21 Mayıs 2010

Jose Mourinho.!!



Bobby Robson, 1992 yilinda Lizbon havaalaninda indiginde onu Sporting Lizbon yönetiminin gönderdigi bir tercüman karsilar..

"Hallo Mister, Ben Jose Mourinho. Sporting Lizbon yönetimi beni tercümaniniz olarak buraya gönderdi. Umarim sizin icin güzel bir is cikaririm"

Robson ile böyle basladi Mourinho birlikteligi.. Efsane hocanin sag kolu oldu yillar icerisinde.. Ama bana öyle geliyor ki teknik adam özelliklerinden tutun da kibirine kadar cok sey aldigi insan bu dünyada Louis Van Gaal'dir.. Ikisi o kadar cok birbirlerine benzer ki oyun icerisindeki teknik adam hamlelerinden oyun analizi esnasinda kullanilacak olan yöntemlerden mac esnasinda not tutmaya kadar tonla ayrinti söz konusu.. Bu yüzden ikisinin ayrildigi noktalar, birlestigi nokatalardan cok daha azdir aslinda ki bunun icerisine kibirleri ve basina karsi takinilan tavir da dahildir..

Yine de Cumartesi aksami birisi digerine karsi üstünlük kuracaktir. Ottmar Hitzfeld'in yanina yaklasacak ve farkli iki takimla bu yeni kurulan Sampiyonlar Ligini kazanan iki hocadan birisi olacaktir.. Van Gaal ya da Jose.. O finali saniye saniye bekliyoruz efendim.

18 yorum:

varol döken dedi ki...

biz de etap birahanesinde seni bekliyoruz:)

noat, tardinibufe, lambuja, pclion, çağrımız açık yerimiz belli...

benim bu sefer tarafım da belli, bir kierkegaard okuru olarak kibirin bile estetiğini seviyorum ve forza mourinho diyorum...

BT dedi ki...

@varol döken
Ulan Varol bir kere de de ki ortaköyde çay içelim. Alkolik ettik blog dünyasını:)

admin dedi ki...

benim için hem başarılı hem de kibirli bir adam çekilebilir düzeydedir. ancak hem başarısız, hem de kibirli ise iş değişir. van gaal, mourinho, gelsin başımın üstüne otursun. keza magath, trappattoni vs. bu adamlar gittikleri her takımda başarılı olmuşlar, ortaya birtakım şeyler koymuşlardır. ancak misal bir fatih terim, akdeniz oyunlarındaki şampiyonluk ve galatasaray'daki 4 senelik döneminden başka işe yarar bir başarısı yok ama ego mourinho'dan hallice.. yanlış anlaşılmasın, uefa kupası ve süper kupa, mükemmel başarılardır, hele de türkiye gibi bir ülkede. ancak son 10 yılda ortaya koyduğu maalesef hiçbir şey yok.

konu dağıldı, mourinho mu van gaal mi derseniz, ben mavilerin tarafını seçerim. forza nerazzuri! :)

Borges dedi ki...

Varol Döken: Kadro cok saglam abi, bir gün sadece bunun icin bilet alip gelirim ben ama BT'nin "cay" fikri hemen su an gelmeme neden olur kesinlikle ;)

Kibir ise kesinlikle Van Gaal-Mourinho arasindaki en büyük savastir. Burada cok yerde "Allah ile Allahin Oglu" gibi yakistirmalar mevcut. Tepki cekse de zamaninda her ikisi de benzer yaklasimlari sergiledikleri icin. Van Gaal ilk Bayern günlerinde "Allah gibi bir seyim" dedi, geri cekse de kibiri o boyutta. Mourinho ise biliyoruz "Tanri'dan sonra ben geliyorum" söylemini..

Kesinlikkle Van Gaal tarafindayim zira geldigi günden beri adamin tavirlarina, söylemlerine hastayim lakin ikisine de saygi cok büyük burada .

Gökhan: herkesi sev, sevme. Cok özgürüz bu konuda. Terim'i sevme, Hakan Sükür'ü sevme ama basarilarini inkar etme. Fatih Terim Milan'i calistirmis, Avrupa Sampiyonasina seni sokmus, 4 yil sampiyonluk, UEFA kupasi.. Ne diyorsun yahu ?

