12 Nisan 2010

Metin Oktay Sendromu: Hakan Sükür ve Arda Turan.!



Her ne kadar Galatasaray seyircisinin Galatasarayli olmasi kimi tesadüflere bagli olsa da bu takimin icerisinde kalan, bu takim ile beraber nefes alan insanlar bir süre sonra birbirlerine benziyor.

Ben otuz yil yil bes aydir bu dünyadayim. On yil önce böyle bir protesto eylemi gerceklesseydi bugün sevdigimiz ,saydigimiz ve taptigimiz futbolcumuzu göklere cikarir, her türlü güzelligi ona yapar, tekrardan ayakta kalmasina, bizi sirtlamasina imkan tanirdik. Nikah sahidi Fettullah Gülen olan Hakan Sükür'e dinsiz bir adam olarak verdigim destegi görmek icin eksi sözlüge bakmaniz yeterlidir sadece. Bazen kendime bile sasiriyorum ama Galatasarayliliktan ileri geliyor bu, biz böyleyiz biraz. Yine bu devam edecektir ama ara gecis olarak bunlar dile getirilmesi gerekiyor.

Efendim biz, bir adami kendimize Tanri belleyecegiz. Onu yetenek fakiri olsa dahi dünyanin en iyi futbolcusu yapacagiz gönlümüzde. Öyle ki buna ben Metin Oktay sendromu diyorum. Mutlaka bir Metin Oktay yaratacagiz her senenin kadrosunun icerisinden.. Istediginz kadar itiraz edin, Galatasarayin oynadigi dönem icerisindeki Metin Oktay'i Hakan Sükür idi. Simdi ise:

Arda Turan..

Bu futbolcular analarinin karnindan sansli dogmus insanogullaridir. Biz size degil siz Galatasaray seyircisine ve Metin Oktay'a sükredin.. Ve bilsinler ki en son arkasini dönecegi yer Galatasaray seyircisidir.

Bakin Pazartesiden itibaren her gün mac seyretmis bir sekilde kafayi siyirmak üzereyim.Onlarca farkli ligden milyon tane mac izledik. Milyon tane futbolcuyu kimse bilmez iken oraya buraya tanitim yazisi seklinde gectik. Yetenegin ne oldugunu biliyor ve derecelendirebiliyorum. Hatalar, kusurlar, istisnalar olsa da yüz tanesinden doksanini tutturacak kadar bu isten anliyoruz. Hakan Sükür Bursaspor sonrasi Galatasarayda oynamasinin nedeni yetenegi degil baslarda Feldkamp idi.Baris Özbek'ten cok bir farki yoktu ve daha cok Alman hocanin oyun felsefesine uyan bir yapisi vardi, yildizsiz, disiplinli, mücadele gücü yüksek ama gol vurusu acisindan beceriksiz, ücüncü liglerde bile tutunamayacak kadar yeteneksiz.. Ama orada iste biz Metin Oktay'imizi bulduk.. Kafasi haric yetenek fakiri bir adam ama öyle mücadele ediyor ki tamam dedik, yeni Metin Oktay'imiz bu. Kriter ne kadar Galatasarayi sevdigini söylemesi, ne kadar Galatasarayli oldugunu belirtmesi ve bunu saha icerisinde golleriyle degil mücadelesiyle göstermesi. Itaat kültüründen gelen adamin babasina ve tuttugu takima sorgulamadan boyun egmesi, saygida kusuru bulunmamasi aslinda onu bu yerlere götüren en önemli karakteristik özelligidir..

Cok sevdik. Biz öyle sevdik ki yetenegine filan kimse bakmaz oldu. Ona ait yeni terimler gelistirtik futbol literatürüne gececek.. Ona ait yeni kavramlar, yeni rekorlar, yeni oyun yapilari.. Inanin baska bir takimda olsa coktan yokolup gidecek iken Galatasarayin Metin Oktay sendromu yüzünden onu burada tuttuk, sevdik ve cok baska yaptik..

Ona verdigimiz sevgi nedeniyle onun kazanclarini hic masaya yatirmadik, istedigimiz tek bir sey vardi. Kosmasi.. Evet, gülmeyin, kosmak yahu. Yüz insandan doksandokuzunun yapabildigi bir eylem. Saha icerisinde sadece kosacak.. Bizim ihtiyacimiz olan sey gollerden baska bir sey, biz onu golleri nedeniyle sevmedik, beklentimiz gol atmasi degil daha cok sahada Metin Oktay ruhunu sergilemesi gerekiyordu. Golleri biz zamani geldiginde ona attiririz gerekirse ama yapilmasi istenilen tek bir eylem vardi: Kosmak.. Sürekli kosmasi.. Belki bunun yaninda kimsenin yapamayacagini yapabilecek bir farkli yetenek de gerekiyor, o da onda vardi.. Kafa golleri.. Zira seyircinin disarida onu farkli kluplerinin taraftarlari arasinda digerlerinden ayiracak bir özellige ihtiyaci vardi. Bu yetenegi aslinda Avrupanin ve Türkiye liginin pek cok klubü icin yetersiz iken bize yeter idi. Hakan Sükür'ü o kadar cok sever, hucum presi ve kafa hakimiyetinden olusan yetenegini sürekli dile getirir iken dahi italya'nin orta sira takimlarindan olan Torino'da basarisiz olacagini adim gibi biliyordum.. Birakin Torino'yu henüz bizim sevgimiz ve klubumuz icerisinde sürekli forma giyerek sinif atlamadan önce bu yillarda ücüncü liglerde dahi tutunamayacak bir yetenege sahip idi..

Bu kosma eylemi bizim icin takim sevgisi demektir. Bu bizim icin mücadele ediyor kaninin son damlasina kadar demektir. bu bizim icin cok sey demektir. Golleri kacirdigi icin cok kizdik ama kosmadigini göremedik hic ve bu yüzden bizim sevgimiz sürekli onu korudu. O yeter ki kossun ve Galatasarayi ne kadar sevdigini söylesin.. Ben korurdum, biz korurduk onu ve deli gibi savunduk ettik..

Onun da hakkini yemeyelim terinin son damlasina kadar islatti, son saniyesine kadar kostu sürekli.

Sadece üst düzey kafa hakimiyeti oldugu icin onu getirdigimiz yer inanilmazdi. Misal tuttu bir kizi sevdi lakin sevdigi insan cok baskaydi Türk filmi tezatligindaydi desek yanlis olmaz.. Kiz onu dogal olarak istemedi ama reddettigi adam tipik bir Sakarya insani olan Hakan Sükür degil Galatasaray seyircisinin Metin Oktay'iydi.. Bugün yasini basini almis bir insan olarak o insana hak veriyorum ama o gün o kiza hepimiz sinirleniyorduk.. Nasil bizim kralimizi istemez ?

Dandrik bir futbol yetenegi ile Galatasaray seyircisinin onu nereye getirdiginin üzerine kimse konusmuyor ya, bu beni delirtiyor. O kosan adam kendisine karsi cok da hos duygular beslemeyen kizi istemeye babasiyla degil ülkenin basbakani Tansu Ciller ile beraber gitti. Böyle bir gücü ona Galatasaray'in seyircisi vermistir. O alti ay sonra gecersiz olacak olan gönülsüz nikahi dahi biz kiydirdik, bugün utaniyorum ama baska sansim da yoktu, cocuktum, cok seviyordum Hakan Sükür'ü ve dogru bir sekilde bakacak konumda da degildik.

Ister Televoleler'deki görüntülere isterseniz de 1992-96 arasi yapilan maclara bakin, Hakan Sükür'ün yildiz olacak bir konumu yoktu. Özellikle Saffet Sancakli dönemi itinayla izlenmelidir, birakin defansin dahi atabilecegi golleri, üc metreden bos kaleye dahi atamiyordu.. Istedigimiz sadece digerlerini susturacak iki üc gol idi.. Ondan cok daha yetenekli insanlar harcanip gider iken onu Galatasaray seyircisi tutmus, yildiz yapmis, kral yapmis, en tepeye yerlestirmistir. Basbakanla muhattap olabilir, ülkenin en taninir insani olur iken sözlesme yenileyecegi zaman bizim pek göremedigimiz zorluklari da klube cikartmis, her zaman yerlilerin arasinda en yüksek ücreti almis, cok güzel bir yasami olmustur. Leeds'e attigi golde herkes sasiriyor ama bilmiyorlar ki on yil daha futbol oynama imkani olsa biz ona Messi'nin atabilecegi golleri de attirirdik. Hakan Sükür saha icerisinde Metin Oktayvari mücadelesi nedeniyle degisen bütün teknik direktörlere inat sürekli forma giymis, basladigi yer ile bitirdigi nokta arasinda ucurum yaratmistir. Her futbolcu icin bunlar gecerli degildir, misal Tanju Colak, hangi takima giderse gitsin basarili olabilecek bir yetenege sahiptir ama Hakan Sükür degil..

Geldigi noktanin temelinde ne disiplinli olmasi ne de yetenegi yatar, Galatasaraylilarin Metin Oktay sendromunun bir ciktisidir. Iorfa'yi dahi alti yil boyunca Galatasaray gibi bir klubün kadrosunun ilkonbirine yerlestirin, bir gelisme katedecektir. Bu yüzden yanlislikla Fenerbahce'ye gidecek olsaydi bugün nerede olurdu oturup düsünmesini isterim.

Arda Turan'in yetenegini asla tartismiyorum. Bizzat ben yazdim, cizdim zaten. Lakin o yetenegi ile geldigi konum arasinda bugün ucurum vardir. bu ucurumun nedeni Galatasaray seyircisinin futbolun disinda futbolcusuna Metin Oktay hasretinden dolayi gösterdigi sevgidir. Eger Avrupaya bugün giderse Hakan Sükür gibi alti ayda geri döner. Beklemelidir, biz onu, ona yükledigimiz sorumlulukla ve sevgimizle daha da iyi yapacagiz.. Galatasaray gibi büyük bir klubün ilkonbirinde yerini her zaman hazir tutacagiz. Onun kadar yetenekli olan ve belki de daha fazlasi dahi diyebilecegimiz Semih Sentürk gibi olmayacaktir sonu.. Iste bu yüzden cok yetenekli olan Özer Hurmaci da bir Arda Turan olmayacaktir. Onun arkasinda biz vardik ve yine biz olacagiz..

Öyle bir konuma gelecek ki Liverpool'a ihtisami olan, Türkiye'nin en iyi oyuncusu olarak gidecek ve oynarsa yetenegi oynamazsa da Liverpool'daki oyuncunun ona garezi olmasi ya da takimin kosullarinin onun yetenegine uygun olmamasi konusulacaktir ve en kötü geriye gelip Hakan Sükür gibi bu sevginin yarattigi kosullarda basaridan basariya kosacaktir lakin öncülü olan Hakan Sükür'ün yedigi onca hakarete, küfüre karsilik yapmadigi bir seyi o da hicbir zaman yapmamasi gerekir:

Küfür de yese, hakarete de ugrasa Galatasaray seyircisine sirtini dönmeyecek..

