rekabet etmek zorunda olmasaydi sizce Arda Turan'dan ilk senesinde bu kadar bir gelisme gözlemleyebilirmiydik? Ben cok emin degilim. Bu baglamda, Ingiltere milli takimindan da 5-6 yil icinde uzun zamandir beklenen bir basari öngörüyorum.

Va tabi yukaridakilerin hepsi bence.

Borges dedi ki...

Alper Öcal: Biraz bilerek kaliplastirdim aslinda.. Yoksa Avrupa Modern Futbolunun büyük bir parcasini tasiyor Premiere Lig. Ingiliz futbolu ile ingiliz ligi takimlarinin ortaklasaligi da aslinda sorun. Kaba bir genelleme yaptim baska türlü anlasilmasi cok zor olurdu ama yine de belirleyici özellikler var.. Nasil olmasin ki ? Her ülkeden oyuncu orada oynuyor ve birden degisim icerisine girip ingilizlerin mentalitesine sahip olmuyorlar, dolayisla her ülkenin belirgin özelliklerini yer yer aslinda her lig barindiriyor.. Bir karisim var artik. Brezilyalilarin hedefi Avrupaya tranfer olmaktir ve kendilerini avrupadaki futbola ve hatta büyük liglerin istedigi ölcüde gelistiriyorlar, temelde kendilerine ait has futbolu her seye ragmen baki kalsa da..

Yine de Arsenal maciydi sanirim.. Arshavin ceza sahasinda topu aldi, söyle bir bakti ve önündeki adami gecmeye calisti ceza sahasi icerisinde.. O kadar siritiyordu ki o hamlesi o ligin futboluna.. Dedim daha henüz uyum saglayamamis.. Biraz da gec gelmesinin etkisi de var.

Tutar, Messi'yi de transfer ederler ve hepten karman corman olur. Yine de temel mentalitelerini cok iyi bir sekilde korudugunu dusunuyorum. EN güzel örnegi Christiano Ronaldo'dur. Ben Ronaldo'nun ilk geldigi zamani bilirim, ayagina topu her aldiginda rakibini bir sekilde gecmek icin nasil caba harcadigini ve aslinda cok rahat bir sekilde bunu basarabildigini de.. Yillar gecti ve o bir yildiz oldu ama Bekimin ardindan transfer oldugu zaman varolan messivari özelliklerinin hepsini köreltti cok baska bir sekilde piyasaya cikti.. Del Piero, Totti de o lige gitse kisa zamanda degisim gecirecek ve bir baska futbol mentalitesini belirleyecektir.. ingiliz futbolu yine de özünde liginin icerisinde kendisini koruyor eskisi kadar kaliplasmis olmasa da..

Fuzzy: Eskiden kral Serie A idi. Benim cocukluk zamanimda her yildiz oraya giderdi, en baba lig idi orasi.. EN son büyük kluplere kesilen ceza ayni zamanda Serie A'ya kesildi aslinda.. Bu yüzden sike olayina verilen tepki güzel iken kendi liglerini baltaladiklari da bir baska gercek aslinda.. Borca gelirsek, Real Madrid bidim bileli su kadar borcu var geyigiyle hasir nesir Fuzzy.. Futbol endüstrisi inanilmaz bir gelisim katetti ve mutlaka cikar yol bulunur zira devletin kendisi dahi destekliyor, sehir filan.. Hatirlarsan Kaiserslautern aslinda düsecekti bölgesel ligde, biraz da oyun oynandi lisans problemleri filan baska takimlar kurban oldu zira eyaletin ayni zamanda gecim kaynagidir gibi.. Italya burada fazla dürüst davrandi diger ülkelere göre ve kazansa da baska acidan kaybetti gibi..

Dün yapilan olagan ve belki de Chelsea'nin barcayi gecmesinin tek cözümüydü. Ama en azindan iki farkli futbol mentalitesi ayni düzeyde oldugu vakit aralarindaki farki da ortaya koydu.. BArca cok iyi oynamadi ancak Chelsea, Üc büyükler karsisinda anadolu takimi hüviyetine bürünebilmeyi göze alabildigi icin..

Su devirde avrupadaki herhangi bir ligi "su sekilde" diyerek bellemek belirlemek cok da mümkün degil ama yine de..

Unknown dedi ki...