Az buz degil ki. Adamin karakterine, kibirine söv de bunlari es gecersen o sövgünün de bir anlami olmaz.. Terim de Van Gaal ve Mourinho gibi basarili bir adamdir, onlardna farkli ama kesinlikle basarili.

admin dedi ki...

Borges, ben Fatih Terim başarısız demedim. Bunca egoya bu başarılar az dedim. Tabii ki de Fatih Terim Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi Türk teknik direktörüdür benim açımdan, o ayrı konu ama maçtan önce, maçta ve maçtan sonraki hal ve tavırları, "bu takımı ben yarattım", veyahut "herkesi yeneriz" havaları bana biraz abartı geliyor. Sence bir Uefa kupası ve Süper kupa, bu tavırlar için yeterli mi? Ben senin gibi düşünmüyorum.

Borges dedi ki...

Gökhan: Himm orasi belki tartisilir. Ama sunu da unutmayalim, bu basarilarinin temelinde de fazla ya da eksik de olsa bu kibiri yatar. Güveni.. Simdi en son Avrupa Sampiyonasinda seni yari final oynatti ve akabinde Dünya Kupasina götüremedi. Van Gaal de ayni sekilde Hollanda gibi bir takim ile 2002 dünya kupasini kacirdi. Barcalona ikinci gelisi de keza..

Terim'in elbette Van Gaal ve Mourinho karsisinda konumu cok hos degil ve fakat Türkiye icerisinden bir Türk teknik adamin basardiklari acisindan bakilirsa taslar biraz yerine oturur. Seviyor muyum ? Van Gaal, Mourinho gibi "zeki" bulmuyorum söylemlerini ama bu ülkede birisi kibirli olacaksa da ondan baskasi bugün itibariyle olamaz gibi..

Pan Monroe dedi ki...

Kibirin bu şekilde tartışılacak birşey olduğunu sanmıyorum. "Kibirli ama yakışıyo adama" diye bir görüş yaygın, misal. Bana bu da tuhaf ve anlamsız geliyor. Yarın Mourinho ciddi anlamda bir düşüş dönemine girdiğinde (ki her hoca gibi o da girecektir normal) bu kibiri ne şekilde kontrol edecek, benim için önemli olan budur. Ama Mourinho'yu bu kadar popüler yapan da bu "yakışıyo adama" görüşü zaten, bunu da biliyorum. Böyle yakışıklı, iyi giyimli bir adam yerine kel ve göbekli olsaydı ve hiç konuşmasaydı, kendisine Hector Raul Cuper kadar değer verilirdi. Bu dış etkenler de önemli tabi.

Terim-Mourinho kıyası da aynı kapı işte. Bence iki hoca arasında tavır olarak Fatih Terim melek bile olabilir. İkisini de başarılıyken düşünün, ona göre yapıyorum bu karşılaştırmayı. İkisinin de ortak noktası "samimiyetsiz samimiyet" dir. Terim kaybedilen bir maçtan sonra çıkıp "bütün sorumluluğu üstüme alıyorum" der, ama aslında basından ve kamuoyundan bu tavrına itibar bekler."En iyisiyim, special one benim" laflarını asla Terim'den duyamazsınız. Fatih Terim bunları ima eder sürekli, dillendirmez. Tıpkı sıkıntısını da dile getirememesi gibi. Bu, Türk insanını neden-sonuç arasında sıkıştıran başlıca etkendir. Derdinin ne olduğunu söylemez, ama sonunda "ben hiç şikayet etmedim" diye mızmızlanır. E arkadaşım başta etseydin belki bişeyleri çözerdik, neyin delikanlılığı ki bu? O yüzden Terim'i kültürümüzün bir aynası olarak kabul etmek lazım. Mourinho'ysa çok daha net bir insanmış gibi gözükür, ama onu da koşullarına göre değerlendirirsek, aslında gayet samimiyetsiz bir krodur Mourinho. Bunu hakaret olarak söylemiyorum. Çoğu kez bu abartı halleri, girdiği saçma tripler, oyunculuklar hoşuma bile gider. Ama sıcakkanlı, coşkulu olmakla samimiyeti karıştırmayacak kadar da aklım fikrim yerinde. Şu konudaki fikrimi de net söyleyeyim; Jose'ye hepimiz saygı duyuyoruz. Ama Türkiye'de ona hayranlık besleyen bir erkek, bana göre bu hayranlığı Özcan Deniz'e yoğunlaştırsa daha hayırlı iş yapar. Ne demek lan Mourinho'nun karizmasına hayran olmak? Benim için samimi ve güzel kro; Cantona, Roy Keane, Hagi gibi adamlardır.

