10 Mayıs 2008

Yurtdisinda Yasamak..






Siklikla yurt disinda yasamanin getirilerinden, özledigimiz neler varindan konusulur.. Iki yasami kiyaslamamiz istenir, en son bununla ilgili bir arastirmada denek olarak hizmet verdikten sonra gina geldi artik. Anlatamiyoruz, anlasilamiyoruz..

Yurt disinda yasamak, aslinda olmasi geretiginizden bambaska bir insan olmak demektir. daha Iyi veya daha kötü insan olmak degildir sorun , iki baska insani bir bedende yasamaktir. Yeni ve eski benler arasinda gidip gelmek.. Yirmi kusur yildan beri ayni bedeni tasidiginiz insanla ayrilmanin verdigi izdirabi cekmektir.. Yasla gelen farkliligin üzerine bambaska kosullarin sizi cok baska yapmasini an ve an izlerken degisim karsisinda gücsüz kalan cigliklariniz.. Cunku biz cok önceden ögrendik sakalli amcadan, insani bicimlendirenin toplumsal kosullari oldugunu.. memleket degistirme, o kosullarin yüzde yüz degisimi demektir ve siz bu eylemi gerceklestirdiginizde geri dönüsümü olmayan bir yola cikmis oluyorsunuz..

Türkiyede varolmus ve haliyle bilmem kac yildir icinde bulundugunuz bu bedenin ruhunun yavas yavas silinmesinin farkinda olup engelleyememenin yarattigi caresizlik duygusu ya da insanin bu farkli kosullarda olusan yeni kimligine karsi yabancilasmasidir belki de baska bir ülkede yirmisinden sonra yasam sürenlerin ortak acisi. Sürekli bir sorgulama hakimdir beyinde. Yasami yasayamaz,akisina kapilamaz, kendisine digerlerinin aksine disaridan bakip bir baska insan olarak algilayabilecek ölcüde yabancilasmistir. insanoglu aslinda sürekli degisir ve aradaki zamanin miktarina bagli fark yaratir iki farkli zamanin iki farkli insani arasinda. Velakin bu sekilde cok kisa zaman icerisinde cok keskin ve cok buyuk farkin olmasi, en agutuna dahi kendi üzerinde farkindalik kazandirir.. bu yüzden köyündeki coban dahi bu yabancilasmayi hissedecektir özellikle geri dönüsün olmadiginin bilincinde oldugu vakit..

Bir baska beni bir anda kabul etmek, yasamak zordur. Iyi ya da daha kötü degil, birbirinden farkli iki insanin ayni bedende dolasmasinin verdigi rahatsizlik, kabul edilememezlik, uyusmazlik, baska bir bedene civatalari genis, kenarindan sarkan cok baska bir ruhun yerlesememesi.. Her seyden öte, aliskanliginizdan kolay kolay vazgecemiyorsunuz. Niteligi önemsiz, 24 yil cok baska borgesi yasadiktan sonra gelecek olana karsi gecmisin gölgesinin yarattigi bir önyargi vardir, yabancilik.. Almanyada yasamak, üzerinize kadin elbisesi giymek demektir. O sekilde irrite edici/tuhaf gelir baska bir "seyin" olusumu..

Aslinda pek cok acidan daha iyi, daha güzel bir insan oluyorum. Disiplinli, calisan, basladigi isi bitiren, is ahlaki, mesleki tecrübe ve daha pek cok olumlu detay söz konusu.. Baska kosullarin bicimlendirmesi derken ülkemdeki absürdlügün ruhumdaki olumsuz onlarca karsiligindan yavas yavas kurtuluyoruz.. Hafizasinin sevdigi kiza ait oldugu bölümünü sildirmek isteyen Joel Barrisch'in icine girdigi vakit onlarca güzel hatiranin da silinecegini farkettigi an bu isten vazgecmek istemesi gibidir kizginlik sonucu "gidicem" ulan deyip de gitmenin aslinda cok da iyi bir secenek olmadigini anlamak.. Velakin Joel gibi, bu degisimi fark edip dönüsüm esnasinda yitip giden kendinize ait kimliksel parcalarin yokolmamasi adina cigirirsiniz da engelleyemezsiniz.. Biliyorum karisik, anlasilmaz ve yasamadan algilanmasi oldukca güctür bu varolus sancilarinin.. Ama neylersin, en cok da bu sorulur, en cok da bu empati ile algilanmasi pek de mümkün olmayan sorunun cevabi pek cok insani ilgilendirir..

