11 Temmuz 2010

Futbol Oynamak/Yazmak.!



"Ülkemde oynadigim sinif takiminin dahi en iyisi degil iken Almanyada koca bir köyün yildizi olabilmis kendimden bunu cok iyi biliyorum ben.. "

Devam edelim buradan.

Ben yurdun icerisinde on yili askin bir süreyi futbol oynayarak, ders calisarak gecirdim. Günde alti mac üc etüt idi on yil boyunca günlük program.. Öyle istedigim icin degil , baska sansimin olmadigindan dolayi böyleydi. Uzatacak degilim, benim futbolu sevdigim kadar babamin futbola düskün ogul profilinden nefreti vardi. Aksamlari sorun degildi de uzun ögle teneffüslerindeki maci tüm hocalardan gizlenerek yapmak durumunda kaldigim icin bugün bile kizginim ona.. Almanyadaki yas grubumun teknik direktörü lisansim olmadigi halde beni iki yas büyüklerin arasinda resmi maca cikarmak icin eve gelip babami ikna etmek durumunda kaldi ve hatta onun almadigi kramponu, formayi da bizzat kendisinin temin edecegini söyleyerek.. Babam icin mesele elbette para degildi, dönemin tipik Türk babasi iste, baska türlü hayalleri vardi üzerimde. O oynadigim tek resmi mac, hayatimin macidir benim. Üzerimde forma, yesil zemin altimda, ayagimda harbi futbol topu ve biraz iri-kiyim gencler arasinda ama kesinlikle cok büyük keyif alarak.. Bu dünya kupasi da biraz böyle oldu.. O mac gibi, unutulmaz. Izledik, yazdik ve dibine kadar yasadik..

Bizim babalar,anneler cokca zaman cocugunun ne yaptigindan ziyade ne yapmasi gerekirliligi ile o kadar cok ilgileniyorlar ki koca bir cocukluk dönemi ebeveynlerimizin yapamadiklarini onlara yapabilme ihtimalini verme adina heba ediliyor. O dönemde ne yaptiginiz ise sizinle Tanri arasinda bir mesele olarak kaliyor daha cok..

Ben diyemedim futbolcu olacagim diye, kosturamadim pesinden. Bu dünyada Aile baskisini en cok örnek gösterilen cocuklar ceker. Babasini, annesini bir kez olsun düs kirikligina ugratmamisgillerin yasadigi baski inanilmazdir. Bir kez olsun zamaninda zincirleri kirabilseydim, cok ucuk beklentiler esiginde degil de „bundan bi bok olmaz“ karamsarliginda büyüseydim cok sey cok baska olurdu.. Istediklerini yaptikca baski artti ve artik benim istekdiklerimden ziyade onlarin gönlünü hos tutmak icin yasamimda her türlü yanlis secimi de yaptim. Uyandigimda hayat coktan gecip gitmisti bile.. Bir daha dünyaya gelsem en gec on yasinda babamin benden umudunu kesmesini saglayacak sekilde yasardim o cocuklugu..

Futbolcu olmamayi hic kafaya takmadim ama o kadar erken pes etmisligin acisini bugün bile cekiyorum. Hicbir sey olmasaydim da arkasindan kosacak kadar futbola deger verebilseydim keske..

Bugün yine benzer bir noktadayim aslinda. Oynama yasi gecti ama seyretmek, üzerine yazmak,cizmek..

Bloggerlar olarak futbol yazari kimligiyle varolma hayalini coktan terkettik biz. Buradan cikilacak yer, gidilecek yolun uzunlugu bellidir, baska bir ülkede yasam sürdügümüzden dolayi benim icin digerlerine nazaran beklenti yok denecek kadar az. Ülkede olsaydim ama aldigim kucuk kucuk tekliflerle gayet de ortalama bir hayati sürdürebilirdim ve meselem para kazanmak degil, futboldan kopmamaktir kisaca..Ve fakat yüksek ihtimal bu benim “ bu sekilde „ izledigim son dünya kupasi olacak.

Dünya Kupasi basladigindan bu yana ömrümün en yogun futbol zamanini geciriyorum. Cok seviyorum ama ayrilma vakti de geliyor yavas yavas..

En cok da ne koyuyor biliyor musunuz..

15 yil önce oldugu gibi bugün de yeteri kadar pesinden kosamiyorum duygusu var. Yine o sevginin gerektirdigini yapamiyorum gibi hissediyorum..