Bizim degil, onun hayrina bu olmasi gerekir zira biz yeni bir Metin Oktay yaratiriz ama o baska bir Galatasaray bulamaz..

Simdi kaldigi yerden kosmasina, ne kadar Galatasarayli oldugunu söylemesine devam etsin cunkü o da farkinda, Messi degil ama öyle olmamasina ragmen Messi'den daha degerlidir burada.. Cunku bizim baktigimiz salt yetenek degil Galatasaray sevgisi, Galatasaray aski.. Peformansi düserse, calim atamazsa sorun degil ama Galatasarayliligi sorgulanirsa sonu cok kötü biter bu filmin..

Bu Biz'in arasinda bugün "Borges" yoktur ama orada 15 yil yasamis insan olarak bunlari söylüyorum ben.. Hala o kadar SIKI Galatasarayliyim lakin artik biraz baska bakiyorum.

60 yorum:

Temur dedi ki...

Metin Oktay Sendromu olarak nitelendirdiğin bu taraftar etkisi Hakan Şükür de olduğu gibi Arda'da da etkili oldu ve olacak lakin her iki futbolcununda gençlik dönemleri - Arda son 2-3 yıl ve Hakan Şükür 92-96- biraz farklılık gösteriyor. Belki buna kaptanlık neden oldu, belki başarı endeksli yeni nesil GS taraftarı, belki de Türkiye'de 15-20 sene öncesine göre daha az yetenekli futbol yetişmesi ama şöyle bir gerçek var ki Arda Turan 23 yaşında ve 2 hatta 3 yıldır kendisine çizilen imaj Türkiye'nin açık ara en iyi futbolcusu olduğu ve burada kendine katacak bir şey kalmadığı yönünde. Ben her ne kadar arşiv ve nostalji meraklısı bir adam olsam da senin kadar 80'li yıllara haiz değilimdir belki ama aynı Hakan Şükür'ün kariyeri gibi ben de o yıllarda büyüdüm. Hakan Şükür Terim'li yıllara kadar her daim "koşan, basan, çalışkan ama az yetenekli" forvet sınıfındaydı. Forvet denilince herkes Hakan'ın adını sayardı ama 3. veya 4. isim olarak. O yüzden belki de Hakan'ın gerçek manada yıldız, ya da ligin en etkili oyuncusu payesi alması 96 sonrası döneme denk geliyor. Arda hak ederek ya da hak etmeyerek taraftar-basın ve kulüp yönetimi eliyle belki 3-4 yıl sonra gelmesi gereken noktaya şimdi geldiyse "Metin Oktay Sendromu" bu saatten sonra işe yarasa da bir Hakan Şükür efekti verebilir mi acaba?

Borges dedi ki...

Temur: farkliliklar muhakkak ki var. BIre bir örtüsme zaten mümkün degil ama benzerlik de kacinilmaz. Yetenekleri ikisinin de var ama bu yetenek baska bir klupte bu konumu hicbir zaman getirmez.

Sunu unutuyorsun, Hakan Sükür Torino'ya ne zaman gitti ? O dönemde yurt disi transferi hele ki serie A inanilmaz bir olaydi.. Bu Türkiyede yildiz olmadan gerceklesemezdi ki..

Juventus'un kapisindan ne zaman döndü ? Yani ilk yilindan sonra Galatasaryin yasadigi Sampiyonlar Ligi serüveni dahilinde oldukca yildiz konumundaydi Hakan Sükür, biraz da biz yaptik gibi..

Temur dedi ki...

@ Borges

Hakan Şükür yıldızdı ama Arda tek yıldız. Daha doğrusu öyle bir imaj çizildi. Arda da o imajın altında biraz eziliyor gibi. Hakan Şükür o yaşında Arda kadar tek yıldız olarak gösterilmiyordu Türk futbolcusu içinde.

Ben birazda değişen taraftar profili nedeniyle aynı etkiyi verir mi diye düşünüyorum

Borges dedi ki...

Temur: Sunu iddia ederim, Hakan Sükür o dönemin tek avrupali yidizidir. Birak ogünü bugün bile Hakan Sükür Türkiye denilince fubtol konusunda akla gelen tek isimdir. Zaten baska türlü yurtdisi transferi de mümkün degildi.

Degisen taraftar profili konusunda haklisin ama sanki bizim hep bir Hakan Sükür'e, Arda Turan'am ihtiyacimiz var gibi.. Performansdan ziyade baska deger yargilarina bakip futbolcuyu besliyoruz.. O Semih Sentürk Galatasarayda oynasaydi bugün Hakan Sükür'ün devami olurdu ve bu takimlarin genc oyunculara verdigi önemden ziyade taraftarlarin takimlarina bakisidir daha cok..

aksilaz dedi ki...

Koşmamasında sakatlığınında etkisi vardır belki diye düşünmek istiyorum ama son aylarda her maç bu şekilde oynadığı aklıma gelince üzülüyorum. Halbuki bir iki maç eski kimliğine bürünse daha çok sevilecek bir isim Arda.

Borges dedi ki...

Aksilaz: Arda seviliyor, Hakan Sükür tribünleri ikiye bölerdi, Arda'ya karsi olan cok kucuk bir grup. Bu grubu büyütmesin, "hakli bile olsa" buna göre tavir alsin derim ben.

pilav dedi ki...

Basının baskısı altında ezilen şu kafalarımız hiç ama hiç tarihten ders alamayacak mı yahu?

Dün yaşananları şiddetle kınıyorum.Bu durum iyi bir şeylere de gebe diyebiliriz.Tribünlere el atmanın vaktinin geldiğinin kanıtıdır.Bu olay da nedenimiz biter bu kadar basit.Gelecek sene için en doğru yapılanma tribünde gerçekleşmeli, Adnan Polagt'ın Rijkaard ile devam kararı sonrası temizlik başlamalıdır.Yoksa aynı tastan daha çok çorba içeriz!

Mr. Harvey dedi ki...

'Biz'i bu kadar dokunulmaz kılan ne? Hakikaten anlayamadığım için soruyorum. Taraftar takıma küsebilir, fakat futbolcu her seferinde neden sineye çekmelidir? Maldini, doğruları söyledi diye Curva Sad'dan küfür yediğinde ne kaybetti mesela? Çok mu gerekli futbolcunun sahte tavırlarla taraftara yaranması? Dün Arda'nın yaptıkları, içi dışı bir olduğunu göstermez mi ya da tersini yapması neden daha doğru?

"Renklere aşığız sizlere değil!" deniyor. Tamam, kabul. Fakat 2 ay önce Jo'ya havaalanında karşılama düzenleyip, gecenin bir yarısı oraya giden insanlar da dün eski açıkta bu tezahüratı söyleyen adamlardı. O zaman neredeydi var olan renk aşkı veya neden birden depreşti Jo sevdanız o akşam?
Ruhsuzluktan bahsediliyor. Fenerbahçe maçında, Kadıköy'den gelen 1000 kişiyi dinledik. Takımdan çıkıp bir kişinin, taraftarın ruhsuzluğunu protesto etme hakkı yok mudur?

Takım bir şeyler verecek ki taraftar da arka çıksın ise eğer normallik, bunu kabullenemiyorum. Herkes yazdı çizdi bunu ama derbideki berbat futbola rağmen 50'de Dos, Jo'nun pasında o topu gol yapabilse eğer şu anda bunları konuşmuyor olacaktık. Bugünlerin geleceği aylar öncesinden belliydi, takım yine top oynamıyordu. O zamanlar neredeydi bu protestocular. Skor yazarlarını her defasında eleştirirken skor taraftarlarını gözardı etmek, verdiği destekten fazlasını protestolarla alıp götürürken bunu haklı göstermek pek akıl mantık işi değil.

mre dedi ki...

"Biz"e fazla anlam yüklemişssiniz kanımca. Arda'nın bugüne gelmesinde taraftar olarak çok da katkımız olduğuna inanmıyorum hatta negatif etkilerimiz bile olmuştur.
Ayrıca dünkü yapılanların bahanesi olmaz. 5 dakika susulurdu, pankartlar ters asılırdı o kadar. Hele ki hala şampiyonluk veya şampiyonlar ligi şansı devam ederken bu yapılmamalıydı. Dün çok daha farklı bir skor olurdu taraftar farklı olsaydı. Hayatım boyunca numaralıda maç seyretmedim, biraz da kıskançlıkla hep dalga geçmişimdir taraftarlıklarıyla ama dün çok daha doğru bir profil çizdiler. Umarım yeni stad'ta daha fazla yer alırlar. Ve çıkan parazitlerin sesini kesebilirler. 3-4 hafta sonra lider olursak bu "sözde" taraftarlar sayesinde mi olmuş olacak şimdi???

Borges dedi ki...

Mr.Harvey:

Hepsini kabul ediyorum, taraftar protestosunda yanlisliklar cok oldu. Sabri-Arda cok da kötü olmamasina ragmen haksiz yere "ruhsuz" damgasini yedi.

Iyi de bugüne kadar olan sevginin karsiligi dogru mu ?

Bu yeteneginizle geldiginiz noktada aldiginiz sevginin "dogal" bir karsiligi var mi ? ya da hakli bir gerekcesi ?

Ben diyorum ki Arda Turan, Galatasaray taraftarinin ruhuna hitap ettigi icin bugünlere geldi. Ayni sekilde o ruhtan beslenirken beslenemedigi zaman da cok fazla ses etmesi gerekmiyor. Baskasi degil Arda Turan.. Zira en cok buradan büyüyen, buranin büyüttügü bir adam.. DIgerleri yuhalanirlen sevilen bir adam, digerleri lanetlenirken sürekli el üstünde tutulan bu adam..

O yüzden bence eger bir adalet terazisine koyarsak bunlari kim kazancli cikmistir ya da haksizliga ugramistir bilemeyiz.

Borges dedi ki...

mre: Sunun altini ciziyorum. Arda dün tepkileri haketmemistir. Hele ki ruhsuzluk etiketi haksizlik, sinema ayrintisi da kesinlikle.

Bize fazla anlam yüklemedim,biraz az bile..

Ama onu oraya getiren A ya da B tribün grubu degil, tribün kültürüdür ayni zamanda. Bu unutulmasin, yeteneginin yaninda ekstrem bir sekilde seyirci kültürü nedeniyle buraya gelmistir.

CaRtMaNtR dedi ki...

Temel sorun bir oyuncunun taraftarı tarafından eleştirilebilmesiden ziyade bu eleştiri şeklinin oyuncuyu motive etmekten ziyade tamamen demoralize edecek şekilde olması.

Yoksa tribünlerin kendisinden çok şeyler beklediği bir oyuncuyu eleştirmesi anlaşılır ama bunun yapılış şekli haklı olanı haksız konuma getirecek şekilde olursa sonuçta herkes kaybeder.

