15 Temmuz 2010

Bernd Schuster Karakteri.!



Bernd Schuster karakterini ben severim cok.. Anarsist bir ruha sahip. Her zaman eylemlerini tasvip etmemisimdir belki ama ortaya koydugu karakteri digerlerine nazaran daha "cekici" bulurum . Hepsinin disinda bir sey söylemek gerekirse ona hükmetmeniz neredeyse imkansiz diyerek tanimlamak isterim. Onu kendinize bagli kilmaniz, kendi degerlerinize ya da kutsallariniza göre hareket ettirmeniz Real Madrid ya da Almanya Milli takimi olsaniz dahi mümkün degil. Sadece istedigi zaman kendisini sevdiren kedi gibidir ve siz ona yemegini/maasini verdiginizden dolayi size göre hareket edecegini düsünmeniz ya da siz öyle görüyorsunuz diye o kurallara bagli kalacagini beklerseniz büyük bir hata etmis olursunuz. Daha profesyonel arenaya gecis yaptigi ilk günden bu yana bu böyledir. O kendi bakis acisini ve degerlerini sonuna kadar sahiplenen ve bunlari her türlü baski karsisinda dahi ortaya koymaktan cekinmeyen asi bir karakterdir.. O da biliyordu Madrid'in basinda iken öyle cümle kurmamasi gerektigini ama daha önde gelen kendi karakteri olmustur her zaman..



Augsburg takiminda ilk cikisini yapti. Öyle oldu ki klubü ile sözlesme imzaladi. Mönchengladbach daha fazla para verdi ,imzayi oraya da cakti. Köln geldi, tüm bu imzalardan habersiz daha fazlasini sundu, ona da imzayi cakti. Dönem farkli ve kimsenin birbirinden haberi yok iken is haliyle mahkemeye gitti ve Köln Gladbach'a ufak bir "yanlis imza", klubune de yetistirme parasini ödeyip Schuster'i kadrosuna katti. O dönemki Köln menajerinin utangac cocuk tanimlamasinin bugün ne kadar tuhaf göründügünü söylememe gerek yok ama su kesin ki kurallari yikmaya arenaya cikisinda baslamistir Schuster..



Gerek Barca'dan Madrid'e gecisin gerekse de üc imzanin temelinde yatan biraz da eski karisi Gaby'dir. Söyle ki Gaby Schuster'den tam alti yas büyüktür. Dolayisla Schuster ister istemez kendisinden daha iyi düsünen, daha dogru davranma ihtimali olan Gaby'nin eline ipleri vermistir. Menajeri de sonradan evlenip dört cocuk sahibi olacagi Gaby olduktan sonra isler tamamen bambaska bir sekilde ilerlemistir. Pazarlik yaptiginiz insan bir kadinsa ancak o zaman Barcelona'dan ezeli rekabetin diger kiyisina gidebilir ya da oradan da onun da sehir derbisi Atletico'ya gecis yaparsiniz.. Bir kadini kizdirmak cok tehlikelidir arkadaslar.. Raimund Calmund, yillarin menajeridir ve kariyerinin sonunda Leverkusen'e imza attirdigi vakit der ki bugüne kadar karsilastigim en siki pazarlik eden insan Gaby Schuster'dir. Atletico Madrid sonrasi Leverkusen'e döndügünde ilkonbir garantisi olan bir sözlesmeyi baska kimse kolay kolay imzalatamaz.. ve gün gelecek sahadaki yerini avukati ile resmen talep edecektir Schuster..


(weisweller - Schuster)

Basa dönersek Köln'de basarili bir sezon gecirir. Bir defansif orta saha ve fakat teknigi, oyun görüsü, uzaktan cektigi etkili sutlarinin yani sira uzaktan actigi oyun, verdigi paslar muhtesemdir.. Derwall, gördügüm en büyük yeteneklerden birisidir diyerek onu milli takima alir. 1980 Avrupa Sampiyonasini kazanan Almanyanin ve o turnuvanin en iyi oyuncusu secilir. Lakin cok sevdigi antrenörü ve Gladbach efsanesini yaratan büyük teknik adam Weisweller Amerika'ya gidecektir ve bir an kendisini boslukta hisseder. Onun pesinden Amerika'ya gitmek ister ve anlasmayi da Weisweller araciligiyla yapmistir. Bir daha duralim burada.. 1980 Avrupa Sampiyonasinda turnuvanin en iyi futbolcusu secilen 21 yasindaki adamin yildizlarin emekliliklerini yasadigi Amerikada isi nedir ? Mesele paradir ve kadin yönetiyordur arkada.. Sükür ki anlasmayi yapsa da calisma izni alamamasi nedeniyle is yatar ve bu onun icin aslinda her seyin bir baska olmasinin nedenidir zira Barcelona ile anlasir ve senelik Gaby pazarligi sonrasi inanilmaz bir rakam olan bir milyon marka imza atar..



