8 Aralık 2012

Premier Lig üzerine..


Arkadaş sakalımız yok ki diyeceğim zira az önce taktik üzerine Almanay'nın en saygın web sitelerinden olan Spielverlagerung.de'nin Premier Lig  analizini okuyunca.. Şükür dedim, birisi şunları yazıyor.

Şaşırıyorum bazen..

Premier Lig futbolu diyor ceza sahasından ceza sahasına.  Bu tempolu oyun anlayışı göze hoş gelir -bana çok gelmiyor- amma velakin kusuru büyüktür zira modern futbolun artık kalbi olan orta saha yok. En öneölisi orta saha presi yok ya da kabaca karşı pres yok.  Barça, Dortmund örneğinin temeli o topu kaybettiğiniz andan sonraki ilk beş saniyede yediğiniz prestir. Swansea City gibi istisnalar var. West Brom gibi savunma ile orta saha karışımı yapanlar, gününde olduğunda Arsenal uyguluyor, Manchester United ise  bunu "öğrenme" aşamasında. City ve Chelsea'de böyle bir şey kesinlikle yok diyor sitenin analizcisi.

Bilimsel veri olarak burada  şunu sunmuştuk size;

"Topu geri kazanma şansınızın en fazla olduğu an, topu kaybettiğiniz andan itibaren ilk beş saniye"

Presin önemi büyük bugün büyük başarı yakalayan takımların genelinde. Oysa diyor yine sitenin analizcisi "İngiliz futbolunda Gegenpressing (karı pres) kelimesinin  karşılığı yok. Literatürlerinde böyle bir kelime yok.. İngiltere'de taktikler formasyon ve oyuncu rolleri üzerinden gidiyor..

Fikrimi sorarsanız eğer bu öğrenilmeyecek bir şey değil ki mesele bu değil. Fizik gücü bu kadar yüksek olan takımlar çok daha iyi olabilir lakin orta saha'sız oyunun kaçınılmaz sonucu bu oluyor bir bakıma.

Size daha önceden Almanya'nın geleceğinde merkez forvetin olmadığı üzerinde durmuştum. Klose ve Gomez son ürünler. İleride ön dörtlünün tamamı hareketli olacak ve Reus en uçta messivari oynayacak. Bunun da temel nedeni o oyuncunun da takım presine katkısı, oyunun içerisinde daha fazla olması.. Zira pres ileride başlar modern futbolda.. Sadece tek neden de bu değil. İlerideki aksiyonlar günden güne komplike oluyor ve beceri istiyor artık. Gomez  ya da misal Andy Carroll gibi oyuncular bu aksiyonların içerisine katılım göstermekte zorlanıyorlar..

Daha başka şeyler de söylemiş ama şuradaki yazının içeriğine benzer şeyler..  40 tane Rooney 50 tane Gerrard olsa bu oyun yapısı ile İngiltere'nin bir turnuva kazanması mümkün değil arkadaş..

Bundesliga şu an UEFA'nın son beş yılı baz aldığı o her şeyin belirleyici olduğu sıralamada Premier Lig'in 2.634 puan gerisinde. Yakındır geçmesi..

Topun orta saha olmadan bir oradan bir buraya sürekli gidip gelmesi göz zevkinize iyi gelir belki ama "kalite"  değil. Chelsea  fizikli savunmasıyla Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olsa da bu gerçek değişmez.

La Liga için de şunları söyleyeyim: Geçen sene katıldığımız Yenilsen de Yensen'de programında Barça ve Real'in diğerleriyle açtığı mesafenin ligi kötü etkilediğini ve fakat seviyeyi oldukça yukarıya çıkarmaları, alttaki takımların da hedeflerini büyüttüğünü dile getirmiştim. Bugün dikkatlerden kaçan şu ki La Liga'nın 4 takımı da gruplardan çıktı. Son 11 yılın Şampiyonlar ve Avrupa Ligi olmak üzere 22 kupasının 9'u bu lige gitti. Açık ara önde bu açıdan...

Ha ben Bundesliga'yı değişmem o çok başka..

6 yorum:

melampyge dedi ki...

merhabalar, dönem dönem bundesliga'yı keşfetmeye çalışıyorum ama almanca bilmediğimden üzerine okuyacağım yazılar premier lig'e kıyasla az olduğundan (maç izlemek kadar, maç üzerine okumak, önü sonu hikayesini bilmek de zevkli) en baştan motivasyon kaybı oluyor. bana biraz premier lig buradan da kazanıyor gibi geliyor. ingilizce daha global olduğundan, jonathan wilson, sid lowe gibi çok yetenekli -futboldan bağımsız olarak yetenekli- yazarları okuyabilmek ingiliz futbolunu çekici kılıyor. bu adamlar sayesinde futbolu yeniden sevdim, maçları bambaşka bir gözle takip etmeye başladım.

en çok bu kültürel aşinalığı bundesliga'ya karşı hissedemediğimden ve bunun trt'nin sıkıcı spikerleriyle füzyonu bayern-dortmund maçını dahi sıkılıp barça'nın farkı halihazırda açmış olduğu bilbao maçına tercih etmeme sebep oluyor.

haftasonundaki sonlu zamanımı fenerbahçe'yi, premier lig'i ve ara ara barça, real'i dönüşümlü izleyerek harcıyorum. bundesliga ve serie a'ya da büyük maçlarda göz atsam da bir türlü keyif alamıyorum izlerken. yine de bahsettiğiniz trend benim de dikkatimi çekti. bu hafta michael cox da ingiliz takımlarının karakter yoksunluğundan bahseden bir yazı yazdı. 3'lü savunma temelli farklı taktiksel denemeleriyle ön plana çıkan italyan ligi ve dortmund deneyi+seyirci faktörü sayesinde ilgi çekici görünen alman ligini daha dikkatli takip etmeyi düşünüyorum.

umarım fener'e leverkusen gelir de deneyci gözüyle inceleriz :).

