5 Kasım 2011

Ferguson Farkı!



Alex Ferguson'un 25.Yılı.. Şuradan başlamakta yarar var.

Ben size onun farklılığını David Beckham'ın üzerinden, kitabından anlatayım.

Özet geçmek gerekirse David Beckham Londra doğumlu bir Manchester fanatiğidir. Dedesi Spurs'a gönül vermiş ve bu yüzden hem evden uzaklaşmaması adına hem de babası nedeniyle annesi de hali hazırda seçmelerine katıldığı Tottenham'da kalmasını istiyor, babası ise zaten bir Mark Hughes ve Manchester fanatiği bir adam.. David'in fanatikliği de buradan geliyor ve öyle ki Tottenham antrenmanlarına Manchester formasıyla gidecek kadar.. 13 yaşına geldiğinde onu Manchester temsilcisi Malcom Fidgeon onu izleyip davet ediyor, evde fırtına kopuyor, bekımın en büyük hayaliydi bu.
.......................................................................

"...Manchester'a gittim.Manchester'da bir kaç gün ya da bir hafta boyunca kalmak, sabahtan akşama kadar futbol konuşmak çok hoşuma gidiyordu. iyi bir izlenim bırakmak için her şeyi yapıyor ve elimden geldiği kadar çok çalışıyordum. Sonunda benimle bir sözleşme imzalamak istediklerini söylediler. Bir akşam bizim evde telefon çaldı ve telefonu babam açtı.Bir iki dakika sonra yüzünde sanki duyduklarına inanamıyormuş gibi bir ifadeyle içeri geldi.Elbette bu benim olduğu kadar onun da hayaliydi.

"Arayan Alex Ferguson'du."

Bütün sesler kesildi.

"Seninle tanışmış olmaktan memnun olduklarını, yeteneğinin olduğunu ve karakterinin senin,benim ve annenin eseri olduğunu söylemek için aramış."

dahası da vardı.

"Senin tam bir Manchester United'in aradığı tipte bir çocuk olduğunu söyledi."

Kariyerimin şekillenmesinde en önemli etken olan adamla ilk temasım böyle oldu.. "
(Benim Hikayem, David Beckham, Syf 32)
................................................................................
Beckham 13 yaşında iken henüz kararını vermemişti. Tottenham ve Manchester.. Her ikisi de onu sözleşme için çağırıyor ama nasıl bir sözleşme? Kim ne kadar değer veriyor, nasıl bakıyor? Tottenham aslında en olağanıydı zira şehir değiştirmeyecek efendim hali hazırda seçmelerine katılmış, antrenmanlarına gidiyor ama diğer tarafta da Manchester.. Tottenham'ın o zaman başında bulunan isim Terry Venables ile Barça gezisinde tanışmıştı da.. Lineker, Venables ile beraber fotoğraf da çektirmişlerdi. Ferguson da aramıştı, sonrasında da yakın ilgi göstermişti. İkisi arasındaki farkı şöyle anlatıyor David Beckham..



".... O zamanlar Tottenham'ın menajeri olan ve İspanya'dan gelmiş olan Terry Vanables'le benim ve babamın buluşması bana kafamdaki soru işaretlerini arttırmış gibi geldi. John Moncur bizi Terry'nin ofisine götürdü.Sahneyi hala gözümde canlandırabiliyorum: Terry yere kraker ya da fıstık gibi bir şeyler düşürmüş ve almak için koltuğundan halının üzerine eğilmiş, onları toplamaya çalışıyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı:

"Eee John, bu genç çocuk hakkında bana neler söyleyeceksin ?"

Beni barcelona'dan hatırlamamasına kafamı takmadım, ona sanki yüzyıllar önce gibi gelmiş olmalıydı. Bir kaç yıldır Spurs'de çalışıyor olduğum halde menajerin benim kim olduğumu gerçekten bilmediği hissine kapıldım.Manchester'a gittiğim zamanları düşünmekten kendimi alamadım.Alex Ferguson beni gayet iyi tanıyordu. Onların anne babalarını, erkek ve kız kardeşlerini tanıyordu. Bu bana geleceğim için önemli bir şeymiş gibi geldi.United'da her zaman kendinizi ailenin bir parçası gibi hisserdiniz.