Kariyer olarak bu iki hocanın kaderini çizen önemli adımlar var.
Eğer o adımlarda Terim Chelsea'ye, Mourinho da Milan'a gitmiş olsaydı, bugün Terim her hafta özlü bir söz söyler, Mourinho da Porto'ya dönüp kovulan adam olabilirdi. Bu adamların hiçbiri futbolu unutmuyor. Ama Terim Hagi ve Rui Costa'dan sonra, kafasındaki futbol için aradığı aşkı ve tamamlayıcılarını ne Galatasaray'da ne de milli takımda asla bulamazken, Mourinho hep istediği kadroyu kurdu. Hele Abramhovic'le bu kadronun kralını kurdu. Mourinho'nun futbol felsefesinde mümkün olan en "atlet" takımı oluşturmak var. Belki en yıldız adamları almaz, ama en körük ciğerli topçular mutlaka Mourinho'nun elindedir. E bu da en doğal hakkı, zaten her hocanın kafasında belli bir kadro yapısı olmalıdır.

Uzun yazı için özür dilerim, ama yazdıkça insanın aklına geliyor. Benim için Mourinho'nun kibirinin bir önemi yok, "en büyüğüm" desin, "kralı gelse veririm ayarı" desin, ne derse desin. Bunlar işin magazin kısmı. Mourinho kazandığı sürece de bu magazin hep gündemde olacak. Ben kaybederken de kendinden övgüyle bahsettirebilen hocaların derdindeyim...

Borges dedi ki...

Pan Monroe: Ben size uzun zaman katildim isin dorusunu söylemek gerekirse. Bugün biraz baska bakiyorum, cok degil biraz baska.

Bu baska bakisin temelinde de gercek hayatta Mourinho benzeri insanlarla karsilasmam bir yana bunlarin bana sundugu gerekceler oldukca kabul edilir olusudur.

Herkesin motivasyonu farklidir bu dünya üzerinde. Benim buradaki insanlar, kendi motivasyon unsurunun söylemleri karsisinda karsiya dikilen ve basarisizligini bekleyen insanlari hayal kirikligina ugratmak oldugundan bahsediyordu.

BUnlar Mourinho ve Terim icin ne kadar gecerlidir ? Terim, Van Gaal ve Mourinho'nun aksine Motivasyon yönü kuvvetli bir hocadir ve onun icin kibir sonucunda olusacal olan baski, kosullar ihtiyacidir. Sakin bir Terim bu kadar basarili olamayabilir ya da hic bilmedigimiz gerekcekleri de mevcut.

Nihayetinde bu kibir denilen olgu oldukca basit ve kolay bir seydir ama bunun düsüsünü, basarisizligini göze alip söylemektir zaten mesele.. Yilmaz Vural da benzer seyleri söylüyor ama durum cok baska.

Mourinho sadece "Kibir" den ibaret bir adam degil ki, bunu nasil ve ne sekilde dile getirdigi de önemli. Terim'in kibiri bana komik geliyor cokca zaman, ilkokul düzeyinde bir ayar.. Ama bunlarinki biraz daha yanlis anlasilma olmasin ama zeka kokuyor. "COk kimse tarafindan sevilmiyorsunuz" dedigi zaman tüm o imajinin arkasinda..

"Isa da herkes tarafindan sevilmedi" diyebilmek cesaret isidir. Kibir tek basina tanimlamaz bunlari..