Borges,

tipik sIkIcI Ingiliz futbolu oynandigi, ama bunun iyi futbolcular sayesinde basarili oldugu iddiana özellikle 4 büyükler nezninde katilmiyorum. Chelsea temelde hala Mourinho'nun Porto'yla CL'i kazandigi futbolu oynuyor. Tabi buna bir Hiddink mayasi kattilar ki Guus bir sezon daha kalirsa önlerini acik görüyorum. Arsenal, Pep'in Barca'ya oynattigi futbolu senelerdir uyguluyor (bu taktigin tabi ki monotonlasma riski var ve Arsenal de bunu sIk sIk yasiyor). Liverpool Benitez'le ciddi bir rotasyona girdi ve artik Gerrard'siz da kazanabiliyorlar. Oyunu cok hizlandirdilar. Manchester icin ise Alex Ferguson'un gecenlerde verdigi bir röportaj vardi (bir kismini burada yakaladim http://www.goal.com/en/news/9/england/2009/04/10/1201797/sir-alex-ferguson-alludes-to-jose-mourinho-as-his-successor-at-m), onu okumak bence cok önemli. Sir Alex futbolun günümüzde cok hizli degistigini söylüyor. Bu nedenle de Manchester takiminin saha icindeki kurgusu onun döneminde cok dinamiktir. Oynadiklari oyun gene hizlidir ve pas yüzdeleri cok yüksektir. Senin bahsettigin kalite de bu noktada devreye giriyor, ama Manchester oyunun genelinde tipik Ingiliz futbolunu sergilememektedir. Sir Alex'in Aberdeen'de baslayan Manchester'da devam eden sürekli basarisinin sebeplerinden biri de bu "Anpassungsvermögen"dir. Sartlar neyi gerektiriyorsa Manchester o sekilde sahaya dizilmekte, oyununu sekillendirmektedir. Bu felsefe alternatiflerine karsi kendini bagisikli yapiyor ve ekarte edilmesini cok güclestiriyor.

Borges dedi ki...

Kerem:Öncelikle ben yaziyi biraz daha acayim... Ingiliz futbolu da bu maddi fark olmadan önce belirli bir kariyere sahiptir dünya futbolunda. Yani sudur: Bu para isin icerisine girmeseydi de Man U, yanina aldigi bir baska ingiliz takimi ile potada olacak idi ya da basariyi yakalayacaktir, bunlar Man U olur, Liverpool olmustur uuzunca zaman ya da baska bir takim farketmez.. Yalniz bu denli fark yaratacak ölcüde gelisimi sadece futbolun gerekirliklerini uyguluyor o yüzden diye aciklamak cok da dogru degil gibi.. Bugün Premiere Lig ve digerleri arasinda cok buyuk bir fark var, bunun birincil neden devasa televizyon gelirlerinin ve endüstrisinin yarattigi farktir toplamda, bunu demek istiyorum. Yoksa cikar o 400 milyon euroluk farki, yine de iki ingiliz iki alman iki ispanyol kalacaktir yine son sekize ama dört ingiliz degil.! tek dogru da oradaki mentalite degildir.. barca'yi cikar Madrid'i koy, Roma, Juventus'u koy.. temel bir fark yine de vardir futbol anlayisi acisindan.. Simdi linke de göz atiyorum efendim..

Unknown dedi ki...

Borges,

daha evvel yazmamisim ama yazinin icerigine katiliyorum. Senin savundugun bu basarinin sadece futbolun gerekleriyle aciklanamayacagi finansal gücün cok önemli bir yer tuttugudur. Ben de bu cümleyi ters cevirerek diyorum ki basariyi sadece finansal güc ile degil futbol felsefesiyle de aciklamaliyiz. Aslinda cok farkli seyler dile getirmiyoruz.

PS: Daha önceki basliklara yazmadim. Burada dile getirmek istiyorum. GS'nin bu sezonki acikli gidisati hakkindaki yazilarinin hepsini okudum. Temelde katiliyorum. Benim icin de ilk devrenin sonlarinda havasini yakalamis olan takimin yükselerek sahlanamamasi bir hüsrandir. O takimin futbol seyri acisindan da bir GS'li olarak da basariya ulasmasini, sene sonunda bir kac takviyeyle CL'de bu bahsettigimiz takimlarla boy ölcüsmesini izlemek isterdim. Cok yazik oldu.

varol döken dedi ki...

bak hala buz gibi penaltı diyor yahu:) henry düşüşüne önce başlamış, ben de 4. karede gördüm bunu...

yazı çok güzel, ben her zaman şöyle bakmışımdır olaya... peki ama futbol nerede? emeksiz yemek olmaz, epl bir sirk gösterisidir biraz da... tamam elbette çok güzeldir, çok zevklidir ama bir porto'nun şampiyonluğunun verdiği zevki veremez asla ya da bu seneki bundesliga mücadelesinin... parayı bastırır alırsın, o zaman geriye ne kalıyor, parmaklarına geçmiş şeritlerin izi...

ingiliz futbolu diye bir şey yoktur, ingiliz sömürgesi vardır, bu ara onlar yapıyor, ilerde başkası yapacak bir şekilde...