Yazinin, futbolun pesinden kosmak ayni zamanda benim icin ülke degistirmekle es deger oldugundan dolayi ne kadar "bu sefer ayni hatayi" yapmayacak desem de kacarim yok, cok iyi biliyorum.

Insanlar blog yazarlarini bir gün cok önemli futbol yazari olmak istediklerini ve bu sekilde paraya para demeyecek günleri hayal ettigini sanir. Cok büyük bir yanilgi bu. Elbette bunca öküzün rol aldigi bu piyasada bir televizyon programi yapip Noat,Tardini,Lamuja’li Avrupadan Futbol programi yayimlamayi hayal etmiyor degiliz ama bu daha cok isin geyigi.. Gercekci bir sekilde kimsenin buradan aldigi hazzin disinda bir baska beklentisi inanin yoktur, mesele bunun devamini saglamaktir daha cok..

Benim an itibari ile sitemeter verilerine göre günlük 2596 insanim var okuyan. Dünya Kupasi ile beraber bunun bir kismi gider. Inanin bana bunun iki milyon olmasi ile iki bin olmasi arasinda cok büyük bir fark yok. O egoyu bu rakamla da tatmin ediyoruz biz genelde lakin mesele su ki futboldan yazidan yasamin gerektirdikleri nedeniyle kopmak durumunda kaliyoruz ve tüm caba futbola vakit ayirabilecek sekilde yasami bicimlendirmektir. Siz de yasayan, sorumluluklari olan insanlarsiniz ,bu sekilde bir vakti spor yazari olmayan hangi insanoglu verebilir ki ?

Gecen sene bu zamanlarin biraz öncesi birakmistim. Birakma durumuna beklemedigim kadar ilgi oldu ve acikcasi insanlarin bir kismi bu ilgi-alaka nedeniyle böyle birakma islemlerine basvurdugumu dusunuyor. Oysa birakmak, ara vermek bu aylar boyu yazarak kazandigin okur kitlesinin yüzde seksenini iki haftada kaybetmektir ki ben sik sik ara vermek ve bir kere de birakmak durumunda kalmisimdir. Meslegi futbol yazarligi olmayan, buradan para kazanmayan insanin bu sekilde vakit ayirmasi kisinin yasamina cok agir darbeler vurur.

Sunu iddia ederim, benim yaptigim sekilde blog yazan insan ögrenci dahi olsa derslerinden kalir, sevgilisi birakir, sorun yasar. Ama iste o paylasma tutkusu yok mu.. O yazmak, o disariya akitmak..

Kaybettirdigi her sey icin deger.!

Okuyan,eden, yorum birakan herkese bu vesileyle de cok cok Tesekkür.

Araya Agustos ayinda kisa bir tatil girecek olsa da sonrasinda bir süre daha buradayiz biz..

„Gazetede yüz kelimelik bir kösem olacagina bu bloga yazmaya devam edecek vaktim olsun“

P.S: Final maci ve sonrasindaki bir kac gün buradayim. Agustos ayinda yokum sadece.. Tatile girmedim henüz, icimden geldi yazdim sadece:)

21 yorum:

Spinoza Gian dedi ki...

Sevgili Borges,

Kendi bloguma cok nadir araliklarla yazsam da, ben bile zaman ayiramazken, senin su yazdigin yazilarin derinlikleri icerisinde, normal yasamindan ne kadar odun verdigini ve hayatinda yapman gerekenlerin bir coguna ayirabilecegin zamani bloguna kaydirdigini tahmin edebiliyorum. Elbette bunun da kisisel bir hazzi var, en nihayetinde kimi 7/24 disarida eglenmeyi sever, kimi de yazdigi bir yazinin dunyanin bir diger ucunda okunmasindan hazzeder. Ne var ki, 'hayati kaciriyorum' hissi baskadir ve ugrastiginiz hobiniz ne olursa olsun, sizi zaman zaman yoklar.

Bu manada yazini cok iyi anliyorum ve iyi tatiller diliyorum..

Sinan Yılmaz dedi ki...

Az önce kötü bir film izledim, iç acıtıcı, sıkıcı, hem de uzunca bir film.
Bitirdim, açtım güzel bir şeyler okuyalım dedim. Sağ baştan Borges...
Filmin üzerine bok gibi oldu.
Çocukluklar benzer, 17 yaşımda bıraktım, altyapıdaydım. Bizim ailede futbol ya da herhangi bir spora saygı yoktur. Cehalet işte. Destekleyen olmadı

En kötüsü şu oldu sonrasında...