L dedi ki...

eline sağlık abi. benim de içinde olduğum neslin nasıl olup da bu adamı o kadar sevdiğinin kodları bu yazıda saklı işte.

mre dedi ki...

Ekleyeyim; en çok güldüğüm de 20 yaşında veletlerin 14 sene bekledik diye bağırması. Portakal çekirdeği olarak mı beklemişler acaba? Bütün bunlar 2000 sonrası başarıya endeksli taraftar profilinin yansımasıdır. Renklere değil başarıya aşıktırlar. 80-90 yıllarının Fenerbahçesine benzemeye başladık gerek taraftar gerek yönetim olarak. Bana en çok koyan da bu.

Osman dedi ki...

Dönüp baktigimda, belki kast ettigin Metin Oktay sendromundan yararlanabilecek iki oyuncu daha aklima geliyor.

Okan Buruk ve Emre Belözoglu. Okan'in ayagi kirilana kadarki ilk dönemini, o zaman cocuk olmama ragmen, cok net hatirliyorum, sansasyonel bir oyuncuydu. O zamanin Hakan Sükür'ünü de gölgede birakiyordu, cünkü bizim altyapimizdan cikmaydi. Ayaginin kirilip, tekrar azmiyle Galatasaray'in efsane kadrosunun degisilmezlerinden olmasi...

Emre Belözoglu keza göz bebegimizdi. 16 yasinda, göbekte oynayan, teknik, kuvvetli ve yetenekli. Bizim altyapimizdan. O da efsane kadroda...

Ikisinin Ankaragücü macindaki ihaneti, ve Avrupa sonrasi diger Istanbul kulüplerini tercih etmeleri, ve simdiki konumlari - bence asla 2000/01'deki popularitelerine ulasamadilar.

Ancak bu ikisinde de her takimda tutunabilecekleri bir yetenek var, Hakan'da olmayan. Hakan Metin Oktay Sendromundan %100 nimetlenen isim. Okan ve Emre bu destegin biraz daha azini reddederek, asla eski Emre ve Okan olamadilar.

Arda'da ise emin degilim, dünkü tavrindan sonra, cünkü Arda'yi istisna kilan, zor bir dönemden sonra cok genc yasta Galatasaray'in kaptani yapilmasi, ve "Metin Oktay'dan emanet 10 numarali formasi". Bu ayri bir yük. Ve her ne kadar sahada zeki olsa da, salt insan olarak bu yükü ve gazi kaldirabilecek bir yapida olup olmadigindan da pek emin degilim, Arda'nin.

Geri dönüp bakinca, Okan ve Emre Galatasaray taraftarinin gönlündeki yere bakip, kendi hamleleriyle nerelere geldiklerine bakarsam, Arda'nin ileride hangi konuma gelecegi tamamen kendi tercihi ve hamlelerine baglidir diye düsünüyorum. Arda, gönüllerde bir Hakan Sükür mü olacak, yoksa... yok, diger ihtimali yazmak bile istemiyorum.

zapata dedi ki...

Arda Turan Türkiye'deki mevcut koşullar altında bunaldığını, futbolundan öte şeylerin tartışıldığı ortamda futbolunu geliştiremeyeceğini bunu yapabilmek için avrupadaki ortama ihtiyaç duyduğunu kendisi belirtmiştir. Bunları aynen söyleyen, katılan galatasaraylı olsun olmasın pek çok insan var. Uzun lafın kısası bu bir gerçektir: Arda Turan baskıdan, tam da bahsettiğin şartlardan bunalmış, sıkılmış durumda dolayısıyla da futbolundaki gelişim durma noktasına gelmiş durumda.
Kendin de diyorsun ki Hakan Şükür yeteneksizdi, geldiği yeri Galatasaray'a, taraftara borçlu. Çok yerinde bir tespit bravo... Fakat Arda yeteneksiz bir futbolcu değil, futbolu bir Barış Özbek gibi sadece koşarak oynamak zorunda değil çünkü başka meziyetleri var. Futbol zekası var mesela aklını kullanabiliyor, o bileklerle topa hükmedebiliyor.(burada bir parantez açıp arda'nın müthiş yetenekli dünya çapında bir oyuncu olduğuna inanmadığımı da belirtmek isterim fakat türkiye standartlarına göre çok iyi bir oyuncudur)Bu bir, ikincisi; belli bir standardın üstünde bir oyuncu olarak galatasaray taraftarı bittin dediğinde bitmek, öl dediğinde ölmek zorunda değil. Bunun tersinin geçerli olduğu oyuncular da vardır. Mesela fenerbahçede Selçuk Şahin.. Taraftar yüzüne tükürse yarabbi şükür demelidir çünkü yeteneksizliği ve yıllardır üstüne koyamadığı futboluyla hayatında göremeyeceği parayı kazanıyor, normalde elde edemeyeceği bir hayatı yaşıyor kendini çok da zorlamadan.

Her insan baskıyı, stresi kaldırabilmeli diye birşey yok. Galatasaray da oynuyor diye, taraftar onu Metin Oktay yerine koyuyor diye baskılar azalmıyor aksine artıyor. Arda veya başka bir insan evladı bu baskıya dayanmak zorunda değil dayanamayabilir, bu elinde değildir kendini değiştiremeyebilir veya basit olarak bunu tercih etmeyebilir. Bunların hepsine saygı duymak gerekir. Son fenerbahçe derbilerindeki görüntüsünü, o çaresizliğini görmek bile baskı konusunda ne denli zorlandığını anlamak için yeterlidir. Taraftar buna anlayış göstermeyip o maçlardaki etkisizliğine ayrı veriştirmesine rağmen Arda hala tüm gücüyle taraftara yaranmaya çalışıyor, sevgisini(!) göstermek adına anlamsız yere geçen sene örneklerini gördüğümüz sahaiçi/sahadışı kabadayılığına soyunuyor, buna kendini mecbur hissediyor belki. Üstüne bir de son maçtaki karşılığı alıyor. Buna da Arda herşey senin iyiliğin için demek çok insafsızca geliyor bana.

Futbolcular için de hayatta Galatasaraylılıktan, Fenerbaçelilikten öte şeyler var. Bunu Hakan Şükür'e de sorsan evet var diyecektir. Eğer Arda sadece futboluna bakıp sahada oyununu geliştirmek istiyorsa, kendine ayırdığı zamanda sevgilisiyle sinemaya gidip buna kimsenin karışmamasını istiyorsa(tamam sinema kapatması bence de görgüsüzlük ama keyif Arda'nın keyfi bizi ilgilendirmemeli) buna kimsenin itirazı olmamalı. Gerekirse Blackburn'de oynarım kafam rahat olur derse saygı duyulmalı.

Borges dedi ki...

Zapata: Ben acimasizligima devam ediyorum.

Arda, baskiyi kaldirabildigini her firsatta söylememis midir ?

Kaptan olup daha da göz önünde olmak icin ekstra caba harcamamis, kaptanlik verilmedigi icin herkese küsmemis midir ? Bir daha kaptan olmam dememis midir ?

Her zaman önplana cikmak, Galatasaraylilaer tarafindan daha sevilmek istememis midir ? Bunlar hicbir zaman Hakan Balta'nin basina gelmez cunku onun bu taraklarda bezi yoktur.

Arda yeteneksiz degil, bu kesin. Belirttim de. Hakan Sükür de kafa topu konusunda ksinlikle üst düzey yetenege sahip idi.

Lakin bu yetenegine bu ilgi de dogru degil, Galatasarayda oynamanin ve onun da Galatasaray seyircisine hitap eden söylemlerinin bir payi vardir.

Baskiiyi istemiyorsa: Kaptanligi biraksin, yurt disina transfer olsun filan ama olmayacaktir. Yurt disina giderse buraya geri gelecektir en azindan simdilik..4 yil sonra giderse baska olur.

Dolayisla kimse durduk yere tuhaf bir durumun icerisinde bulunmus degil. Blackburn'de oynadigi zaman mutlu olacagini dusunuyor musun ? ben düsünmüyorum. Bunu da ileride görecegiz.. oynayabilir ama bu seviyede degil. Bu sekilde algilanmayacaktir..

Volkan dedi ki...

Selam Borges,
Metin Oktay ile kıyaslamak bana hep garip gelen bir durum. Arada başka bir oyuncu gelip sembol olmamış mıdır galatasarayda?

Beşiktaşlılar mesela Hakkı Yetenle kimseyi kıyaslamazlar, ya da Şükrü Gülesin ile. Birisi kıyaslamaya kalkarsa da, garip gözlerle bakarlar. Hadi onları geçtim MAF ile kıyaslamalar bile olmaz.

Bu ikon durumu ve bunun metin oktayın şahsında tekelleşmesi, ardanın falan da ötesinde acaba tehlikeli bir durum değil midir?

Borges dedi ki...

Volkan: Buradaki Metin OKtay Sendromu daha cok bizi cok seven, bize cok bagli, bizi nice paraya degismeyecek ve ayni zamanda digerlerinin kiskandigi bir oyuncu profilidir. Baska isimler de olabilir ama öne cikan rahmetli Metin Oktay oldu burada.. Yeteneginden ziyade dogustan Galatasarayli olmasi kisaca tanimi, isimlerin sanildigi kadar önemi yok.

Volkan dedi ki...

bahsettigin tanım dogru seyler icerse de bir isme ve bir kisiye yonlendirdigi icin ister istemez bir baski yaratabilir.

"maradona sendromu" gibi... kac futbolcuyu arjantin 10 numaralı formadan soguttu, bir ikonla karşilaştirilmak... son ornek, riquelme iste...

bu arada hakan sukur'un kariyeri gercekten de incelenmesi gereken tam ibretlik bir hikaye. tespitlerine katılıyorum, özellikle de hakan sukur ile ilgili olanlara.

son olarak:
hakan sukur
metin oktay
arda... soyadını bile kimse kullanmıyor... belki ufak bir detay ama tanimadigimiz kisilere olan bakisimizi gosterdigini dusunuyorum...

Borges dedi ki...

Volkan: Baski bu ülkede nerede yok ki ? 20 milyon taraftari olan klubün icerisinde hareket ediyorlar yahu. Metin OKtay baskisi maradona baskisindan biraz farkli. Futbolcu olarak Maradona etkisi cok zor.. Ama Metin Oktay kadar klubünü sevmesi olagan. Burada islenilen Metin Oktay'in aglari delen golü degil daha cok GAlatasaraya olan bagliligi bu da cok zor olmasa gerek.. Diger türlü haklisin, yok ederdi.. Gerci bu baglilik da günümüzde ne kadar mümkün, bilemiyoruz elbette. Bu acidan beklentilerin karsilanamamasi durumunda zarari da olabilir.