Hayati tuhafliklarla doludur. 1980 Dünya Kupasinin bir numarali ismidir. 13 yil Ispanyada top kosturmus ve oynadigi kluplerde kazandigi basarilar inanilmaz iken milli takimda oynadigi mac sayisi sadece 21. Karisinin disinda bizzat kendisi asi bir karaktere sahiptir. Bizler Breitner'i asi olarak biliriz ve fakat Breitner Münih'te Hoeness ile el ele verip darbeyi gerceklestirir, baskani indirir, teknik direktörü belirler, sampiyonluklari da alir iken hem Bayern'in hem de Alman milli takiminin en büyük lideri olur. Devrim yapmistir aslinda.. Kimse ona dokunamaz, laf söyleyemez ya da sahada onun istedigi olur.. Kimse derken Schuster haric.. Anlasamazlar ve her seferinde Breitner'a bir laf carpar.. Ben onun saha icerisineki oyuncagi olamam ya da ben oynarim, herkes begenir ama bu Breitner'in hosuna gitmez gibi aciklamalarin üzerine karisinin yine bizzat Derwall'i arayip araya girmesi isleri cikmaza sokar. Derwall'e "bilgisiz" der ve sonunda milli takimi birakir. Derler ki 1982'de Schuster sakat olmasaydi Almanya Dünya Kupasini kazanirdi.. Hicbir dünya kupasinda oynamamis olmasinin temelinde bana göre karisinin da etkilemesi ile olusan cok baska bir kimlige sahip olmasi yatar. 1984 de Derwall ile olan atismalar sonucu birakir milli takimi.. Beckenbauer 86 Meksika icin basa geldiginde Schuster'i tekrardan kadroda görmek ister ve fakat arkadasim sormak gerekir kim milli takimda oynamak icin 1 milyon mark talep eder ülkesinden ? Karisi menajeri olan herhangi birisi demek cok daha dogru olsa gerek..



Alman Fedarasyonu Barcelonada kariyerinde zirve yapmis Schuster'i yine de kadrosunda görmek ister ve 300 bin mark ödemeyi de göze alir ve fakat bu yetmemistir Gaby'e.. Schuster kimligi karisinin altinda her dedigini yapan bir kukla gibi algilanmasin, ömrü hayati boyunca otoritenin her türlüsüne baskaldirmis bir adamdir. Derwall'e "bilgisiz", hocalarin hocasi Lattek'e barca zamanindan kalma "ickici", baskani Nunez'e "Yalanci" Katenacyo mimari Herrera ile girisilen polemikler, yasli geyikleri.. Breitner'a diklenmesi keza.. Ve fakat 20 yasinda iken evlendigi zaman karisi 26 yasindaydi. O gencligin icerisinde evlenecek kadar etkilendigi ismin dominant bir karakter olup Schuster adina imza yetkisi bulundurmasi cok seyi farkli kilmistir.