20 yaşımda 3 seneden sonra bile üniversitede maça çağırdılar, eskisi gibi atletik olmasam bile, 30 metreden çaktım.
30 metreden çakmak gibi bir zevk yoktur bu Dünyada. (Belki heyecanlı bir sex)

Hele biraz egoistsen ki illaki biraz vardır. O 30 metreyi unutmazsın. Eve gidip yorgun yatağa yattığında illaki sırıtırsın.

20 yaşımda eve gitmiştim, 3 sene bıraktıktan sonra... Yatağa yattım, sırıttım... Sonra üzüldüm, sıkıldım, patladım, biraz ağladım 30 metreden çaktım diye...

Yetenek vardı, üstüne gitmedim. Sevmediğim bir bölümü bitirdim üniversitede, üç sene daha geçti üzerinden şimdi 23 oluyoruz. Artık futbol yazıyoruz...
Kim bilir belki bu yüzden agressif yazıyorum bu kadar, belki bu yüzden eleştiriyi kabullenemiyorum pek...

Neyse
Kasım'da askere giderim, dönünce kim bilir iş güç vs ben de bırakırım. Her hayal gerçekleşmiyor yazık ki.

Gokay Coskun dedi ki...

Borges,

Senin yazdiklarini (hayatin elinden kacip gittigini farketmek baglaminda) belki de en iyi anlayanlardan birisiyim. 30 yasindayim. Hayatimda hep cok basarili oldum. Okudugum okullari birincilikle bitirdim, meslegimde her zaman parmakla gosterilen oldum ve hala da oyleyim. Buna karsilik yaptigim -ya da bana yaptirilan- secimlerden dolayi hic bir zaman tatmin duygusu yasayamayan bir insanim, ozumde ne kadar basarili olsam da bir o kadar mutsuzum. Isin trajikomik tarafi beni neyin mutlu edecegini bilemedigim icin cikmazdayim cogu zaman. Sen en azindan burada yazarak mutlu olabiliyorsun. Bence bunu iyi dusun bu isi birakmadan once. Daha once buraya hic yorum yazmamistim, ancak o kadar uzun suredir takip ediyorum ki yazilarini kendimi samimi hissettim birden.
Selam ve muhabbetle

Unknown dedi ki...

Çok güzel ve içten bir yazı olmuş.

Klişe olacak ama yine de söylemek istiyorum. Sizin gibi bu işi bilen ve okurken zevk veren insanlar varken, televizyonlarda ve gazetelerde futboldan zerre anlamayan insanları görmek bizim kaderimiz olmamalıydı.

Unknown dedi ki...

almanya da maça çıkana kadar neredeyse tamamı aynı hikaye..benimle ve burdaki 100lerce gençle..ama aramızdan şanslı veletlerde çıkardı :) babaları top ayakkabı fln alırdı ne büyük şans ya :) genelde o çocukta top oynamayı bilmezdi :) nese dağıtmıym..kardeş senin yazdıklarını illa ki çok kişi anlar ama aynı şeyi hissedenlerin sayısı da bir o kadar azdır..
ben de futbola olan ilgimden dolayı deli damgası yemek üzereym ama olsun..tokatsporun 1 golü ya da altyapıdaki topçunun son 5 dk. oyuna girmesi bunu unutturmaya yeter :)
ben bloglarınızla yeni tanıştm sayılır bir kaç ay oldu o günden beri de her gün düzenli takip ettim..hatta geriye dönük bu da ilginizi çekebilir yazılarının arasında kayboldum :)müthiş bir topluluksunuz..Türk futbolunun geleceği için şanssınız..inşallah her zaman yeterli zamanınız olur da yazmaya devam edersiniz.. yazı çok acıklı bir o kadar da gerçekçi olmuş.. saygıyla eğiliyorum hocam..

Pan Monroe dedi ki...

"Ben hep C.T'nin on numaralı hali olmayı istedim. Yabancı sokaklardan dönen, al da at denen, milimetrik ara paslar atan bir oyun kurucu. Bir tür Sezar algısı, yarım kalmış bir alınyazısı."

Aklıma Cenk Taner'in bu girizgahı geldi. Yazmayı oynamaktan ayıran şey budur heralde.Benim futbola olan tutkum, hiç profesyonel boyuta ulaşmadı. Ben hep yelkenci olmak istedim. Ama 20 yaşımda, yani bundan tam 9 sene önce onu da bıraktım. 12 yaşımda İstanbulspor minikler seçmelerini kazanıp, bir daha o tesislere adımımı atmayışımın da mantıkla açıklanacak bir tarafı yok. Atsaydım bile sanmıyorum sürdürebileceğimi.