TA dedi ki...

hakan şükür analizine katılmıyorum.yeteneği sadece gol vuruşu ve çalım ile kısıtlamışsın.futbol yeteneği böyle tanımlanmaz.futbol bir takım oyunu bunu da unutmamak lazım.biz futbolseverler çoktandır oyuncuları sadece golcü defansif ofansif orta saha forvet diye böldük.bu yanlış bir düşünce.orta saha kötü deniliyor.defans kötü deniliyor forvet beceriksiz yada yetersiz deniliyor.bu takımı bölgelere bölme anlayışından vazgeçmek lazım.futbol takım oyunu.
futbolcuyu ayırmak gerekirse bana göre ikiye ayrılır.takım oyuncusu ve takım oyununa ayak uyduramayan oyuncu diye bölmek lazım.

hakan şükür takım oyuncusudur.bütün takım oyuncuları gibi iyi ve yetenekli oyuncudur.elano-giovani için aynı şeyleri söyleyemem.

hakan şükürün saha içinde sadece gol atıp atmadığına bakmak sığ bakış açısıdır.sadece forvetlerden gol beklemek düşüncesinde olduğu gibi.modern futbolda böyle sığ düşünce olmaz.

hakan şükürün saha içindeki varlığı yaptığı koşular diğer oyuncuların(orta saha oyuncuları)daha rahat gol pozisyonuna girmesini sağlıyordu.

avrupada başarılı olamamasının nedeni ise duygusal yapıya sahip olmasıdır.

hakan şükürün yaptığı pres boş koşu değil rakibin rahat oyun kurmasını engelliyordu.presi en uçtaki hakan şükür başlatıyor ve diğerleri(okan-suat-emre) devam ettiriyordu.

hakan şüküre yeteneksiz demek onun oyun zekasını görmemek demektir.arkadaşlarına nasıl alan açtığını sıradan taraftar görmez ama tenik adamlar gördüğü için ondan vazgeçmezler.gol kaçırsada değişen birşey olmaz.süper ligde 250 kadar gol atmış ve ondan kat kat fazlasını kaçırmış bir oyuncu için yeteneksiz demek saçmalıktır.gol pozisyona girmekte yetenek zeka gerektirir.asist yapan oyuncunun nereye pas atacağını bilmek gerektirir.birçok oyuncu durarak oynar ama hakan şükür gezer defansıda gezdirir.

son olarak sade taraftar zamanında bu ''yeteneksiz'' oyuncuya nasıl tahammül ediliyor diye çok kızmıştır. zaten teknik adam ile sade taraftar arasında da fark bu olsa gerek.taraftar tv den sadece pozisyonun olduğu yeri görür.teknik adam ise daha yukarıdan bakar sahanın tamamını görür.

Başkanson dedi ki...

Arda Metin Oktay Jo ve taraftar protestosu benim söylemek istediğim şeyler...
................
taraftar dan başlarsak : evet protesto etek hakkıdır çünkü o adam cebindeki son parayla oraya gelir o adamları destekler dahası o adamların istinye parkta yediği içtiğinin parasını da öder. endüstriyel futbol gak guk dersek olayın bi kere bu boyutu var.Evet taraftar protesto eder ve hayır Arda yı sinema kapattı diye suçlayamaz. İnternet sitelerinde hala yaptıklarını övmeye kalkan adamlar 4lüklerine kafiye olsun diye arda yı harcadılar dün resmen. olayları o yazılmak istenen tezahurat a uygun düşürülebilecek bir olay yaşanmasıdır (ölçü ve kafiye olarak...) bu açıdan ayıbın büyüğünü ettiler dahası kendileri gibi protesto yapmayıpta takımını destekleyenlerle tribün dili açısından resmen kavga ettiler ve mesaj vermeye kalktılar : burası bizim mekanımız ve bu kulüp bizim ego sunu buram buram sunmaya csaret ettiler. ve hala da evet ; o protestoyu yapmakta, mağlubiyetlere kızmak ve kötü performans özelinde %100 haklılar. ama suçsuzken suçlu olmak da böyle birşey...
........................
takımımızdaki efsanelik statüsü oyuncularımızı bence bugüne kadar hiç ezmedi ve hep motive etti. metin oktay sendromu gibi birşey hiç yaşanmadı ve ben arda da da yaşandığını düşünmüyorum (kimse düşünüyor demedim o ayrı)
.......................
jo : eğer kişisel servetinin 1milyon 200bin euro sunu bu kulüp ödüyorsa sorumlu davranıcak.kim ne derse desin yok avrupaymış yok modernlikmiş yok bilmemneredeki topçu daha örekesini yapmışmış vs vs...
geçiniz...
burada maçı kaybeden topçu en önemli kaybının ardından parti verirse kendisine kapı gsterilir ve öyle de olacaktır. jo bizden gelip geçen bir ayrıntı olarak kalacak bence o kadar sadece...
................
arda : onun için şunu demek isterim ; kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
eğer sen "çok para kazanıyorum kız arkadaşımda çok güzel rüyanızda yaşayacağınız hayatı ben gerçekte yaşıyorum" tadında konuşmaya başlarsa bu ülkede, 600lira ile geçinmeye çalışan adam da b.k gibi oynadığında sana sıvar püskürür arda kardeş. sen çok akıllı ve zekiyim sempatiğim kaptanım dahası tüm iyi şeyler güzellikler etrafımda toplanmış havalarıyla bu toplumu "farkında olmadan" ezersen gün gelir insanların iç dünyalarında farketmediği nefretlerin bir anda su yüzüne çıkmasıyla şok olursun. bu adam bu takım için bacağını deldirmiş resmen ölümüne oynamıştır, ben kendisinin takım sevgisine ve samimiyetine %100 inananlar kulübündenim nitekim adam daha cahil. orta okul yıllarında "olm en güzel karıları götürücem trilyoner olucam hede hödö" diye arabesk-futbol-lahmacun-karı auralı hayaller kurarsan o noktaya geldiğinde de donanım eksikliğin yüzünden zorlanırsın.
sinema kapatabilir parası vardır yapar ama arda nın düne kadar açığa çıkmamış gerçeği : toplumun genel yapısı ve maddi manevi eksikliklerini hiçe sayarak insanları farkında olmadan ezmesi ve yeni yetme bebelerin kullanacağı ; "hayatım benim, topumu da oynuyosam susun" argümanıdır. bu argüman görünüşte haklı olsa da bu aslında kötü yaşamanın ve yanlışların gözükmesidir. golü atar asisti yaparsın ama kendine bir yıl boyunca ekstradan yetenekler ekleyememişsen bir noktada da cort u çekersin kardeş.

bence çok degngesiz ve akışkanlık / tutarlılık olarak garip bi fikir toplamıoldu ama özellikle arda nın olgunlaşmamış dengesiz yapısını anlatırken biraz da böyle aksediyor.
..................
mega uzattım ama son olarak : arda ve yerli oyuncuların aklını başına alması lazım ; onlar bu ülkeden daha çok şey kazanıyorlar aslında. olay sadece para değil çünkü ; biraz donanım biraz görgü lazım.bizdeki topçulara bakıyorum da ;barış, topal, arda, sabri, servet gibi oyuncular nerde, bir kewell nerde.

biraz kişisel donanım ve görgü ile bu zorlukların pek çoğu hiç yaşanmamıştı bile bence.

jo yu filan cidden sallıyorum bi kez daha. benim için "mağlubiyet partisinin" affı olamaz.

Borges dedi ki...

TA:

Ben biraz futbola sig bakarim. Burasini degil de ele alinan Hakan Sükür futbolunun 1992-96 arasi oldugunun altini cizelim. Hatta buna Terim'li ilk dönemin ilk 8 macini da ekleyelim..

Simdi size forveti, yetenegi filan anlatmayacagim o dediginiz kosulari,katkiyi ben cok fazla anlattim zaten.. Biliyorum ve size de hakveriyorum ama yine de bu yazinin özüne bakmalisiniz.

Sunu bana söyleyin, Hakan Sükür Galatasaray'dan baska bir yerde basarili olma sansi var miydi ? Belki son yillarinda.. müthis bir tecrübe sonrasi..

BAskanson: Yazdiklarinin yüzde doksanina hatta doksanbesine katiliyorum, cok güzel bir analizdi.

TA dedi ki...

galatasaraydan başka bir takımda başarılı olma şansı derken?

başarıdan ne kastediyorsun?

çok gol atmak mı?

klas vuruşlar mı?

hakan şükür gittiği her takımda başarılı olur.çünkü hakan şükür takım oyuncusu.kendisi gol anlamında fakirde kalsa takıma katkıda bulunur.

soruyu şöyle sorabiliriz.hakan şükür gittiği takıma katkıda bulunur mu? elcevap.yüzde yüz bulunur.

özellikle modern futbolda böyle düşünüyordum. ama geçmişte olsa aynı şeyleri söyleyemezdim.70 ler 80 ler.
çünkü geçmişte forvetlerden gol orta sahadan asist defanstan sadece defans yapması bekleniyordu.şimdi durum farklı.geçmişte takımlar bölünüyordu sahada şimdi değil.

onun için hakan şükür modern futbolun içinde doğmuş bir isim.modern futbolla büyümüş bir isim.ona uygun yapısı var.

2000 li yıllarda bir teknik adama sorsan tanju mu hakan şükür mü? kesin hakan şükür der.çünkü tanjuyu iyi bir defans adamı marke edebilir.ama hakan şükürü marke etmekte çok zorlanır(gezdiği için)

hem pres hem gol vuruşu becerisi hem defansta alan açma(boş koşular değiiiiill:)) ]. bu üç özellikten sadece gol vuruşu yeteneği kısıtlı ama onuda farklı özellikleri ile takımı adına lehine çeviriyor.

son olarak hakan şükür başka takımlarda da gittiği takıma katkıda bulunacak bir oyuncudur.
hakan şükür öyle galatasaray aşığıyım diyerek takımda durmamıştır.bireyselden (bireyselde bazen dahil edilir 250 gol) çok takıma müthiş katkılar yapmıştır.

messi edirnesporda ne kadar başarılı olursa hakan şükürde gittiği takımda o kadar başarılı olur.futbol bir takım oyunu bunu unutmamak lazım diyorum .

katakofti dedi ki...

Borges abi,

Onca duygusal ve tepkisel olarak yazılıp çizilen onca yazıyı okuduktan sonra çölde vaha gibi geldi değerlendirmelerin.

Dünkü tepkiden nasibini almayan bir yönetim bir de Rijkaard var. Hadi Rijkaard'ın özel konumu var diyelim, iki yıldır idari anlamda yanlış üzerine yanlış yapmasına rağmen yönetimin taraftarın protestosu dahilinde olmaması beni düşünüdürüyor. Komplo teorilerini de komplo teoristlerini de hiç sevmem, inanmam da. Ancak düşünüyorum da ortada çok ciddi bir hedef saptırma var. Dün yaşananlar nedense aklıma geçen yıl ki "Galatasaray Türkiye'dir" çıkışını getirdi.