Doppelpass'a Lattek ile beraber konuk oldugu bir programda Maradona geldiginde herkesten fazla ilgi gördügü icin onu biraz takim olarak disladiklarindan bahsediyordu. Madem o herkesten iyi, o zaman tek basina takimi sirtlasin diye sahada yer yer mücadeleden dahi kacindiklarini anlatiyordu izleyicilere.. Lakin kendisi Barca'ya ilk geldiginde herkesten fazla kazandigim icin benden nefret ediyorlar ve antrenmanda dahi beni sakatlamak istiyorlar diye veryansin ederek basladi macerasina. Ve fakat iki sampiyonluk ve Kupa galipleri kupasi, Sampiyon Klupler Kupasi finalleri gibi basarilarla dolu sekiz yili geride birakti burada. Ouini'nin kacirilmasi sonrasi sahaya cikmayacagiz diye verdigi duygusal tepki unutulmazdir. Kacirilmis halde teybe sesini kaydedip en yakin arkadasini oynamasi icin ikna eden Quini ile olan iliskisi onun hirsli yapisinin da icerigi olan duygusal tarafinin bir disavurumudur. 86 Avrupa Kupasi Dinamo Bukres ile oynanilan yari final macinin uzatma dakikalarinda Venables tarafindan degistirildiginde gemileri yakar. Klup baskani Nunez'e "Yalanci" der ve yukarida degindigimiz "Gaby" faktörü de araya girince ezeli rekabetin diger tarafina gecis yapti. Arkasindan yine derbisel rakibi Atletico Madrid der iken üc ispanyol devinde oynayan ilk yabanci ünvanini da alip solugu tekrardan Bundesligada aldi Bernd Schuster..



Voller ile bir yil sonra bulusacagi Leverkusen'e 1993 yilinda 33 yasinda dönüs yapti. Ilk yil fena de olmayan performansi sonrasi Milli takima yeniden secilmesi gündeme geldi. Effenberg ile arasinda bu alanda bir rekabet dogdu ve fakat onun milli takima Effenberg yerine secilmesi icin kendisini zincire vuran insanlarin oldugu yerde Berti Vogts cigliklara kulak asmayip onu götürmedi Amerikaya.. Toplamda ise futbol oynama istegini kaybetmis ve daha cok sakatliklarla bogusur iken hocasi Ribbeck ile atismalari da efsane olmustur. Cok güzel goller atti, ayin golü yilin golü filan secildi ama iki sezon icerisinde yaptiklarindan sonra muhtesem bir geri dönüs hikayesi olmadi pek.. Avukati araciligiyla ilkonbirdeki yerini istedikten kisa süre sonra klup ile ilisigi kesildi ve Meksika'nin yolunu tuttu.. Bir kac ay sonra da futbolu birakti. Geride müthis bir ispanya kariyeri birakir iken Almanyanin yetistirdigi en önemli on bes futbolcunun arasina girecek kadar da yetenek sahibiydi aslinda..



1997 yilinda Teknik adam olarak Fortuna Köln'ün basina gecisi de gösterisli oldu. Fortuna Köln öyle bir ilgi alakayi o gün bugündür görmemistir sanirim. Schuster'in altinda Beyaz Bentley ile yaninda gezdirdigi korumalari ve yaydigi aura ile antrenörlük hayatina satafatli bir giris yapti. Kötü de degildi o sezon ve altinci bitirdi ligi.. Lakin onun kaderinde olsa gerek ezeli rakip FC Köln'den aldigi teklifi degerlendirip diger yakaya yine gecis yapti. FC.Köln onu birinci lige cikarsin diye almisti lakin ücüncü lige düsmekten zor kurtulunca yollarini ayirdi Schuster ile.. Bu ayni zamanda Bundesligada bir daha teknik adam olarak kolay kolay is bulamayacaginin garantisiydi ve o da isminin bir hayli anlami oldugu Ispanya'ya dönüs yapti.. Barca'nin teknik ekibinin icerisine teknik danisman olarak girdi ve iki yil burada kendisini gelistirdi.



Xerez Buradaki ilk duragi oldu. 3 yila yakin bir zaman dilimi calisip kovulduktan sonra Saktar'a gecis yapti. UEFA kupasinin ilk turunda elenip Dinamo Kiev ile arasindaki farki dokuz puana cikarinca bize benzeyen yönetim anlayisi ile Ahmetow tarafindan mayis ayinda gönderildi ki burasinin icerisinde cok daha baska sorunlar da söz konusu. Velhasil Levante'nin basina gectikten bir yil sonra basarili olacagi Getafe'ye bir sekilde ulasmis oldu.