Spurs bize altı yıllık gerçekten çok cömert bir teklifte bulundu. İki yıl okul takımında, iki yıl altyapıda, sonra iki yıl da profesyonel olarak oynamak üzere.Birden aklıma bir düşünce geldi: 18 yaşıma geldiğimde bir Porsche kullanıyor olabilirdim!

"Ee David,Tottenham'la sözleşme imzalamak ister misin?" diye sordu Terry sonunda.

Babam bana baktı.Hiçbir zaman benim adıma karar vermezdi. Derin bir nefes aldım:

"Düşünmek istiyorum, Bay Vanables."


2 Mayıs 1988 günüydü ve benim on üçüncü doğum günümdü. United Wimbledon'da oynayacağı maç için Manchester'daydı ve Alex Ferguson da bizi bekliyordu.

" Merhaba David.."

Bu adam beni biliyordu. Ben de onu biliyordum. Ve ona güveniyordum.Annem ve Babam da öyle.Üzerimde bu görüşme için özel olarak aldığım spor ceketi vardı ve United da bana kırmızı bir kulüp kravatı verdi., günün geri kalanında da bu kravatı taktım.As takımı oyuncularının maçtan önce yemeklerini yedikleri salonda öğle yemeği yedik, hatta bir doğum günü pastası bile vardı. Ama canım pek bir şey yemek istemiyordu.Saat 17:30'da maçtan sonra Bay Ferguson'un ofisine gittik. Alex Ferguson odasında kulupte altyapıdan sorumlu Les Kerschaw'la birlikteydi. Malcolm Fidgeon da oradaydı. Her şey çok basitti.United benimle sözleşme imzalamak istiyrodu ve patron da teklifi yaptı.

"iki, iki ve iki yıllık bir sözleşme yapmak istiyoruz "

(buradaki ayrıntı Spurs'un sözleşmesinden eksiği olmamasıdır)

O anda başka bir dünyadaymış gibi görünen babama baktım.Bu anı benden bile uzun zamandır bekliyordu. Alex'in az önce söylediklerini tam olarak anlayamadığını görebiliyordum. Ama ben duymak istediklerini duyduğumdan emindim.: İki, iki ve iki, White Heart Lane'de bana yapılan teklifteki gibi toplam altı yıl.Detayları beklemeye ihtiyacım yoktu.

"İmzalamak istiyorum"

Ve işte o zaman dolmakalem çıktı.Ne kadar sürmüştü? Bir dakika mı? Fark etmez.Bu sözleri söylemek için on yıl boyunca beklemiştim.(Benim Hikayem, David Beckham, Syf 37-38)
.................................................................

Manchester'a çağrıldığında David ile ilgileniyor ferguson diğer her çocukla olduğu gibi. Orada David ona dolmakalem hediye ediyor ve Ferguson da ona şöyle diyordu:

"David, bunu saklayacağım ve sözleşmeni bununla imzalayacağım"

işte sözleşme anında çıkan dolmakalem budur..

2 yorum:

hakancelep dedi ki...

Yazı çok güzel. Alıntılar mükemmel.

Fakat, babasının Mark Hughes hayranı olması garip :)) Mark Hughes her zaman yan çizen bir adamdır. Pek sadık sayılmaz oyunculuğunda ve bu karakteri menajerliğinde de geçerli. Klasik bir futbolseverin yeteneğini beğenmesi başka ama sadakati yüzünden onun "fan"ı olan United taraftarı pek azdır.

Borges dedi ki...

Bu dönemi iyi analiz etmeliyiz. 1988 ve öncesinden bahsediyoruz. Bekım Hughes'ın takımdan gönderilmesini de hala yanlış bulur filan.. Sadakatı o dönemde sorgulanabilir miydi ki?