Sonuçta, acaba birileri dolaylı olarak Galatasaray'ın "Baron"'larına mesaj mı vermek istedi diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bir kuşak geriden saygıyla takip ediyoruz!

Borges dedi ki...

TA:

Hakan Sükür takima katkida bulunur ama Galatasaray disinda oynayacagi her takimda ondan gol bekler. Her takimin bugün dahi sistemi tam saha pres ya da bu minvalde olmak zorunda degil. Hele ki bahsedilen büyük takimlarsa misal Fernando Torres gibi takir takir gol atacaktir. O klas vuruslara sahip adamin dahi üc mac gol atamasa her seyi tartisilir durumda iken Hakan Sükür'ü Galatasaray gibi oyunu domine eden, Tanju'nun zamaninda KAzik caksan galatasatay forvetine on gol atar konumunda dahi zorlanir iken misla bugün Inter'de ilk onaltiya giremez. En iyi döneminde dahi modern futbolun icerisinde yer alamaz.

Keza yine BArceloina B takiminda dahi oynayamaz zira o takimin icerisinde orta saha kadar ayaginz topa hakim olmak durumundadir, pas alisverisine gireceksiniz vesaire..

BAyern Münih'De de oynayamaz.. Istediginiz kadar kosun, burada bakilan tek nokta attiginiz gollerdir. Leblebi gibi gol atan Elbet,makaay bile iki hafta gol atamadiginda baski yer, klose gibi yedek kalir.

Avrupanin modern futbolunun icerisinde bir defanstan dahi top teknigi beklenir. Acin bakalim Hakan Sükür'ün 92-96 yillari arasindaki top teknigi nasil ? Terim özel calistirma yapiyordu ona..

Yani sandiginiz gibi o kosular degil modern de olsa futbolun icerisinde forvet gol ile özdeslesmistir.

Bugün Leverkusen'in Stefan Kiessling'i Hakan Sükür kadar basar topa. Onun kadar olmasa da kayda deger bir kafa hakimiyeti ama ondan kat ve kat yüksek gol becerisi vardir.. Eren Derdiyok ise tüm bu kosmalari, presleri gol yetenegi ile asiyor. Romario dünyanin en az kosan adami ama gol yetenegi kusursuz..

Hakan Sükür zamanla o gol yetenegini dahi kazanmis adamdir ama ona hicbir Avrupa klubü üzerine yirmi milyon kez basarak söylüyorum Galatasaray gibi tahammül etmezdi o kosmayi bile dogru düzgün yapamadigi zaman dilimlerinde..

benden bu kadar dedi ki...

cocugum olursa bu yazıya ulasmaması icin herseyi yapacagım..

(bence orhan abi anlar bunu)

TA dedi ki...

tabi o senin düşüncen. olabilir.

yalnız teknik adamlar senin gibi düşünmüyor bunuda belirteyim:)

barca B de oynayamaz pas alışverişinde bulunamaz demişsin. tam tersi.hakan sırtı dönük top saklayıp pas atabilen bir oyuncu.

öyle yazmışsın ki sanki hakan şükür hiç gol atamıyor.avrupa maçlarının en golcü futbolcusu.milli takımın en golcü futbolcusu.öyle edirneden içeride atmıyor yani gollerini.

top tekniğide söylediğin gibi değildi.abartmışsın.her aldığı topu kaybeden bir oyuncu değil.topu iyi saklar ve en yakınındaki arkadaşına verir.

torres örneği iyi olmuş. zaten liverpool sadece torres e baktığı için bu durumda.futbol takım oyunu.

keesling eren derdiyok kim yau. hakan şükürün tırnağı olamazlar.insaf.

Borges dedi ki...

TA: ehehe Kiessling kim tabi, Hakan Sükür kim.. Dogru;)

Galatasaaryin disindaki teknik adamlar da yalniz benim gibi düsünüyor, onu da belirteyim;)

Benim sürekli savundugum seyleri birisi bana söylüyor olmasi da garip. Bu acidan haklisiniz da..

Hakan Sükür gercekten bir dönem hic gol atamiyordu. Ben o dönemleri cok iyi bilirim..

Hakan Sükür yetenekli bir adamdir, dediginiz gibi hicbir sey yapamiyorsa yine de takima katki saglar. Ancak bir Barca-Arsenal-Inter seviyesinde oyuncu olarak görmeniz tamamen bizim manipualasyonumuzdan kaynaklidir. Siz degil herkes icin bu gecerlidir. Dün de bugün de Inter'in BArcelona'nin oyuncusu olmamistir. Bunun da en büyük nedeni attigi gollere ragmen gol vurusu becerisidir.

Hakan Sükür cok yetenekli degil cok ama gercekten cok basarili bir futbolcudur. Basarili olmus, ve bu anlamda yeteneginin cok cok üzerine cikmistir basarisi.. Abartmamak gerekir yine de ;) Kiessling bu arada su an Bundesliga gol krali ve Alman milli forveti.. Elbette Hakan Sükür'ün yaninda lafi edilmez de kenarda kiyida bulunsun.)

delgado dedi ki...

her şey tamam da, brezilyalı oyunculara daha ağırlıklı yapılan eleştiriler şu şekilde oluyor ya, onları anlamıyorum işte.

"eğer kulüp ona bu kadar para vermişse, o zaman böyle yapacak."

"eğer şu maçı kaybetmişse, o gece evine oturup dışarı çıkmayacak."

hangimiz, kimiz ve böyle şeyler söyleme hakkını kendimizde nasıl buluyoruz(söyleme hakkından kasıt, başka bir insanın hayatına karışmaktır). kulübe para verip forma mı alıyorsun, bu yüzden mi bu hakka sahipsin. veya sabah kalktığında "galatasaray"(beşiktaş fenerbahçe veya başka bi takım), yine gece uyuduğunda "galatasaray" diyip rüyanda da takımını görüp günün 25 saati ona olan aşkını haykırdığın için mi? kusura bakma ama, istersen galatasaray'ı dünyada en çok seven insan falan ol, istersen canını ver(ne saçma şeyse bunlar) yine de hakkın yoktur böyle.

bilmiyorum, herkese boşver yaa salla gitsin, take it easy maaan falan diyesim geliyor.

garip garip eleştiriler var, sinema kapatmışmış falan. BİZE NE. dünyada aynı anda yüzbinlerce adam kapatıyor bir yerleri, onlardan haberin yok, olsa kızacak mısın. görgüsüzlükmüş, ahlaksızlıkmış. ahlak nedir ki. bunu yapan adam aşık olduğun takımın aşık olduğun oyuncusu olduğu için mi kızıyorsun, olsa bile sana ne ki onu anlamıyorum ben.

bir de borges bağışla ama, arda'yı yaratan neden galatasaray(veya "biz) oluyor onu anlamadım(;ki olsa bile, aşağıda açıklayacağım şimdi). bir futbolcu olarak arda kendini yaratmıştır, ha tamam belki futbolcu olup böyle gelişmesinde galatasaraylılığının ve ali sami yen'e çıkma hevesinin etkisi çok büyüktür hatta tek etki budur belki de. ama bunu sağlayan "biz" değil ki, değilsiniz. kaldı ki arda şu saatten sonra sırtını dönüp hiçbir şey demeden gidebilir bence avrupa'ya, gitse de ihanet(!) etmiş olur. çünkü neden, onu o yapan galatasaray, böyle bırakıp gitmek olmaz, daha şampiyon yapacak avrupa'da. takımlara neden insan anlamı yüklüyoruz ki, arda'nın takımına veya hayatta başka şeylere/değerlere verdiği önem apayrı olabilir, hepimizinkinden farklı olabilir. "ama galatasaray'a aşık olduğunu söyledi" demek kolaya kaçmaktır, şu an 20 milyon galatasaray taraftarının, hatta 70 milyon türkiye vatandaşının biri bile umrunda olmayabilir arda'nın. kaldı ki umrunda, adam 2-3 senedir gördüğü bu gereksiz baskıya rağmen yine de bu kadar sıcakkanlı, sempatik kalmayı ve dik durmayı başardı. buna bile kalıp uyduruyoruz, o türk futbolu'nun en büyük yıldızı, ona anlam yükledik, beklediğimiz çok şey var ondan, o da bu sorumluluğun farkında olmalı ve buna göre davranmalıdır diye. ben de diyorum ki, neden böyle olsun, bize ne.

aşırı (gereksiz) anlam yüklüyoruz bazen bazı şeylere hayatta. hayallerimize, isteklerimize, görmek istediklerimize. kafamızda kurduğumuz dünyaya, takımlara. delinin teki arda messi'den iyi dedi diye messi iyi oynadıkça arda'nın üzerine gidiliyor yahu. tek başına bir, sayıyla 1 insan olan arda'nın, kendini 20 milyon insanın yerine koyup empati kurmasını mı bekliyorsunuz? kusura bakmayın ama çok şey bekliyorsunuz, önce 20 milyon oturup kendinizi arda'nın yerine koyun biraz.

Borges dedi ki...

delgado: Ben sunu söyleyeyim. Herkes istedigini yapsin, Jo ve benzeri tepkilerin anlamsizligi da yeterince dile getirildigine kanaat getirdigim icin yazi yazmadim hakkinda..

Yalniz Arda kendi hikayesinin basrolündeki adamdir. Isteyen istedigini yapar, cekip gider yok geri gelir olmadi. Bunlarla da ilgilenmiyorum.

Ben onun hayatinin icerisinde onu bu sekilde özel kilan etkenlerden birisinin de Galatasaray ile olan uyumlu yapisini dile getirdim.

Bunlarin hepsi bir analiz, bakis acisi.

Gecen sene fubtol olarak cok fazla nbir sey verememesine ragmen bu seneye oranla daha fazla yerlerde kayip daha fazla galatasarayliligiyla gündeme gelip bir baska konuma gecti. Oysa futboluyla bunu yapmamistir..

Bu sene daha iyi oynamasina ragmen tepki görüyorsa bunun nedeni de futbol olmayabilir. Hepsi de bakis acisi, benim görüsüm böyledir.

Kendimi Arda'nin yerine koyarsam.. Onun dedigi gibi bir yanimda güzel kiz, altimda söförüm, arabam, ülkenin en cok taninan, sevilen insani.. valla koymasam daha iyi be ;)

EmrE dedi ki...

Bence Hakan Şükür'ü Hakan Şükür yapan sadece taraftar değildi. Ya da en büyük rol taraftarın değildi. Evet Galatasaray taraftarı ona hep arka çıktı ama o da hiçbir zaman bir sezonu kötü bir şekilde tamamlamadı.Hakan iyidi ya, Galatasaray'daki ilk maçından, futbolu bıraktığı son maça kadar.