Birinin futbola dair yazdıklarını sürekli takip edeceğim aklımın ucundan geçmezdi,samimi söylüyorum.Bir çok blog çok eğlenceli, ara sıra bakıyorum; ama aslında oyunun özüne dair çok az şeyi paylaşıyorum bu bloglarda.

Borges'in yazdıklarında, yapılan tespitlerin, üslubun ve bilginin çok ötesinde, oyunun özüne dair müthiş bir tutku var. Ben hep şöyle düşünmüşümdür; gece yattığında, ertesi gün sahada yapacaklarının,vereceği pasların,gol sonrası hangi kıza göz kırpacağının hayalini kurmayan bir çocuk, futbolu bilse bile anlayamaz. Borges'in blogunu bu yüzden çok seviyorum. Ben bu tutkuyu asla böyle net kağıda dökemezdim. Teşekkürler usta.

Adam dedi ki...

Bu yazıyı okurken çocukluk yıllarımı hatırladım. 8 yaşında iken Taekwondo'ya başlamıştım eniştemin yönlendirmesi ile. 5 yıl kadar da devam ettim bu spora. Futbol da oynamak istiyordum diğer çocuklar gibi, fakat bize yasaktı. Futbol sevdasına Taekwondo yu bırakmayı aklıma koyduğum zamanlarda talihsiz bir sakatlık geçirdim. Yaklaşık 1 yıl hiç yürüyemedim ve 18 yaşına kadar dürüst koşamadım bile. Çok sevdiğiniz halde o yaşa kadar futbol oynayamamak ne garip değil mi?
Artık orta yaşlı bir insan olarak işin aksiyon yönünden ziyade düşünce tarafındayım. Maçları izliyorum, blogları takip ediyorum vs.. Takip ettiğim bloglar arasında en sık ziyaretimi alan blog burası. Her postu okuyorum nerdeyse :)
Bir blogu sürekli okuyorsan eğer, blog yazarı sanki bildiğin tanıdığın bir arkadaşın gibi oluyor. Geçen yıl da yazmayı bıraktığında, insanların hissettiği şey, arkadaşını kaybetmek gibi birşeydi sanırım.
Umarım vaktin olur da yine arada sırada birşeyler yazabilirsin tatilden sonra. Yazılarını okumak benim için büyük keyif.

Borges dedi ki...

Spinoza Gian: Ben artik yaptiklarimin ne oldugunun, neye bedel oldugunun farkinda olamadigim yillari geride biraktim.

Buraya yazdigimdan dolayi pismanligim yok, yasami kaciriyor duygusu yasami yasadigim hissinin bana bazen tek bir anin dahi vermesi nedeniyle hissetmiyorum.

Sorun su ki yasamak icin yemek yemek, su icmek oldugu kadar calismak, para kazanmak, kimi sorumluluklarini yerine getirmek gibi vazgecilmezleri vardir;istemeseniz de yapmak zorunda oldugunuz..

Bu zorunluluklar vaktimi haliyle herkes gibi elimden aliyor, buraya da onu veremeiyoruz cok cok pisman olmayacak sekilde buraya yazmak istesek de..

Extensor: Yasin daha genc. Bir seyleri kacirmis olsan da cok seyi yakalayabilecek durumdasin. KAcirdiklarindan cok yakalayabileceklerinin üzerinde durma yasidir o.. Askerligi hayirlisiyla yap-gel, daha gelecegini cizeceksin.

Gökay Coskun: Baska acidan ben hayatimda hep basarili olamadim. Bir süre sonra, yari yolda istediklerimin pesinden gitme cabasiyla ugruna güzelliklerimden vazgectigim yolu da tikadim. IKincisinden pisman degilim acikcasi.

Umit: Bizden aslinda cok var ve internet nedeniyle benim gibi cok insan seslerini de duyurabiliyor artik. zamanla degisimin kucuk bir parcasi olacaklardir,buna inaniyorum ben.. sadece zaman gerekiyor. Ama benim zamanim cok cok ve kosullarim da oldukca farkli mesele biraz da o.

Yunus: Ayni babam benim kardesimi sabahin köründe kalkip turnuvaya gönderdi. Futbolcu olabilecek durumiuna adam heyecan bile yapti ama devir pileysteysinlarin, bilgisayarlarin devri olunca bizim tutkunun onda biri olmadi kardesimde.