TA dedi ki...

@pan monreo

oldukça başarılı bir yorum.

Borges dedi ki...

Pan Monreo: Katilmadigim nokta Mourinho'nun Chelsea sansidir. Inter ile beraber topladiginiz vakit iki farkli kültür icerisinde iki farkli topun oynandigi iki farkli ülkenin icerisinde yillardir kendi sahasinda yenilmeyen ve iki farkli kosullarda da kendi stilini koruyabilen bir adamdan bahsediyoruz. Porto'ya filan hic deginmiyorum. Chelsea ve Inter. Her ikisinde de Mourinho imzasi oldugu vakit kusura bakmayin ama su gelseydi, bu gelseydi diyecek durum söz konusu degil. Inter baska bir hoca ile yine basarili olanilirdi ama Sampiyonlar Liginde ceyrek final göremezdi.

Imzasi cok net olan bir adamdir ve kosullara siginilmayacak ölcüde basarisi ortadadir.

Terim'in eksigi nedir biliyor musnuz ? Cok net bir eksik söz konusu, burada Hamburg'un basina dahi gecirmeyen etken.. Eger bu olsaydi adi Hamburg icin degil belki Bayern Münih icin bile gecerli olabilirdi.

Dil.

Gecen röportajinda Mourinho'ya Bundesliga soruluyor, cevabi ise "olabilir" ama büyük sorun olan dili halledersem eger.. Almanca ögrenirsem neden olmasin ?

Geri kalanlara "kismen" katiliyorum.

TA dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Pan Monroe dedi ki...

@Borges

Öncelikle şu "zeka kokan" kibire yanıt vereyim dostum. Burda bence en büyük yanılgı insanların ambalajı içerikten önde tutması günümüzde.

Örneğin bugün büyük bir çoğunluk tarafından Mourinho'ya maledilen "esas baskı eve ekmek götürmeye çalışan babanın üstündedir" temalı özdeyiş Charles Barkley'ye aittir. Ama arada şöyle bir fark var; Barkley dangıl dungul bir adamdı,hala da öyledir izliyorsanız. Yarım dünya olmuştur ve şu anda o efsane pivot NBA aleminin Adnan Aybaba'sı gibi geziniyo ortalıkta. Ama o bu lafı söylerken, o anda aklına gelip söylemişti bunu.Tamamen anlıktı bu cevabı. Çok konuşur, arada delirir, bahsettiğim türlü aşırılıkları yapar ama yine bahsettiğim "net olma" durumu budur. Mourinho ise bu sözü söylemek için fırsat kollar. İlk fırsatında da buna kendini hazırladığı "karizmatik" üslubuyla patlatıverir aforizmayı. Ve bizde bunu "zekice" olarak yorumlarız.

"İsa da herkes tarafından sevilmedi" lafını zekice bulman ise yazılarını ilgiyle takip eden bir insan olarak beni şaşırttı. Allahaşkına bu sözün Bülent Uygun'un bombalarından ne farkı var bana söyler misiniz? Koşullardan bahsediyoruz; adamlar İsa temalı rozetler basıp, tişörtler satıp, bir pazar haline getireli asır olmuş bu konuyu. Hayır ne ki şimdi, tabu mu ki bu? Dediğim gibi sadece ambalaja bakılıyor. Ha Fatih Terim kendini F.Sultan Mehmet'le bir tutmuş, ha Mourinho İsa üzerinden kendine önerme getirmiş, arada ne fark var söyler misin bana? Ben Mourinho aptal bir adam demiyorum. Bu süreci mükemmel yönetecek kadar da zeki bir hoca, bu tartışılmaz. Ama bahsettiğimiz farklı kültürdeki bu tarz yorumlar, koşuluna göre açıklanmalıdır. Ben hayatımda bu tarz alıntılardaki zekayı içindeki mizahta ararım. Maradona; "Papa'nın paraya ihtiyacı varsa Vatikan'ın çanlarını satsın" lafı
kat kat daha özgün bir mizah anlayışının ürünüdür. Bu konuda uyuşmuyoruz.