Ayrıca Tuncay'ı Tuncay yapan ya da Ümit Özat'ı büyük kaptan mertebesine yükselten de Fenerbahçe taraftarıdır. Aynı taraftar Semih'e de her zaman için destek vermiştir. Burada olay taraftardan çok Fenerbahçe'nin yerleşmiş kültürü. Bu kültür öyle bir kültür ki Fenerbahçe forvetinde yerli oyuncuların tutunması çok zor. Aynı şey AMC için de geçerli. Çünkü bu kültür yıllardan beri futbolun yıldız oyuncularla güzel olacağını düşünür. Ve bu yıldızı içeriden çıkarmaya sabredemez. Arada istisna isimler bu gidişatı değiştirebilir. Ama dikkat edin onlar da her zaman estetik ve bir hareketiyle tribünleri ayağa kaldıran adamlar olmuşlardır. Semih böyle bir adam değil, buna rağmen tarftar Semih'e her zaman arka çıkmıştır. Misal bir Tuncay, aynı dedğin H. Şükür tipi bir adamdı. İlk geldiği günlerde ne topa vurabilir ne pas atabilirdi. Sadece koşardı, deliler gibi, mücadele ederdi. Ama sonradan kendini geliştirdi, aslında o da estetik değildi ama koşuları ya da çizgiye inip ters ayak topukla verdiği paslar gibi hareketlerle kulübün genel felsefesine uydu.

Son olarak Özer'in kaybolacağını hiç sanmıyorum, aksine en az Arda kadar olacağını düşünüyorum. Bana sorarsanız, kendine güvenini artırır ve takımdaki gerçek mevkisinde oynarsa ya da kendisinin oynatıldığı yere alışırsa Arda'dan daha parlak bir adam bile olabilir. Fenerbahçe taraftarı ona gerekli desteği verecektir. Çünkü bu adam hem sonuna kadar mücadele ediyor hem de Fenerbahçelilerin uzun zamandır özlemini çektiği futbolcu profiline sahip: Yerli, teknik ve çok genç. Zaman her şeyi gösterecektir.

brk dedi ki...

abi bu bir yazı değil, başka birşey. saygıyla eğiliyorum önünde...

brk dedi ki...

abi bu bir yazı değil, başka birşey. saygıyla eğiliyorum önünde...

Borges dedi ki...

Emre: Burada Fenerbahce-Galatasaray rekabeti genelde senin baktigin ölcüde yapilmiyor. Bu yüzden is Fenerbahce-Galatasaray rekabeti degil. Özer olabilir, Semih de olabilirdi ama olmadi. Galatasaray da baska acidan bakarsan bu adamlarin üzerinden tonla adam harcamistir. Dogru-yanlislar cok baska sekilde de sunuilabilir.

Ben 1992-96 dönemini cok iyi biliyorum. Dolayisla yok HAkan Sükrü oynadi etti baskadir, Torino'ya transfer ettirecek kadar yetenek olmadigi ,cokca zaman Galatasaraylilari cildirttigi cok baskadir. Terim dönemi ile isler degismitir, her biri yildiz olurken Hakan Sükür de bundan en buyuk payi haliyle almistir ama buna bakarak her sezon süper oynadi cok dogru degil.

Tuncay'i Tuncay yapan unsur ise yetenegidir. Burada oyun karakgteri nedeniyle benzer bir analoji kurulabilir ama cok da örtüsmüyor. Yüzdeler farklidir. Tuncay gittigi klubün arkasindan bonservis ödenerek baska bir premiere ligi klubüne gecis yapmistir,yetenegi tartisilmaz. Ama Hakan Sükür'ün Terim dönemine kadar sergiledigi performans ve yetenegi cok rahat bir sekilde tartisilabilir durumdadir

EmrE dedi ki...

Borges: Burada nasıl yapılıyor ?? Ben gayet genel bir değerlendirme yazdım. Amacım o bunu harcadı ya da şu bunu harcadıdan çok özellikle Fenerbahçe genelinde (sen ne kadar Galatasaray'ın iç dinamiklerini, taraftar profilini vb biliyorsan ben de o kadar Fenerbahçe'ye hakimim) futbolcuların olması ya da olmamasında etkili olan durumu anlattım. Bu da olayın taraftardan çok beklentilerle alakası olduğu yani kulübün genel yapısı. GS'de olan Metin Oktay ruhunu arama, Fenerbahçe'de genel olarak Fenerbahçe ruhunu, ister PAF takımdan gelsin ister ezeli rakipten isterse de İnter'den gelsin, sahada her şeyini vererek mücadele etmedir. Ha biz artı olarak futbolun şov yönünü de çok severiz. Galatasary'ın son yıllarda yaptığı transferler mesela bana göre tam Fenerbahçe kafasında transferlerdir. Lincoln olsun, Santos olsun ne bileyim Jo olsun. Zaten Fenerbahçe'nin yıllardan beri süregelen Breziyla takıntısı hep bundandır. (Didilerle başlamış, Ali Şen döneminde Brezilya milli takımı forma kombinasyoınuyla devam etmiş, ilerleyen yıllarda Brezilyalı oyuncular ve Zico'yla devam eden durum) Okocha ve Baliç'te bu takıntının yarattığı yıldızlardır. Ama Fenerbahçe taraftarı hepsinden çok V.Hooijdonk'u sever. Çünkü o hem frikiklerde golünü atar hem de çizgiden top çıkarır. Hem şov, hem mücadale. Bunun yanında S. Şahin ne zaman görev verilse formasını ıpıslak eder ama o şov tarafını bilmez, bilse de beceremez o yüzden her yıl GS'ye gol attığı için bu takımda kalır.

Uzun lafın kısası ben bir Fenerbahçeli olarak kendi taraftarım ve onların bizim oyuncular üzerindeki bakış açısı ve dolayısıyla etkisini anlatmak istedim. Dışardan size bakan biri olarak da genelleme yapmakta zorlandım. Yani H. Şükür'ü yarattık sıra Arda'da gibi. Hakan Şükür genelinde de Terim öncesi dönemde Hakan oynadığı 3 sezonda da lig ve kupa golleri toplamı 20'nin altına inmemiş. Süper performans demek zor ama kesinlikle iyi. Terim dönemindeki Hakan (96 sonrası) zater tartışılmaz. Bence Tuncayda var olan yetenek fazlasıyla Hakan'da da vardı. Ve tıpkı Hakan gibi Tuncay da ilk senelerinde başarılı olmasına rağmen ilerleyen yıllarda gerçek bir yıldıza dönüştü.

Borges dedi ki...

Emre: Söyle bir baktigim vakit gayet iyi yorumlar yapmissin aslinda, biraz haksizlik yapmisim da diyebilirim.


Bak söyle seyler denilmis:

"Çünkü bu kültür yıllardan beri futbolun yıldız oyuncularla güzel olacağını düşünür. Ve bu yıldızı içeriden çıkarmaya sabredemez."

Sabredemezden ziyade biraz da güvenemez. Eger o Semih baska bir etiket ile gelseydi ya da Guiza Semih olsaydi isler baya bi degisirdi.

Anlatmaya calistigim bu. Fenerbahce nasil ki Guiza'ya onca gol kacirmasina, kötü performansina ragmen sabrediyor, güveniyor -arada aglatiyor anasini- sa bizde de durum biraz tersi.

Kendisini özdeslestirebilecegi, Galatasaray ile beraber anabilecegi tamamen Galatasaraya ait bir simge haline getirecegi isimlere muhtac..

misal Lincoln cok karakterli olup cok da kani uyussaydi burasiyla, cok daha etkili olsaydi -oldu da. yine de bu taraftar Arda icin baska seyler düsünür, ikisi birbirinden kesinlikle farkli seyler.

Dikkat edersen bu sene iyi oynamasina ragmen Arda, en buyuk cikisi taraftarin gözünde o yerlerde kaydigi ama etkilu olamadigi gecen sene yapmistir. Ne oynamistir yahu gecen sen Arda ? Ama taraftar ona gecen sene tapmistir,bu biraz böyle biz de..

Dedigim gibi yorumlar güzel ben biraz önyargili yaklasmisim..

delorean dedi ki...

Konuyu bölmek gibi olmasın ama Dortmund'un Mainz sendromu yazısı bekliyoruz borges :)

Borges dedi ki...

delorean;)))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))

Beni cok güldürdün sen de cok gülersin umarim;))

dedim bak, Kehl sakatlandi yine ve galibiyet serisi sonlandi.. Yok yok yarin birden ona kadar bundesliga takimlarini degerlendirecegiz, kafamda bu var. yarin gece olabilir sanirim cok birikti. ya da parca parca.. bakalim.

EmrE dedi ki...

Dediğin durum var, siz her zaman yeni Metin Oktay'ınızı ararsınız ama biz hiçbir zaman Cemil Turan'ımızı ne bileyim Lefter'imizi, Can Bartu'muzu aramayız. Onlar gelmiştir ve gitmiştir, bizim için her zaman yeni yıldızlar olacaktır. Ha yanlış anlaşılmasın hepsini çok severiz, bir Lefter'i gördüğümüzde tüylerimiz diken diken olur. Bu biraz da şov kültürüne alışmış, kendi köklerini biraz unutmuş olmanın verdiği eksiklik sanırım. Lugano şu an bu takımın en yürekten oynayan adamı ama kontratını son saniyede yeniliyorsa biz Lefter'i görünce duygulanırız ama Luganoyu'da çok severiz. O Lefter ki 80 yaşında Kadıköy'e çıkınca gözleri doluyor, bak ben de doldum şu an :)

Ama şöyle bir durum da var, Tuncay gittikten sonra sürekli bir yeni Tuncay'ı arama başladı. Yani sanırım artık biz de sürekli bir yeni Tuncay'ımızı arama sürecine girdik. Çünkü bu taraftar hem futbolun şov yönünü hem de mücadelesini aynı anda yapan adamları görmeye başladı. Bunda tabi son dönemlerde takıma dolan ve Tuncay'ın o amatör ruhla, heyecanla sağa sola koşturmasını yapmayan Brezilyalılar da etkilidir. Ama eminim ki Fenerbahçe taraftarı her ne kadar şu takımda 5 Tuncay olsa her şey çok güzel olur demelerine rağmen mutlu olamaz. Çünkü o zaman Andre Santos'un 4 kişiyi çalımlayıp attığı golleri ya da Alex'in plaselerini izleyemezler. Carlos'un stadın dışına çıkacakmış gibi durup direkte patlayan şutunu göremezler. Neyse fazla uzadı özetle durum budur hocam.

aşkın dedi ki...