Aslinda ne olduysa burada oldu. Schuster'in teknik adamligina dair pozitif bir anlam yükleyebileceginiz asli yer burasidir. Biliyoruz ki bizim ülkemizde Real Madrid ya da Barcelonayi calistirmak cocuk oyuncagidir ne de olsa.. Schuster burada iki yil icerisinde etkili bir futbol oynatti takimina. Barcelona karsisinda 5-2 yenildigi yari final ilk macinin ardindan 4-0 ile finale kosmasi onun zirve noktasidir. O macin ardindan "taktik dehasi" olarak da anilmaya baslamistir. Getafe, kiralik oyuncularin oynadigi bir takim idi. Takimin yetenekli genc oyunculari basarili oldugu andan itibaren kluplerince geri aliniyor ve her seferinde yine yeniden takimi kurmak zorunda kaliyordu. Baska acidan Löw'ün bu DK da Almanyanin basinda sahip oldugu rahatliga o da kavusuyordu bu sekilde. Onun da her söyledigini harfiyen yapabilecek oyunculardan kurulu bir takim vardi. Genc, dinamik, gelecegin yildiz adaylari ve bu kadrounun 12'si kiralik oyuncu. Dolayisla kafasinda uzun zaman sonra olusan oyun anlayisini Getafe'de güzel bir sekilde sahaya sürdü. En önemli özelligi kazanirken sectigi yol taraftarlara keyif vermesiydi.



Real Madrid'e iki hoca da Sampiyonluk getirse de taraftarlarin sevgilisi her seye ragmen Schuster olmustur zira oynattigi futbol Capello'nun aksine ofansif ve meydan okuyan bir tavra sahipti.. Hirsli bir adamin sahadaki yansimasiydi oynattigi futbolun icerigi.. Ofansif, saldirgan, hareketli bir takim yaratiyor genellemesi cok da yanlis düsmez Getafe ve Madrid deneyimi sonrasi...



Ne antrenörlüge basladigi Köln dönemi ile ne de Getafe'deki etkili futbolu ile özdeslesmerek gerekir. Insan degisir ve gelisir. Kendisinden alti yas büyük bir kadinla yillarini harcayan Schuster bugün kendisinden 19 yas kucuk Elana ve cocugu ile beraber yasiyor. Oynadigi takimlar ve calistigi kluplerin toplami Besiktas ile beraber 15 ediyor. Futbolcu olarak yildiz psikolojisine asina olmasi onun en önemli avantajlarindan birisidir. Hirsli, duygusal bir yapiya sahip. Weisweller gittiginde onunla beraber Amerikaya gitmeyi isteyecek ya da Quini kacirildiginda sahaya cikmayi o kurtulasiya kadar reddecek kadar insanlarla yakin iliskiler kuran bir adam.. Kafasi attiginda sizi birakip ezeli rakibine gidecek kadar da duygusal kararlar alir ki belki de onun en önemli özelligi budur. Bir anda Milli takimi birakir, ezeli rakibe gider, "ben oynamiyorum yaa" der.. Bu yüzden..

Bundesliga "zor kisiligi" nedeniyle teklif iletmez iken Madrid sonrasi göze de alinacak degere binen karakterinin yaninda parasi eklenince yine buralara uzak düstü. Schuster, bir seyi kafasina koyarsa onu klubün baskani, oyuncular, basbakan, obama ve daha uzayda yasayan kimi üst düzey varliklar dahi engelleyemez. Kafasinin estirdigi rüzgarin dogrultusunda yasayan bir adam ve bana göre teknik direktör olarak heyecan yaratacak bir kimlige sahip zira güzel,cekici futol oynatiyor.. Mesele Schuster oldugu vakit onu idare etmektir.

Yildirim Demirören'i pek cok acidan begenmeyebilirsiniz ama ben diger iki klubün baskanina göre yaptigi transfer yanlislarinin disinda futbola karsi saygisi olan, herkesin isini kendisine birakan ve kolay kolay sorun cikartmayan yapisi ile onu bu acidan basarili ve Schuster konusunda bu özelliginin önemli bir rol oynayacagini dusunuyorum. Aziz Yildirim ya da benzer karakterde (kötü degil bu yaklasim) bir baskan ile asla ve asla gecinemeyecek oldugunun üzerinde duralim. Gerek Guti gerekse de Schuster Galatasaray ya da Fenerbahce'nin icerisine gelseydi cok baska olumsuz sonuclari simdiden dillendirirdik belki ama Besiktas gibi son üc yilin organizasyon acisindan digerlerine nazaran en iyisi diye adlandirdigim bir yapinin icerisinde onun nimetlerinden faydalanacagini dusunuyorum. Getafe'de kanitlamistir ki o sonuctan ziyade güzel, cekici ve etkili bir futbol oynatabilme kapasitesine sahip ve tek kusur; dirdirci yapisini ve isyankar tavirlarini idare edebilecek bir yönetim anlayisinin varligidir.. Basari gelirse sanirim huzur ve sukunet de gelecektir bir bakima.. Sorun alisma döneminde yasanilacak olan kimi gerginliklerin güzel bir sekilde giderilmesidir ve simdiden futbolun sarisin melegine burada basarilar..