HAyat bu.. Kötü bir devrim futbol cocuklariydik biz..

Volvox dedi ki...

Öss,altyapıya ilgisizlik,destek görememek futbola başlamış fakat nihayetinde futbolu bırakıp kendi işine koyulan insanları örnek gösteren büyüklerimiz sonucunda futbolu bırakmak her şey de zamanında güzel oluyor üniversiteyi kazandıktan sonra lisansımı yenilememe rağmen devam etmedim.Anladım ki bir çok blog yazarının benzer bir geçmişe sahip olduğudur.Borges yazdıklarının bir çoğu bende de benzer durumları içeriyor.(Yurtdışı hariç)Bırakmanı istemeyiz ama elbette böyle hoş yazıları çıkarmak da zaman açısından bir çok şeyi ertelemiş olmak demek belki de.

stalker dedi ki...

yazı güzel ama şu cümleyle başlayan paragraf çok daha güzel:

"Bu dünyada Aile baskisini en cok örnek gösterilen cocuklar ceker."

anlat deseler belki de birebir aynısını yazardım o paragrafın.

çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum ama olur da kıvırırsam bir gün, çocuğumu kendim gibi yetiştirmeyeceğim, eminim.

yaz borges, yaz. haftada bir de olsa, ayda bir de olsa yaz. 3-5 yorumda bir bunu söylüyorum ama böyle :)

Borges dedi ki...

Pan Monroe: Yorumlarin dolayi diyebilirim ki bence benim kadar ve belki fazlasini yazabilirsin lakin bunu yazabilmen icin bir ihtimal gerekli kosullarin yoktur.

Burada biraz olsun anlatmaya calistigim aslinda bu bir hobi. Ama birileri bu hobilerini ise cevirmis, cok güzel bu.. Mesele is-güc degil, o sayede ayri kalmamak futboldan.

Ben asla ilgisizlikten de yakinmiyorum, sükür ki yazdigim zaman karsiligini aliyorum her sekilde. ama iste baska bir ülkede baska baska sorumluluklar beni bekliyor, önümdeki hayati görüyorum ve acikcasi bu beni korkutuyor da. O korkunun ciktisi biraz da bunlar.

Volvox: Sadece benim icin degil pek cok güzel blog yazarinin derdi "ünlü" olmak, spor yazari kimligine sahip olmak degil, burada bu sekilde amatörce olsa dahi bunu devam ettirme pesindedir oysa genel algi cok baska.

Bizimgibilerin -blogyazarlari- derdi sevdigi, tutkuyla baglandigi futboldan uzak kalmamak. Bu sekilde dünya kupalarini, avrupa sampiyonalarini, sampiyaonlar ligi ve lig maclarini izleyebilecek bir konuma sahip olmak.. Her seyin disinda son cümledir isin özeti.

Yazmaksa blog var, ilgiyse güzel bir yazi yazarsin alirsin, baska bir seye ihtiacin yok ama önemli olan bunlarin sana futbola sürekli vakit ayirabilecek bir yasami saglamamasi.

HAyati pas gecme derdim yok, hayatim bu olsun diyorum hatta cokca..

Borges dedi ki...

Stalker: Herkes sanir ki dayakla, siddetle, yasakla baski kurulur. Bu baskinin kirildigi anlamina gelir.Bana bunlar olsaydi keske, hepsini asardim ve asabilecek gücü verirlerdi bana.. Ama en cok ne biliyor musun baskinin o güzel silahi ?

BIzim cocuk bunu yapmaz, bizim cocuk okuyacak, bizim cocuk bak yine takdir almis.. ben ona güvenirim, o her zaman en iyisini yapar.. Arkasindan seninle ilgili hayallere dalan ebeveynler.. bu hayaller de kendilerinin isteyip de cesitli nedenlerden dolayi basaramadigi eylemler.

Ben on yasinda dahi kendi kararimi kendim verdim, onlar gerekeni yaptilar. baski bu acidan hic yoktu.

Ama o örnek cocuk, ailenin istediklerini yapabilecegine olan güven.. Bir muhabbet acildiginda sana olan güvenlerini disariya yansitmasi, beklenetilerini herkesle paylasmalari ve icten ice onlari disarida dahi mahcup etmeme duygusuyla yapilan secimler..

EN büyük baski, kendi hayallerinle süsledigin cocugun gelecek hedefleridir.

Oysa is, cocuk mutluysa ben mutluyumdur. Benim istedigimi yaptigi veya yapacagi veya bana gurur katacagi icin degil. BU cocuk üzerinden kendini sevmektir bir bakima. Ki öyledir cokca biz de..