Yazmayayım diyorum ama..
Hala daha Hakan Şükür'ün kendi kendine bu konuma geldiğini düşünenler var.
Şaşırmıyorum, ''en zeki'' taraftar grubu Sergen Yalçına'a taptıktan sonra.
Postta ne yazıyor postta? Kız istemeye başbakanla gitti yazıyor.
Sonra dön bir bak Sergen kimlerle takılmış ve bu takıldığı mafyoz isimler kulüpte nasıl yuvalanmışlar bir dönem.
Resmen kara komedi ya; hadi Hakan Şükür neyse, en azından istatistik yapmış Avrupa'ya gitmiş.
''En zeki desibeller'' katkı vermeyen adama tapıp bugünkü futbolculardan formanın kutsiyeti adına mücadele talep ediyorlar.
Post konusu genco da olayı çözmüş, Emniyet Müdürlerine ziyaret falan.
Çok iyi bir futbolcu olmak yerine popüler kültür ikonu olmayı seçince böyle oluyor, büyüyünce geçer.

sawero dedi ki...

dün protestonun ayarı kaçtı kabul ediyorum, ama ben kadıköy deplasmanından sonra sivas maçında soğuktan ayak parmaklarımı hissetmememe rağmen gidip o stadda bağırıyorsam, ya da madrid deplasmanında polis kortejinde yüzlerce taraftarla beraber tartaklanıyorsam, maç sonu kaptana üçlü çektirtip, dönüşte içerdeki maçta aldırma cimbom tezahüratı yapıyorsam, 10 senedir deplasmanda fener maçı kazanamayan takımıma, hala orda da destek veriyorsam, benim takımı protesto etme hakkım da vardır kimse kusura bakmasın, bu takım senelerdir şampiyonlar ligine gidemiyor, kendi sahasında fenere baskı kuramıyor, deplasmanda 2 senedir maç kazanamıyor, kendi sahasında belediye manisa maçlarında zaman geçirmeye oynuyor, bu protesto sadece fener, sivas maçlarından çıkmadı, sözlükte falan bi dünya kendini futbol dehası sanan, türk futbolunu avrupa ile karıştıran adam çıkıp taraftara gerizekalı ve çapulcu muamelesi yapıyor,burası ingiltere değil ne burdaki topçu chelsea de oynuyor ne de buradaki taraftar liverpool taraftarı,mentalite bakış açısı tamamen farklı,sözlükte bi dünya adam maça gitmeden maçtaki taraftarı eleştiriyor, laf sokuyor, ulan sen kalk git o zaman çok biliyosan, veya topçuya başka takım taraftarları gibi küfür etmeden protesto yapıyorsun, topçu hata yapınca topçuya söven, hala sabri yle taşak geçen bir dünya mal kalkıp sana ayar vermeye çalışıyor, takım desteklemenin ne demek olduğunu bilmeyen adamın kalkıp beni eleştirmeye hakkı yoktur kusura bakmasın kimse bu takımda ruhsuz bir sürü topçu vardır, olay teknik taktik değildir sadece, haketmediği, bişey oynamadığı hiç bir maçı kazanmamış bu takım bu sene, yani kötü oynarken kazanmamış, kötü oynarken şansla kazanılmaz zaten mücadeleyle koşarak kazanılır, siz de o stadda o maçı izlediğinizde kimin ne kadar mücadele ettiğini görürsünüz çok net, kim yalandan koşuyor kim sorumluluk almıyor,kim dikine oynamıyor kimin umrunda kimin değil görürsünüz, fener maçı öncesi,bizim topçuların hiç birinde o gaz yoktu apaçık belliydi, fener topçusu misal andre santos, lugano maç öncesi acayip gazlardı, netekim çıkıp takır takır top oynadılar,taraftar da yapmadı görevini kabul, ama takımı ateşleyemeyeceğini isyan eden oyuncu olmadığını görüyor taraftar, kimse aptal değil.
neyse protesto abartıldı biraz ama, 2 senedir sivas la bursa takımlarının altında kalan takımın hala fener maçı kazanamadığını hala deplasmanda maç kazanamadığını görünce çok da umrumda değil ne yalan söyleyeyim, bugün arda'ya yapılan ayıptı diyen adamlar arda'nın bülent hagi arif hakan metin cüneyt popescu gibi adamların yaptığı katkının 10 da 1 ini vermeden onlarla birlikte efsane seviyesine yükseltildiğini, aynı şekilde arda'ya yapılanın abartılı olduğunu kabul etmekle beraber arda'nın da 3 sene önceki 66 arda ile aynı olmadığını ve eleştiriyi de hak ettiğini düşünüyorum, zira futboluna ne koydu tartışılır..

sawero dedi ki...

arda'nın bu kadar çok sevilmesinin sebebi samimiyeti diye düşünüyorum ben, ben arkadaşım kardeşim gibi görüyorum, gelse arkadaş ortamıma hiç yadırgamaz bizle güler eğlenir gibi hissediyorum, bu şekilde hisseden de binlerce insan var adım gibi biliyorum, evet dün boku çıktı eleştirilerin, belki galatasaraylılığını sorgulamak haddine değil kimsenin, oyundan çıkarken ıslıklanmadı ama, büyük kaptan arda turan yapmadı kimse sessiz kaldı herkes, sonra tribün 2 ye bölündü bi takım beyinsiz ıslıkladı arda'yı, ha tezahürata gelince ben de bağırdım sinema tezahüratında, benim kardeşim arkadaşım gördüğüm adamın hele ki aşık olduğum takımın kaptanlığını yapıyorken kent kıroluğu yapıp, haber olacağını bile bile sinema kapatmaya hakkı yoktur, bunu yaparsan taraftarın gözünde yukarda yazdığım samimiyet duygusunu kaybedersin, benim hiç bir arkadaşım ya da tanıdığım hiç kimse sinema kapatmadı bugüne kadar,durum para mevzusu da değil, arda mütevazi olacak diye bi kaide yok eşşek yüküyle para kazanıyor gitsin en kral arabalara binsin isterse yalılarda otursun hakkıdır, ama bu olmadı,gereksiz şımarıkça bir hareket.. diğer konu arda takımın kaptanı, saha içinde de saha dışında da takımın lideri, yaşı gençtir, eksikleri vardır falan filan da, ben takımımın kaptanının her röportajında liverpool'a gitmek istiyorum bik bik bik..söylemlerini duymaktan bıktım, yeteneklidir eyvallah, ama estonya-bosna maçlarından sonra ne vermiştir gerçek anlamda takıma? dünya kupasına gidip piyasa yapamayacağı için moral olarak top oynama isteği falan kalmamıştır, estonya maçındaki isyanı hırsı isteği var mıdır arda'nın? istatistik falan umrumda değil, ben içerdeki her maça gidiyorum, arda'nın domine ettiği maçı tek başına aldığı tek maç hatırlamıyorum, keita'nın baros'un kewell'ın çıkıp aldıkları maçlar var arda nerde? yetenek olarak uçurum mu var aralarında? tamam popülerdir işi de hiç kolay değildir milyonlarca hayranı olan 23 yaşında genç bir adamsın, ama kaç aydır sinem kobal haberlerinden ben sıkıldım, suçu medyaya atmak çok kolay,zira bu ülkenin medyası şerefsizdir, ama ben onlarca insan biliyorum çok sevilip de böyle haberlerle gündeme gelmeyen,

Borges dedi ki...

Emre: Bence Fenerbahce gittikten sonra Alex arayacaktir uzunca bir süre. Ama misal Özer aslinda gerekli seyirci destegini görse, buna teknik adam bile dayanamaz. Ama kac kisi özer'in muhtesem bir AMC olacagina inanir ? Cok fazla degil.. transfer ister seyirci.


Sawero: Bir yazi yazdim ben protesto üzerine ama yayimlamiyorum lakin ikinci yorumunuzda yazinin ana fikrini biraz da özetlemissiniz gibi oldu.

Katilmadigim yerler var. Ruhsuz yakistirmasi sadece Fenerbahce maci icin gecerlidir, ben de inanamadim ve o mac taktik, teknikten öte kazanmayi kimse istemedi.

Bu oyuncularin teknik taktikden öte kendi cikarlari dogrultusunda saga sola kin kusmalari, kuyu kazmalari var. Daha cok sey var ama yarin sabah yayimlarim cunku buradaki mesajalri okumak, cevaplamak da uzun vakit istiyor..

Coklari der ki Arda'nin yerinde olmak ister misin. Samimiyetle ben ve sanirim ülkedeki herkes ister. Ama bana sorarsaniz, Hakan Sükür'ün hayatini yasamak ister misiniz diye ?

Istemem kalsin.. ben o acilari cekemem, kaldiramam belki. Küfürleri, hakaretleri, onlari bunlari.. Süper kariyer ama yine de istemem Hakan Sükür'ün yerinde olmayi..



Askin: Benim bu yazi dahil bir bakis acisidir. nesnel bir dogru degil, isin bir tarafidir. Seninkiler de ayni sekilde. Etki eden etkenler arasinda ama gercekten "ana" etken midir ? Bu yazinin icerigi icin de bu sorulabiir.. Her ikisi de tartismalidir.

kolpa dedi ki...

herkese selamlar,
çok şey konuşulmuş gayet güzel.
peki ya büyük kaptanlık mertebesi nedir? nasıl ulaşılır? diye sormak istiyorum ben de. evet, arda'dan beklentilerimiz fazla ve yazıda da denildiği gibi "biz" ona bu "büyük kaptanlık"ı 3 ayda yakıştırdık. ben olsam arda'nın yerinde kaptanlığı çok isterdim ama bu büyük kaptanlık biraz fazla gibi. arda'yı çok severim ama sanki bu yük onu yıprattı gibi..

saygılar..

Borges dedi ki...

Kolpa: Fikrimi söyleyeyim mi ? Arda'ya kaptanlik büyük gelmiyor ama kaptana birakilan yükler cok gereginden fazla agir. Dolayisla taraftar protestosu da aslinda biraz bu sekilde gelisti. tam olarak sorunu göremiyorlar ortada olan net bir basarisizlik karsisinda..

cihan dedi ki...

cok kisa:

Tribundeki 'BUYUK' Galatasaray taraftarinin enginlere sigmayan egosu bu dusunceden geliyormus demek.

Biz oyuncu yaratiriz, Biz kotu oyuncuyu istersek adam ederiz, olur ha sampiyon olursak da futbolcularimizi isliklayip takimi biz sampiyon yaptik diyecekler.

Eyvallah renkdaslar

Borges dedi ki...

Cihan:

Tribünün yaptigi besteyi komik ve utanc verici buluyorum. Degil Arda'Ya Jo'ya yapilanlari da dogru bulmuyorum.

Ama bu "adam yaratiriz" sözü Jo,Neill,Ayhan,Tanju icin filan gecerli degil. Hakan Sükür, Arda Turan icin evet.

Bugünkü konumlarinin icerisinde Varolan yetenekleri yüzde 60, Galatasaray kosullari da yüzde 40 etki etmistir seklindedir.

Bir tarafa cekilmesin.

Eyvallah renkdasi menkdasi geceli yullar oluyor diye hatirlatmak istedigim arkadasim.

cihan dedi ki...

Borges
Madem yatmadan cevap verdin,bunu da okumak icin vaktin olacagini dusunuyorum.