5 yorum:

Surrealist Adam dedi ki...

Üstad o kadar uzun yazmışsın ki; okurken çene kası yaptım ;) Şaka bir yana doğru noktalara değinmişsin. Aslında Getafe'yi çalıştırana kadar kariyeri pek de parlak değil. Ne olduysa Getafe'de olmuş. Bunu biraz da, İspanya'da daha rahat bir çalışma ortamı yakalamasına bağlayabiliriz. Almanya'ya nazaran daha sabırlı bir yönetim anlayışı vardır İspyan'da. Senin de dediğin gibi her sezon takımı yeniden kurmasına rağmen başarılı bir kariyer yapmıştır.

Ben Beşiktaş'a şampiyonluklar kazandırması ya da Avrupa'da başarı kazandırmasından çok, bir futbol ekolü yaratmasınını umuyorum. Real'de göze hoş gelen, Getafe'de hırslı, mücadeleci futbolcu Beşiktaş'a yansıtabilirse benim gözümde büyük iş yapmış olur.

Pan Monroe dedi ki...

o değil de, bir insan bıyıksız robert redford'a, bıyıklı da cüneyt tanman'a benziyorsa, o insandan korkarım ben.

Taci YALÇIN dedi ki...

Yahu ne güzel yazıdır! Beşiktaşlılar büyük zevkle okuyacaklardır.

Kartal Bafiler dedi ki...

Borges'de olmasa napcaz lan biz :P
Beşiktaş'ın Almanya muhabirliğini teklif ediyorum efendim.

Şaka maka eyvallah be Borges...

sozcelyk dedi ki...

bu yazı için gerçekten teşekkür etmek lazım, ben kendi adıma çok içten teşekkürlerimi sunarım.

pek uzak tarihi değerlendiren yazılardan hoşlanmam hafızam en geri 2000e sarar yaşımdan dolayı o yüzden direk getafe teknik direktörlüğü döneminden başladım yazıyı okumaya.

del bosqueyi göndermenin yaptığı en büyük hata olduğunu itiraf eden demirören schuster dönemi facia geçse bile ( allah korusun tahtaya vurun ) min 1.5 sene sabredecektir diye düşünüyorum.

barcelona tavan yaptığında biz barcelonayı yenemeyiz bu saatten sonra onları yenebilecek takım yok açıklamasını madridin başındayekn hem de maçtan bir hafta önce yapabilecek başka bir arıza adam tanımıyorum ben.

kimliğimize çok yakıştı çok iyi oldu izlenimleri iyi heycanı yerinde istekleri bir bir yerine getiriliyor tek sıkıntısı bizim fazla yabancımızın olması kontenjan sıkıntısı yüzünden ama aşılamayacak şeyler değil yönetimle birlikte bunun planlamasını yaptığını düşünüyorum.

şu ana kadar kanıksadığım tek kararı delgadoyu ernstle birlikte bir libero gibi oynatmak , tamam hücumfutbolu anlayışına sonuna kadar destek veriyorum ama delgadonun çok yüksek yüzdeyle pas kaybı yaptığını görmesi gerekirdi, defansif açıdan sıkıntı yaşayabileceğimiz bir süreçte delgadoyu o bölgede oynatmak alınmaması gereken bir risktir bana göre.

bir çırpıda geçen yılın en iyi oyuncuları ferrari ve finki sistemime uymuyor diye kesebiliyor ( çok üzülüyorum bu duruma gerçi ) ama yine de beşiktaş hem taraftar hem futbolcu hem yönetim herşeyiyle kendisine güveniyor umarım bayrak adamlarımızdan simge adamlarımızdan biri haline getiririz seni schuster.