Chelsea dönemine gelirsek; benim verdiğim farazi bir örnekti kuşkusuz. İki hocayı teknik anlamda eşdeğer tutmak için söylemedim, sadece bazı kararların hayattaki önemine vurgu yapmaktı amacım. Lakin senin bahsettiğin önerme yine tatmin edici değil. Mourinho'nun başardığı büyük bir iştir,başarı istikrarıdır, hiçbir itirazım yok. Ama Mourinho bu işi kendi koşullarını hazırlayarak başardı. Recoba'lı Conceicao'lu Inter'le başarmadı. Hele ki fizik yapılanmanın esas olduğu bir anlayışı oluşturmak çok daha kolaydır,maddi imkan dahilinde. Formülü basittir: Önce takımın devamlılığını yükselt ve rakibini gücünle boz. İtalya hiç de yabancı bir ülke değil bu sloganlara.

Ben Mourinho'yu asla küçümsemiyorum ama Mourinho stilinde bir hocanın İngiltere-İtalya arası geçişine bu kadar paye biçmeni de anlamıyorum.
Inter'i Arsenal ya da United gibi oynatmak hayranlık uyandırabilir kesinlikle de, Chelsea formülünü en iyi adapte edebileceğin takım hangisi diye sorsalar, Juventus'u ilk sıraya koyarım, sonraki ilk üç takımdan biri de Inter olur. Senin bu yorumuna göre Ferguson'u Inter'in başına getirdiğimizde, çok büyük ihtimalle kendi mentalitesini oturtması imkansız olduğundan, Mourinho daha önemli bir adam. Ben teknik direktörlerin bu şekilde değerlendirilmesini sevmiyorum.

Borges dedi ki...

Pan Manroe:

Kusura kalma ama lütfen..

"Senin bu yorumuna göre Ferguson'u Inter'in başına getirdiğimizde, çok büyük ihtimalle kendi mentalitesini oturtması imkansız olduğundan, Mourinho daha önemli bir adam. Ben teknik direktörlerin bu şekilde değerlendirilmesini sevmiyorum. "

Bu yorum bana ait degil, bu yorum sizin anlamak istediginiz, görmek istediginiz. Ilginc bir durum söz konusu, daha önceden de sik sik basima geliyor. Garip yorumlar, garip yargilar getiriyorsunuz ki ben öyle bir sey demiyorum. Söyledigim oldukca net ve acik..

Porto ile "Sadece" UEFA kupasi degil ayni zamanda Sampiyonlar Ligi Sampiyonlugu. Arkasindan Chelsea ile Sampiyonluklar ve kendi evinde yenilmeme rekorlari. Keza Inter ve bugün Sampiyonlar Ligi finali.. Digerleri de Liverpool ve Barca'ya elendigi yari finaller filan.

Yalniz basarilari bir kenara birakalim, Chelsea ve Inter genel anlamda benzesir, hoca kendi kimligini, imzasini buraya atar ve üc farkli ülkenin birbirlerinden oldukca farkli kosullarinda basari kazanir. Ben Mourinho'nun oynattigi futbolun da hastasi degilim, dört büyükler ve Sampiyonlar Ligi olmadigi sürece ekran basina gecip de seyredeyim demem. Lakin cok da isinamadiigm Bayernin bu sene oynattigi futbol takdire sayan.. Ama biz neyi konusuyoruz ?

Teknik adam basarisini, teknik adam yetisinin farkliligini ? Analiz yetenegini.. Bunlar üstün yetenekleridir bu adamin. Ne kadar caliskan oldugu hakkinda bir fikriniz var midir ? Kisa zamanda bir Mourinho portresi geceyim istersek.. Bu camiada iki isim vardir ikisi de kibirinden dolayi belki de korumak zorunda oldugu kimliklerinden dolayi cok ama cok caliskan insanlardir.

Christiano Ronaldo, Jose Mourinho.

Ben inanirim ki bu insanalri bu kadar calismaya iten kibirleridir, elestiriler..

Isa geyigi ise icerik acisindan degil ISA figürünü ele almasi acisindan cesaret ister.