Sevgilinin varolmasiyla tatmin olan duygularinizin varligini, bir miktar zaman parcasi bir süre sonra görünmez kilar. Görme eyleminin güzelligini, önemini ayni sekilde uzunca bir zaman sahip oldugunuz icin unuttugunuz ve ancak kör oldugunuz zaman algilamaniz gibi.. Sevgili de kendisini cokca zaman yoklugunda vareder. Artik tatmin olamayip huzursuz olmaya basladiginizda sevdiceginizin varligi anlam kazanir. Nasil ki, yaninizda olusuyla sizi zaman icerisinde beliren etkileriyle huzursuz edip olumsuz anlamda kendisini hissettirip, "yok olmasini isteyeceginiz varlik" haline dönüsmesi gibi.. Onu yok ederek aciga cikmis bir kac sorundan kurtulabilirsiniz.. Ancak ve ancak tamamen yokoldugunda teraziye koyup bir ölcüm yapabilirsiniz.. Size verdigi huzursuzluk miktari ile tatmin ettigi duygularinizin toplami savas eder.. Sonucunda ona olan özlem ya da yoklugundan duyulan sevinc dogar.. Ama iste sevgililer bir ayliktir, bilemedin üc, olmadi alti .. abarttin bir yil, cok daha fazla delirdin üc yildir sevgilisin. zaman dilimi üc yilliktir, hayatiniza giren farkliliklarin toplami üc yilda olusmustur, size kattigi farkliliklarin tamami üc yil icerisinde varoldu. Dolayisla toplamda miktari cok degildir, bir baska sekilde aci da olsa gidisi, diger türlü olmaya alisabilirsiniz.. Zor olsa da insanoglu alisir..

Ülkede yasam ya da ülkeyi terkeylesiye kadar sahip oldugunuz toplumsal kosullar icerisinde yarattiginiz kendiniz de sevgili gibidir, öyle özlersiniz. ve bir sevgili gibi, baska bir insan gibi algilayacak kadar yabancilasir, koparsiniz kendinizden.. Ama iste gören gözünüzün ölümcül anlami gibi 24 yil icerisinde dogar dogmaz sahip oldugunuz binlerce anlam vardir, ancak ve ancak tamamen o toplumsal kosullarin yok olmasiyla algilayabileceginiz.. o kadar coktur ki, sizi oradan biktiran, gittiren huzursuzluklarin karsiliginda her daim "özlem" galip cikar.. Sevinemezsiniz kuyruklardan kurtulup her türlü isinizin yokusa sürülmesinden kurtuldugunuza.. Zira kurtuldugunuz bir tek o degildir. En önemlisi yokolan pek cok seye sahip oldugunuzu dahi ancak o zaman anlarsiniz.. Dolayisla "gideyim" derken aslinda tam olarak neyden vazgectiginizin farkinda degilsinizdir..

Ilk ayrilik aninda aci fazladir, henüz dönüsüm baslamamistir.. Buyuk bir bölümünüz asina oldugunuz kimliginizdir hali hazirda. Ama iste bu yüzden baslangictaki uyumsuzluk daha cok hissedilir.. Sonra degisim baslar.. Baska biri olursunuz ,en kötü de bunu farkedip istememenizdir. Ama baslar.. Sonra bir gün bir bakarsiniz ki elinizde hicbir sey kalmamistir. Ne oldugunuz yerde kalip sürebileceginiz sorgusuz/sualsiz bir yasam, ne de geriye dönüp entegre olabileceginiz gecmisiniz.. Artik biraktiginiz yer, geldiginiz yerden daha yabancidir size.