Borges dedi ki...

Melampyge: Dedikleriniz güzel ama ben bir kısmına katılıyorum sadece. İngilizce'nin global bir dil olması elbette çekiciliğini arttırıyor ama Serie A'dan Premier Lig'e geçiş döneminin belli başlı nedenleri var ve bunun en önemlisi Para.

Premier lig yayın gelirinden inanılmaz para alıyordu. Misli misli fazla ve bu da yıldızları Serie A'dan buraya doğru çekti. 7-8 yıl öncesinde bir dönem ŞAmpiyonlar Ligi başarısı da getirince.. Elbette Saha ve seyirci avantajı, koşulların modernliği Bundesliga ile beraber avantajı.

Şuna katılmıyorum: Sid Lowe ve Jonathan Wilson'un katkıları. Bu adamlar muazzam ama tam tersi. Aksine.. böyle derinlikli bakılmıyor. Bakılmadığı için orta sahasız tempolu futbol göz zevkine iyi geliyor. TAm da bu nedenden temposuz ama içeriği premier lig'den kat kat iyi olan Serie A seyirci bulamıyor.

BUndesliganın en önemli dezavantajı yıllardır söylerim; uluslararası yıldızı yoktu. Özellikle Premier ile kıyaslarsan.. Ama şimdi kendi yıldızlarını yarattılar ki artık Bundesliga dışarıda da yayınını iyi paraya satıyor gelişim inanılmaz. Leverkusen ise muazzam bu sene, umarım;)

Celal Abbas dedi ki...

Seri A maçlarını ne zaman izlesem sıkılırım. Seri A öyle garip bir ligki bir bakmışsınız gol olmuş iyide nasıl oldu bu gol diye soruyorsunuz kendinize. anlamıyorsunuz bile nasıl gol olduğunu Böyle bir lig Seri A.Seri A mesela böyle olsada nasıl zevkli hale gelir. Takımların ne yaptıklarını anlamaya çalıştığınızda beyniniz o tempoyu değilde taktiki görmeye başlar.

Küçük çocuklar misal dikkat ederseniz reklamlara dikkat kesilirler.Çocuklarda odaklanma problemi olduğu için daha doğrusu gelişmediği için reklamlara çok ilgi gösterirler. çünkü bir akıcılık var bir tempo var en önemlisi çok kısa sürede değişkenlik var durağanlık yok.
Eğer birşeye odaklanıp oradaki mantığı yada ne bileyim bir amaçla izlediğinizde inanın Seri A olsun yada en en dandik lig olsun izlersiniz çünkü bir amacınız vardır. Amacınız ne biliyim scout'sunuzdur takımı çözmek istersiniz yada İddaa ile uğraşıyorsunuzdur yada başka bir amacınız vardır. İşte bu amaç bir ligi yada TV deki herhangi bir ürünü izlemenizi sağlar.
Ama eğer bir amacınız yoksa o zaman göz zevki devreye girer. Çünkü odaklanmıyorsunuz. Çocuklarda nasıl reklamlar ilgisini çekiyorsa Odaklanmadığınız için Akıcılık ve tempo belirleyici oluyor. Duraganlıktan uzaklaşıyorsunuz. hızlı değişen akıcılığa yöneliyorsunuz.

Bence Bundesliga Yıldız oyunculara yönelmesin mümkünse. Gitsinler yıldız adayı oyuncuları alsınlar istedikleri gibi evirsinler oyuncu gelişimi sağlasınlar ama yıldız oyuncuları bundesliga aldımı ,yıldız oyunculara uymak zorunda kalacaklar sanki o bundesliganın kendi içindeki ruhu kaybolabilir. Bir kaç yıl içinde Bundesliga kendi yıldızlarını yetiştiren güzel bir lig olacak gibi. tek eksikleri Şampiyonlar liginde tıpkı ispanya takımları gibi başarı. Buda artık gelmek üzere.

Borges dedi ki...

Reklam örneği iyiydi;)

Bjk_KnightS dedi ki...

Benim bundesliga merakım önce bu blogu takip ederek başladı. Sonra Fatih Demireli'yi takip ederek devam etti. Senin yazılarından ve diğer takiplerimden beni Seri A'ya çeken en önemli şey taktikler. Yani gençliğimi FM'a veren biri olarak taktiklere çok önem veririm ve Bundesliga'da da bunların çok önemli olması beni çeken en önemli şeydi. Hatta senin bir yorumunu hatırlıyorum az cok. Türkiye'ye saha içinde olan olaylar konuşulur, Almanya da ise saha içinde ki taktik anlayış diye. İşte benim futboldan beklentim ilk budur. İngiltere liginde orta sahanın bu kadar gereksiz gibi düşünülmesi beni çok uzaklaştırıyor. İspanya'da bir o kadar çekiyor o konuda. Ama tabii orada da Barcelona'nın artık alışkanlıktan dolayı sıkan futbolu biraz uzaklaştırsa da Real sağolsun çekiyor kendine yine de. Dediğin gibi Almanya bence çok ligin önünde. Ama ilk yorumda bahsedildiği gibi almancanın dezavantajı var bence. Mesela spox.com'u actım(başta Fatih Demireli kurdu diye türkçedir diye bir merakla açmıştım). almanca olduğunu görünce direk kapattım. İngilizce olsa yine biraz dikkat ederdim. Ama yine de senin ve Fatih'in sayesinde takibe devam.

Mehmet Reşit dedi ki...

Reklam örneği çok iyiydi.