Ben Basariliyim, cok iyiyim diyen insanin cöküsünü herkes bekler, ve kimse kendisini bu konuma sokmak istemez.. Terim gibi de kötü duruma düsmeyi göze aliyorsan tüm ülkenin basarisizligin sonrasi "aldigin ders, verdigin ders" diye dalga gecmesine göz yumacaksin ama sen bekliyorsun Mourinho'yu.. Pek coklari da Christinao Ronaldo'yu.. bilin ki bu caliskan adamlar kolay kolay bu sözlerinin altinda kalmazalr ve ben inanirim ki MOurinho'nun bu hayattaki en büyük motivasyon kaynagi kibirinden dolayi olusan kosullardir.. bu acidan cok iyi anliyorum ve gerekli buluyorum bu gibi karakterlerin bu kosullari kendi basarilari icin yaratmalarini..

Pan Monroe dedi ki...

E tamam iki yargı bir doğruyu götürdü o zaman, ben yanlış anlamışım. Ama benim Mourinho'nun başarısızlığını beklediğim yanılgısı da sana ait taptaze bir önyargı. Ne alaka şimdi?Ben Mourinho'nun boşadığı eski karısı falan değilim usta :) Hadi onu geçtim Ronaldo ne alaka? Ben Mourinho alçakgönüllü olmalı demedim ki hiçbir zaman. Hele hocalığını, başarısını tartışmıyorum bile. "Fiziğe dayalı temeli oluşturmak kolaydır" sözümden "Mourinho'nun yerinde kim olsa bunları yapardı" anlamını çıkartıyorsan, altına derin teknik analizler yapmaya üşendiğimden benim hatamdır. Porto'daki çetelesini de iyi biliyorum dostum, az çok ben de baktım hani.

Tamam da şimdi bu durum, herifin umrumda bile olmayan kibirine ekstra bir anlam yüklememi, sözlerinde zorlama bir felsefe aramamı da gerektiriyor mu?. Mourinho'yu bir guru mu ilan etmem lazım? Hani bütün bu konuşma çorbaya döndü Borges, demek ki ben anlatamıyorum.

Fakat deminden beri zaten tartışmadığım başarısını ve kariyerini, anlamadığım bir şekilde bana savunduğun adamın maçlarını izlemiyorum demen, zaten başlı başına bir ironi. Biz futbol izleyicisi miyiz, yoksa performans değerlendiricisi miyiz?



En anlamadığım şey de, "Ne kadar çalışıyor haberiniz var mı?" lafı.
Dostum senin bu söylediğin Forbes için konu olacak bir olay. En başarılı kariyer öykülerinde futboldan Mourinho bu ünvanı kimseye kaptırmaz, onu orda konuşuruz. Benim gibi sıradan bir izleyici için bu hala bir "oyun".

Borges dedi ki...

"Hadi onu geçtim Ronaldo ne alaka? "

Ilk yorumda yazdigimdir ama bir türlü anlatamiyorum. Kibir, o nefret edilesi konumun olusturdugu kosullar da oldukca önemlidir. Pek coklarinin motivasyonu budur. Van Gaal der zor olamsi benim motivasyonumdur zaten, bir seyi basaramayacaklari sanrisi ya da benzer durumlar..

Neden bu kadar ingiltere-italya gecisine paye biciyorsun diyorsun ve Terim örneginde o oraya bu buraya gitse belki de porto'ya geri dönecek diyorsun bu kucumseme degildir ama hakkini da vermemektir. Böyle kucuk nuanslar bu adamin basarisinda cok rol oynamiyor, bunu anlatmaktir derdim.

"Tamam da şimdi bu durum, herifin umrumda bile olmayan kibirine ekstra bir anlam yüklememi, sözlerinde zorlama bir felsefe aramamı da gerektiriyor mu?. Mourinho'yu bir guru mu ilan etmem lazım?"