Eyvallah renkdaslar arabeskine takilmani anlamadim ki yazinda bizzat sen kendini bu taraftarlardan ayri bir yere koymussun.

Senin da benden cok daha farkinda oldugundan eminim ki Arda Turan yeteneklerinin yani sira azminin ve onemli duzeyde, bozulmamis is ahlakinin sonucu hakettigi yerdedir su anda, ne fazlasi ne de aziyla..
Vestel Manisa ya gonderilene kadar cefakar taraftarimizin yuzde 80 i adini duymamis ya da onemsememistir belki de.

Benim noktam baskaydi ama kisa yazinca acik olmadi herhalde..

Ben tribundeki olusumun isim de verelim ultrAslan in Galatasaray isminin onune gecmeye calistigini ya da calismadan gecmeye basladigini ve uzun vadede takima zarar verebilecegini vurgulamak istedim ki kendimi de Pazar gunune degin sevabiyla gunahiyla ultrAslan kabul etmis biriyim.

Sevgiler

zapata dedi ki...

TA:
"Yetenek" ingilizce tabiriyle "flair" bir futbol terimidir. Ve zannettiğin gibi futbolcunun oyununun tamamının değerlendirmesi değildir. boş koşular, alan boşaltmalar, hucüm presi vs. hepsi bir futbolcunun ayrı ayrı mental özellikleriyle ilgilidir. Fakat yetenek apayrı birşeydir. İyi kafa vurmak da ayrı bir meziyettir fakat bir futbol terimi olan "yetenek"e dahil olmak zorunda değildir. Hakan Şükür de en "Kral"ından yeteneksizdi ama büyük oyuncuydu. Türk futbol tarihinde mevkisinde en büyük başarıların altında adı yazıyordu aksi iddia edilemez.

Borges dedi ki...

Cihan: Ben o taraftarlardan ayri bir yerdeyim ama Arda Turan'in geldigi konum ile yetenegi arasindaki ucurumu o taraftarlarin taraftarligina da bagliyorum. Arda muhtesem bir cikis yapti, kabul. Lakin misal gecen sene cok da bi top oynamamasina ragmen taraftarlarin gözünde inanilmaz bir sekilde yükseldi.

Neden ?

Lincoln gidince üc atip bes atip Galatasaraya UEFA kuapsinda final mi oynatti, Sampiyonlugu mu getirdi, Messivari oyun mu oynadi. Bana göre bu sezon cok ama cok daha iyi oynamasina ragmen tartisiliyor ilginc bir sekilde.

Nedeni biraz da yukaridaki bakis acisidir. Fenerbahce'nin ilgisi, Galatasarayliligini önplana cikarmasi buna benzer yüzyirmi röportaj vermesi. Ama bakin yahu Sampiyonluk kupasi mi UEFA mi Türkiye kupasi mi ? Hicbirisi yok.. Neden yükseldi gecen sene ?

BIzzat burada ben yazdim, kayarak ederek mücadeleci bir ruh haline sahip ama efektif oyunu yok idi. Ama yine de kahraman oldu dikkatli bir sekilde incelediginzde.. Bu da o icine artik dahil olmadigim Galatasaryli taraftarlarin beklentisine "kisilik" olarak cevap verebildigi icin.. Hepsi bu demiyorum, altini kalin kalin cizerek.. Bu da etkili olmustur.

Ve inanin o kadar bilincli bir taraftar olsaydi tribünde tepkilerin yeri Arda Turan, Jo degil de cok baska bir yer olurdu.. Ya bilinciszler ya da gereginden fazla bilincli, bilemem, camur da atmak istemem kimseye.

Taraftar bu. Haksizlik da yapacaktir, medyanin da gazina gelecektir ama küsmesin, cunku onu besleyen bu haksizlik da yapabilen taraftarlardir da ayni zamanda. Ve bu her futbolcu icin "bu kadar" önemli degildir. Hepsi bu.

Zapata: Kesinlikle katiliyorum, cok da güzel bir ayrintiyi belirtmissiniz..

Erdem Karakuş dedi ki...

Bu sendrom Galatasaray'da yok sadece. Barcelona'da biraz daha farklı bir tipi var bunun.

Biz nasıl kendi Metin Oktay'larımızı yetiştiriyorsak, yeteneği kısıtlı bir oyuncuyu (misal Uğur) nasıl sahipleniyorsak, Barcelona'da aynı şekilde Katalan ve altyapıdan çıkanları sahipleniyor. Oleguer bile kaç maç direk ilk 11 oynadı o takımda. Valdes saçma sapan gollere rağmen senelerce tutuldu. Bugün Busquets gibi bir adam Türk futbol izleyicisinin gözünde çok zayıf halka.

Ama Busquets Toure'nin yarısı kadar oynayamayasa bile düzenli olarak forma bulacak Barca'da. En sonunda da gelişecek ve yeterli konuma gelecek. Aynen Valdes'de olduğu gibi. İşte birebir postta anlatılan durumun aynısı.

kolpa dedi ki...

Borges:
ben de kaptanlığın ona fazla geldiğini düşünmüyorum ama dediğiniz gibi ona bırakılan yükler ve birden yüklenmeye çalışılan anlamlar ağır geldi dediğiniz gibi. hani galatasaray takımı için "sahada akıl eksikliği var" deniliyor ya, işte tribünlerde de bu eksiklik fazlasıyla var gibi.

cihan dedi ki...

Tekrar selamlar,
Dün, gecenin gec vaktinde tüm yorumlari okuma firsatim olmamisti. Ancak sawero nun mactaki olaylara yorumuna Borges in de kismen de olsa katilmasi uzdu beni, yazmadan duramadim.
Oncelikle maclara gitmek hicbir taraftara oyuncusunu bu sekilde isliklama yuhalama hakki vermez, bu konuda sawero da hemfikir zaten ki oncelerde bu yuzden tribunde kac tane adamin oyuncumuza kufredip bir guzel islatildigina sahit olduk.
Maclarimizda takimi yalniz birakmamak, karsiliginda bir beklentiye girilecek iyilik degil, cok azimizin yasayabildigi bir ayricaliktir, herkes tarafindan da - ustune basa basa soyluyorum- böyle algilanmalidir.
Burda veya baska bir platformda herhangi biri, ben digerlerinden daha Galatasarayliyim edalarinda konusup ben istersem kaptanimin kiz arkadasina da sallarim,(bunu da yapanlar oldu) onun icin sinemayi kapatmasina da derse ben de bi dur nefeslen derim.
Varsayalim ki bi ayricaligini belirtmek icin anlattigini varsayalim Sawero‘nun, orda veya burda Galatasaray in kendince iyiligini dusunup birseyler karalayan adamlara; „sen de git sikiyorsa maca“ demek de ters geldi bana hep bu anlattigim sebepten. Simdi bunlari yazdim diye beni de onlardan zannedecek, sinirleneceksin ama yok kardesim oyle degil bes yildir yurdisinda yasiyorum ve senin belki de turla gelip sicak otelinde konakladigin mac sonrasi Jopumuzu yedikten sonra havaalaninda iki uc saat uyuyup ertesi sabah isbasi yapmis, armanin pesinde bayan basket, voleybol demeden dolasmisimdir. Simdiye kadar da hic stadta takimin nasil oynadigini gormüslügüm yoktur, döner evimde banttan seyrederim sizlerin de Fenerbahce macinda aslinda yapmaniz gerektigi gibi. Futbolcularin gözünün icine bakip gaza gelmisler mi gelmemisler mi diye dusunmektense kosulsuz yanlarinda olmakti yapilmasi gereken. Anti-fenerliligimiz Galatasarayliligimizin önüne gecmemeli hicbir zaman.
Bunlari sahsinda tüm tribün emekcilerine hatirlatmak istedim cunku esas yazmam gereken yerden bu dusunceler yuzunden uzaklastirildim. Son olarak da Arda nin haketmedigi sekilde efsanelestirilmesinden bahsetmissin Borges gibi, öyle bile olsa bu yaptigimiz kücücük bir cocugu eglendirmek icin havaya atip sonra duserken arkasini donup gitmek degil midir?
Yazacak sey cok ama zaman dar, Saygilar..

Erdal Güngör dedi ki...

Hakan Şükürün Metin Oktay mertebesine gelmesinde büyük rol oynayan baş aktörü iyi tanırım,aynı insan Ümit Karanı son anda Fenerbahçeye gitmesini engellemişti,çoğu kişi o olayın perde arkasını bilmez.Bir köprüydü zamansız ayrıldı aramızdan,köprü yıkıldı hepimiz altında kaldık,Arda'da dahil.

Ellerine sağlık güzel yazı olmuş....

delgado dedi ki...

@borges

yazımın başında yazdıklarım senin düşüncelerin hakkında değildi, daha çok yazılan yorumlar ve insanların ortak görüşü üzerineydi, yanlış anlaşılmak istemem.

Borges dedi ki...

delgado: Yok yahu seni yanlis anlamam ben, baskasini olur da bu nicki olmaz.

Ayni zamanda farkli fikirler, catismalar da olacaktir zaten, isin dogasi geregi biraz da bu böyledir.

Ömer Cankat Yüce dedi ki...

Mualif bir yazı yazacağım diye Hakan Şükür ve Arda Turan'ı itin götüne sokmaya ne gerek vardı?Semih ve Özer'in Arda'dan yetenekli olduğunu mu düşünüyosun hakkaten?Hakan Şükür gibi bir baltayı! dünyanın sayılı golcülerinden biri yapan sadece taraftar desteği miydi?Olmamış.

Borges dedi ki...

Ömer Cankat Yüce: Neden muhalif bir yazi yazma ihtiyac i hissedeyim ki ? Yüzlercesini karsima alayim. BUnlar benim düsüncelerimdir, söyle olsun böyle olsun demiyorum..

Kimseyi de itin götüne soktugumuz filan yok. E söyle dön bir bak.. Arda Bugün Türkiyenin en önemli yildizi. En gelecek vaad eden en parlak en bilmem ne, her seyin en iyisi neredeyse. Yetenegi mi buralara getirdi ?

Galatasaray'da olmasa buralarda olamazdi, hepsi bu.

Anlasilmaz degil aslinda yazilan..

Varolan yeteneginin karsiligi olan konumu birbirini tutmuyor, araya "galatasaray kosullari, destegi" giriyor, isin dogrusu budur.

Felipe cok daha yetenekli futbolcuydu hicbir karisigi olmadan cekip gitti, belki fenerbahce'de bir ömür kalirdi oynasaydi. Bizde o dönem kosullar farkliydi. Bunlar önemlidir, yetenekten bile önemlidir.

"Sadece" kismini almak hosunuza gidiyor ama yazi onu demiyor, iyi okuyun. "Sadece" sizin kafanizda olan bir tanim, "sadece destek ile buralara geldi" geyigi.

Elestirmek icin yaziyi yanlis yorumlamak durumunda misiniz ?