23 Aralık 2011

Skibbe Berlin'de..



Ve Skibbe beklenildiği gibi Hertha Berlin ile sözleşme imzaladı. 2014'e kadar 2.5 yıllık bir imza attı. Genç ve kaliteli bir kadrosu var kulubün içerisinde bulunduğu maddi krizi bir yana bırakırsak.. Frankfurt'dan farkı büyük transfer yapamayacak olsa dahi çok fazla genç yetenek söz konusu. Daha da gelecekler var altyapıda. Bu senekümede tutar, seneye bakalım neler neler yapar göreceğiz..

İlk soru şu: Neden gitti? Bence soru tersten sorulmalıdır.

Neden gitmesin daha doğru bir yaklaşım. Bundesliga şüphesiz ki daha büyük bir arena onun için ve fakat asıl sorun burada. Özellikle bu ligde dört büyük kulubün içerisinde değilseniz yoksanıyorsunuz. Yoksunuz arkadaşım, yok.. Eskişehir hakkında mutlaka cümle kurması gereken yorumculara baktım dikkatlice.. Şöyle bir puan tablosuna baktılar ve hemen herkesin sıralamaya göre yorumlayağı üç satır klişe geyiklere başvurup kadro kalitesinden bahsettiler.. Hocanın tamamen beklenenin aksine defansif bir kurgu ile taktik ağırlıklı şablonunda oturan takımın nasıl puan kazandığının farkında olmadıkları için az çok tanıdığı eski futbolculardan kabaca bir yorum biçtiler.. ki bu dahi şanstır. Bu kadar işte.. Kim nerede nasıl ne şekilde oynuyor kimsenin bir bilgisi yok. Olmadığı için isimlere bakıp bakıp tabelaya göre yorum yaptılar. Mustafa Denizli misal gram bilgisi yoktur bu takım nasıl oynar, nasıl puanlar kazanmış ya da ne yapmış? Gerçekten kadrosunun kalitesi nedir ne değildir. Beş hafta önce yorumu şuydu: Kadro kalitesi süper, en az maç başına 1.7 ya da 1.8 puan almalı. Beş hafta sonra değişen sadece rakamlardı. "kadro süper.. bu takım maç başına 2.1 ya da 2.2 puan almalıdır" O puanları alsa GS'ın üzerinde ligi lider bitirirdi ki 45 milyon civarı kadro kalitesini 120 milyonu geçmesi demektir v.s. Yapılan haksızlık değil sorun şu ki: Haberleri yok, izlemiyorlar kim nasıl oynuyor, nasıl kazandı v.s. En azından bu takımlar için ayrı bir program, ayrı bir yorumcu, yazar v.s. fena olmaz mı?

Diğerlerinin zaten konusu değil. Misal Mehmet Demirkol, Metin Tekin "sözde ligi" yorumlayan bir program yapıyorlar. Şike dörte üçünü götürdü ve geriye kalan da Melo'dur Carvalhal'dır derken hooop bitti. Bu kadar.. Programlar bazen saatlerce sürse dahi içeriğe yazılmamış anadolu kulupleri. Telegoller filan zaten futbol konuşuyoruz iddiasında değil ki dertleri başka, hedef kitlesi başka. Yok ben bulamadım üç ay içerisinde Manisaspor'un defansını konu eden, Eskişehir'i konuşan ya da Mersin'in neyi nasıl başardığını, Ordu'nun çöküşünü.. Ankaragücü'nde nelerin olduğunu ya da milli takıma Cenk Tosun vardı n'oldu ona? Gençlerbirliği ?

Vaziyet bu olunca milli takım kadrosu da dört büyükten. Üç büyük misal yabancı forvet kullandı mı sana kala kala tek başına Burak kaldı avrupada oynayan oyuncuların yanı sıra.. Başka şansın var mı? Alper Potuk, Yasin Öztekin, Veysel Sarı, Yiğit Gökoğlan ya da Turgut Doğan Şahin v.s. kimin umrunda ki?

Oysa Berlin öyle mi? Beş maç üst üste burada puan kazanacaksın? Dergilerden televizyonlara kadar herkes senden bahseder. Taktiğinden girerler ve senin gelmenle beraber farklılaşan ayrıntıları konu alıp spor stüdyolarında ağırlanırsın.. İlk dördün içerisinde bitirirsen hele bitmez senin üzerine yapılacak yorumlar.. Tane tane taktiksel şemada yaptıkların, farklılıkların, her şeyin ayrıntılarıyla gündeme taşınır. Geçen iki senede kaç sayfa kaç dergi kaç televizyon programı miniminnacıcık Mainz ve Tuchel muhabbeti yaptı biliyorsunuz benim aktardıklarımdan.. Burada olsa?

Bakış açısı sakat arkadaşım. Orada kasaba takımının taraftarı değil mesele. Futbolun bir parçasıdır o da. Bütünün içerisindedir. Sen Manisaspor'u işlersen ancak Galatasaray-Manisaspor da kendi arasında muhteşem bir karşılaşma olur. Adam gibi Antalya'yı ele alıp ayrıntılı bir şekilde sunarsan o zaman Antalya-Fenerbahçe maçının anlamı başka olur, keyif üç misli artar her şey başkalaşır.. Futbol için yapmıyorsan dahi para için bunu yapmak durumundasın. Galatasaray-Andre Kociva maç yapar gibi izlettiriyorlar bize kendi ligimizin maçlarını. Bilmiyorlar ki en çok buradan kaybediyor lig.. keyif burada bitiyor.