Eger yurt disina giderseniz mesleki acidan suphesiz ki daha iyi bir egitimden gecip, daha güzel tecrübeler edinirsiniz. Saf bilgi acisindan Karl Marx'i, Goethe'yi, Kant'i, Schiller'i, Schopenhauer'i ve saysam daha binlerce satira sigmayacak adamlari orijinal dilinden okuyabilir, bu acidan da bir gelisim saglayabilirsiniz. Velakin asla ve asla kisisel gelisim acisindan daha iyiye dogru adim atamazsiniz. Gecmise oranla yüzeysellesmeye zorunlu kiliniyorsunuz. Bu isimleri okuyabilmek icin ögrenmek zorunda olacaginiz dile ayiracaginiz vakti belki baska ülkenin insanca yasama kosullarindan dolayi insana biraktigi vakit ile geri kazanabilirsiniz amma velakin bir baska kültüre olan yabanciliginiz sonrasi sizin yüzeyinizin biraz daha icerisine hitap edecek hicbir sey yoktur özünde. Hicbir dilde iletisim, ana dilinizdeki gibi degildir. Iliskileriniz yüzeysel kalacaktir, size aslinda kimse dokunamayacaktir.. Kendinizden bir parcayi, az bildiginiz bir dil ile anlatmak zorunda kalmak gibi hep kaba hatlariyla karsi tarafa vereceksiniz. Elbette tüm bunlarin hemen hepsi yasadiginiz kültüre ne kadar eklemlendiginiz ile ilintilidir. Daha baska bir ifadeyle, yazinin basindaki müzigi dinlerken hissetiklerinizi karsi taraf hicbir zaman anlayamayacaktir, ama zaten Pink Floyd -cok iyidir o ayri - ve türevlerinden baska bir sey dinlemiyorsaniz belki de kendinize kavusacaksiniz o cok baska..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Pink Floyd ve türevi müzik derken,bu müziklerin nasıl farklı bir etkisi oluyor hocam,ne açıdan farklı etkiliyor diyosunuz anlayamadım.Teşekkürler.

Borges dedi ki...

Yabancilasma, agir bir kavram, insanoglu altindan kalkamaz cokca zaman. Ben de kalkamayabilirim. Isledigim zorluk, yabancilasmadir. Baska bir ülkede yasayan bireyin kendisine yabancilasmasidir. Bireyin cok kisa zaman zarfi icerisinde bambaska kosullarin kendisine oldugundan cok baska bir kimlik bicmesi ile olagelir. Kisa zamanda iki farkli beni bir arada tutuar. "cok baska bir kimlik" olabilmesi icin iki farkli kültürün arasinda gidip gelmesidir. Siz, türkiyede yasar iken yasadiginiz yere olabildigince az eklemlenmis iseniz eger, aslinda sizin karsiliginiz daha cok avrupada ise.. Yani Pink Floyd ya da sadece yabanci gruplari, yabanci müzigi dinleyip bunun ekseninde kendinize bir kimlik bictiyseniz, burasi, avrupa ve daha cok kuzeyi size cok daha yakin gelecektir.

Yabancilasmanin aksine "kendini bulma" ve hatta kendisini gerceklestirme eylemleri olagelecektir. Dinlediginiz sarkilarda anlatilanlar, sizi cekenler, haliyle daha cok ülkenin degil insanligin ya da avrupanin sorunlaridir. Sarkilar, sözler önemlidir. Türküler de.. Türkü dinlememisseniz hayatiniz boyunca, burada sizi en azindan benim anlattigim boyutta bir yabancilasma, sorun beklemiyor. Kisiliginiz degisim gecirmeyecek, kimlik bunalimi, iki farkli ruhu tek bir bedende yasatma gibi sorunlar da basgöstermeyecektir, aksine, kendinize kavusacaksiniz belki de..

Bir türküyü anlatamazsiniz.. o türkünün icinde gecen neyin,sazin burada karsiligi yoktur. Böyle bir kimligin bunalimi ile pink floyd, iron maiden ya da evrensel degerler üzerine insa edilmis bir benligin yasayacagi sorunlar ayni degildir, benim bahsettigimi ikincisi bilmez, yasamaz.. Kac türkü cevirsi yaptim, kac raki kadehine bos gözleri ortak ettim bir ben bilirim.. DIgerleri bilemez.. ceviriye bile gerek yok, ingilizce.. boyle bir seydi.

(Ben gercekte türkce/yabanci müzik ayrimi yapmiyorum burada, sadece insanlarin kimliklerinin uyusabilmesinin oranini muzikle anlatmaya cabaliyorum.. absürd/dangalak yabanci muzik geyiklerine alet olmama dilegiyle.. elimden gelen bu )

Adsız dedi ki...

Yok zaten o anlamda söylememiştim zaten konu bu degildi farkındayım.Sadece orda hangi anlamda kullandınız onu merak ettim.Birde şu war yabancılaşmanın farklı düzeylerde olabilecegini söylemek isteodm.Ama ona siz deginmişsiniz cewabınızda.Uzatmayayım yoksa geyige alet etme gibi amaclarım yoktu.Teşekkür ederim.