Anıl Koç dedi ki...

Yazdıklarını yaşayan birisi olarak belkide çok iyi anlıyorum.Bana aşırı uyumlu bir yazı olmuş aslında.
"Bir daha dünyaya gelsem en gec on yasinda babamin benden umudunu kesmesini saglayacak sekilde yasardim o cocuklugu.."

Yazı için çok teşekkürler,büyük keyif alarak okuyorum her zaman...İyi tatiller.

Taci YALÇIN dedi ki...

Biz de sana çok teşekkür ediyoruz. Korkutma bizi, kücük kücük aralarla devam eyle nolur.

TA dedi ki...

borges hobini işe çevirirsen(tv-gazete) sanırım bir boşluk kalmayacak.hem iş hem hobi. diğer türlü hep tek taraflı kalacaktır.

Borges dedi ki...

Taci Yalcin: Ben bir aksilik olmazsa Nisan ayina kadar buradayim. Ama böyle derim yeni sezona giremem, öyle derim on yil daha yazarim, hayat bu. LAkin bu sekilde gidemeyecegi cok acik aslinda.. Bakalim, neler olacak.

TA: Tv-Gazete olabilir elbette ve fakat bunun icin benim kalkip Türkiye'ye gelmem gerekir, buradaki her seyi birakmam demektir. Bu acidan cok zor. Yoksa Türkiye'de yasasaydik coktan bir sekilde girmistik isin icerisine.. ama kucuk ama büyük, farketmez, bu isim olmustu.

ANIL KC: ben tsk ederim okudugunuz icin.

recepcan dedi ki...

Yeni bir blog yazarı olarak seni örnek alıp yazıyorum borges.Futbol oynamak ve yazmak farklı şeylerdir bana göre buna şöylede diyebiliriz futbol ile yazmak apayarı bir hal alır.Kısacası senin sayende yeni borgesler doğuyor bloğumu takip ederseniz sevinirim yeniyim burda içimde büyük bir heves ve heyecan var.
http://cccharizard.blogspot.com/

Borges dedi ki...

recepcan: O zaman benden sana kucuk bir tavsiye.

Az önce en üstteki posta(sara#3) oldugu gibi sadece blogun ismini koydugun bir yorum hicbir bloga birakma. Reklama ihtiyacin vardir ve bunu anlayisla karsilarim ama bir baska insanin yazdigi postu reklam panosuna cevirmek hos degil. BU sekilde gel, yeni basladim bu da blogum dersin ve bir kereligine konuya da uygunlugu acisindan yer verilir lakin.. Yorum ve sadece blog linki hos degil.

Basarilar ve umarim güzel bir blogun olur.

aksilaz dedi ki...

Borges,
Hayatı dilediği gibi yaşayan kaç insan vardır ki hayatta? İş, eş, çocuk vs bir etmen vardır illaki. İsteyerek veyahut istemeyrek bazı sorumluluklar biner sırtımıza. Ancak bunlar bizi sevdiğimiz, hazzettiğimiz aktivitelerden tamamen alıkoyamaz.

Senden hergün post beklemesekte haftada bir yazmanı isterim. burayı iki yıldır takip eden biri olarak, Sana has olan o güzel üslubundan ve yazılarından tamamen kopmak çok kötü olur. Herşeye olduğu gibi onada alışırız fakat bir eksiklik muhakkakki olur.

Borges dedi ki...

aksilaz: Dediklerine katiliyorum zaten bilnen seyler ama sunun üzerinde durmak istedim sadece.

Herkes bloggerlarin futbol yazari kimligiyle basina girmek istediklerini düsünür ya da burasini bir arac vesaire.

Oysa bizim sey bu varolan durumun devamini saglamaktir.

Asil hedef, futboldur, bunu unutuyorlar.. hatirlatmak istedim.

aksilaz dedi ki...

Bu basının bakış açısı bence. Basın bir tehdit olarak görüp blogger ları meşhur olma derdindederdinde olan kişilermiş gibi gösteriyor. Buna kanan çok insan var.

Bahsettiğin gibi spor yazarı olmadan bu kadar güzel yazılar yazmak sadece çok sevmekle olur. Sen, ben veyahut bir başkası gezip eğlenmek yerine yada işinden gelip dinlenmek yerine buralara görüşlerini yazmasının bir başka nedeni olamaz.

Birde blog yazan kişilerden rant sağlamaya çalışanlar var ki onlar daha kötü.