Yok hatta sevmeyedebilirsin ki ben cok seveni de degilim. Ama Terim dahil kibirin olusturdugu kosullari bu gibi insanlarin kendi icsel motivasyonlarinda önemli rol oynadigini söylüyorum,ROnaldo örnegini de bu acidan buraya verdim. Benim en sevdigim teknik adam Ottmar Hitzfeld'dir, sonrasi karisik olsa da Arsene Wenger'dir vs.. Ama bunlara Louis Van Gaal da ekleniyor o cok baska;)

"Fakat deminden beri zaten tartışmadığım başarısını ve kariyerini, anlamadığım bir şekilde bana savunduğun adamın maçlarını izlemiyorum demen, zaten başlı başına bir ironi. Biz futbol izleyicisi miyiz, yoksa performans değerlendiricisi miyiz?"

Ironi derken ? Yani izledigin bir adami basarili buldugun bir adamin tarzini begenmedigin olmamis midir ? Ben burada her iksiini de yapmak durumundayim. Mourinho'yu sevmeyebilirsiniz, keza Terim'i de. oynattigi futbolun tamamen kisinin algisina kalmis estetik yargisi da mümkün ki bunlara ben, bir baskasi bir sey diyemez. Sevmem, bitti gitti. Ama basarisini sansa, kucuk bir secime baglamak baska seylerdir .

"En anlamadığım şey de, "Ne kadar çalışıyor haberiniz var mı?" lafı."

Gayet anlasilir bir sey. Mevzubahis konu Kibir. Bu kibirli insanlarin bence cok önemli bir motivasyon kaynagi mevcut. Kötü olmasini bekleyen, her an söylemelrinin altinda ezilme korkusu adina en iyisi olarak kalmak baskisi bu caliskanligin temelindedir, neresi ilgisiz, bagintisiz ? Lütfen tartismayi bastan alalim ki bagintisizlik kalmasin..

Corba olur, zor istir buradan derdini anlatmak hem senin hem benim icin ;)

Pan Monroe dedi ki...

ha; ok ok şimdi anlaşıldı mevzu :) yalnız bu da benim hatam,bu kadar uzun yazıp demek istediğimi anlatamam da düşünmem gereken bir problem sanırım. Ben Porto'ya dönebilirdi derken Mourinho'yu küçümsemek için söylemedim onu, daha çok Fatih Terim yerin dibine sokulduğu için verdim bu örneği. Zaten bahsettiğim gibi, farazi bir örnekti. Yani benim ana konum Fatih Terim'di. Mourinho çok başarılıdır, imrenilecek bir öyküsü vardır, ama doğru zamanlarda doğru takımlara gitmesi de bunda büyük rol oynamıştır, esas vurgulamak istediğim buydu benim. Terim Fiorentina'yla çıkış yaptıktan sonra "istenen adam" olmanın avantajını kullanamadı, kötü bir adım attı. Terim Türkiye'ye döndüğü gün bitti zaten.

Hitzfeld'i anmak iyi oldu, ben de çok severim ustayı. Wenger zaten
bambaşka bir adam. Ki senin bahsettiğin konunun tam zıddı Wenger işte. Jose gerilimi ne kadar seviyorsa, Arsene de o derece kaçar gerilimden. Bir Van Gaal konusunda tereddütlüyüm. Bakma, şimdi yine seviyorum herifi. 1. Barca dönemlerinde falan uyuz oluyodum adama. Gerçi o zamanlar ergendik, Saftig'e de sövdüğümüz yıllardı :)

Borges dedi ki...

Pan Monroe: Ilk yorumunu baz alirsak aslinda söylemek istediklerin gayet iyi ve anlasilir bir sekilde ortaya konuldu ki pek coguna katilirim. Ben de "Kibir" in bu toplum icerisindeki olumsuz anlamina karsi kimi karakterler icin yarattigi avantaji dile getirmek istedim..

Bir yandan röportajlari, Hitzfeldleri, Mourinholari filan izliyorum bir andan da bunlari yaziyoruz. Eminim ki yer yer senin de durumun aynidir ve bu yüzden bazen kopukluklar, yanlis yazilimlar ya da benzer hatalar olur, ben de cok olur :))) Buradan bu kadar uzun tartisma yürütmek dahi basaridir bence;)

TA dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.