Bu ülkenin ligi değil.. Bu ülkenin futbolu ya da futbolcuları da değil. Çok büyük fark yok inanın ama bu ülkenin medyasının spora ve futbola yaklaşımı öyle taraflı ve kötü ki.. öyle paragöz bir anlayış ki ben de olsam giderim. GS-FB-BJK-TS ise kralsın, bir ömür kalırım ama diğer takımların başındaysam bir saniye bile düşünmem giderim. Her iki tarafı da görmüş ve yakından tanımış insan olarak tüm samimiyetimle söylüyorum ki burada Türkiye Süper Liginden dört büyük harici bir takım çalıştıracağıma ikinci Bundesligaya giderim. Nerden bakarsan bak çok daha iyidir her şey.. Daha üç sene öncesi bu Süper Ligin iki takımının maçları doksan dakika yayınlanmıyor iken ikinci Bundesliganın dokuz maçı doksan dakika yayınlanıyordu.. 40 bin kişilik kasabanın takımı çıkıyordu zaman zaman..

Skibbe neden gitti değil neden gitmesin doğru soru. Bugün anlaşma esnasında Eskişehirli futbolcularımla çok iyi anlaşıyordum dedi.. Başka yerde de ayrılık çok üzücüydü dedi ki öyle.. Mesele Eskişehirspor ya da parasızlık, o muhteşem taraftarı değil.. Parçası olduğu bütün çogacaip bi şey.. Tüm mesele buydu. İki farklı lig.. Siz de olsanız giderdiniz..

7 yorum:

ibrahim dedi ki...

kasaba takımlarının taraftarından bahsederken; 2 gün önce bir düsseldorf-dortmund kupa maçı seyrettim TVde, ne o 2.lig takımının taraftarı, ne de o stad bizim 4 büyüklerde yok malesef.

ondan sonra almanya ile aynı guruba düştüğümüzde "almanyanın önünde bitirmemeiz lazım gurubu" diyor bu yazıda bahsi gecen yorumcugiller...neyse artık dayanakları.. Gomez dayanak mayanak dinlemiyor tabi ondan sonra.

Celal Abbas dedi ki...

benim için yorumcularımızın halini en güzel gösteren örnek hırvatistan maçında corluka için çok iyi solbek cümlesidir. bu sadece bu cümleyi kuran kişi için geçerli değil diğer yoeumcularda diğer takımlara böyle corluka çok iyi solbek tadındalar. haliyle çok donanımlı olmadıkları için programlarında neler konuşmasını bekliyoruzki. ortaya ortaya cümöleler.

ha birde öyle programlar yapıyoruz ama izlenmiyor geyiği varya. 2500 kişi benim senin izleyeceğin programları dayatıyorsa daha çok ermanlara ,ahmet çakarlara ,hakan ünsallara katlanırız ama ali eceleri istemeyiz oralarda daha çokkkk. Mehmet ali erbile 2 sendede bir çarkıfelek yaptırırız tekrar bir gaf yapana kadar.

M.Cagdas dedi ki...

Bence burada sorunlardan biri Turk insaninin aslinda gercek anlamda futbolu sevmemesidir. Biz rekabeti seviyoruz, tuttugumuz takimin galip gelmesi, ezeli rakiplerini yenmesi onemli bizim icin, futbolun kendisini, taktigini, teknigini vs o kadar da sevmiyoruz, ilgilenmiyoruz.

Bakalim Turkiye'nin olmadigi dunya kupalari ne kadar izleniyor bu ulkede? Benim kendi arkadaslarim var futbol sever gecinip dunya kupasi izlemeyen, Avrupa ligleri ile hic ilgilenmeyen vs.

Demem o ki, sen televizyonda Eskisehir'in teknik analizine girdiginde, belki bir kisim Eskisehirli ilgilenip izleyecek, geriye kalan kimsenin umrunda olacagini sanmiyorum, dolayisiyla kanallar da ne geregi var hic ugrasmayalim mantigindalar diye dusunuyorum.

Alptekin dedi ki...

Türkiye'de populist bir basın var. Popülarite hangi yöndeyse onlar da oraya kayıyorlar, bütün mesele bu. Bugün televizyonda gördüm, NTVSpor'daki 'Spor Servisi' programı ödül almış. Düşündüm; programın adı 'spor' ile başlıyor ancak %95 futbol konuşuluyor. Basketbolda 3 takım Top 16'ya kalmış (Ki bu futbolda Ş.Ligi gruplarından çıkmakla eşdeğer) ve siz o 'spor' programınızda sürekli şike konuşuyorsunuz. Geçen bir programda da isyan ediyorlardı ''Biz bu mesleği bunun için mi seçtik, adli haberler okumaktan bıktık'' diye. E güzel kardeşim, size konuşun diyen mi var? Hadi dğer spor dalları hakkında hiçbir fikriniz yok, ki o zaman programın adını değiştirin, alın işte Eskişehir'i konuşun, başarılı bir teknik adamın bu ülkeden nasıl kaçtığını konuşun, saçmasapan telefon bağlantıları yapacağınıza, Eskişehir'in yerel basınından, takımı iyi takip eden, bilgili bir muhabirden öğrenen ne olup bittiğini mesela. Orada ağlamak değil ki sizin işiniz!

Borges dedi ki...

İbrahim: O düsseldorf stadı bölgesel ligdeyken yapıldı ki tartışması da çok oldu. Başka bir hikaye ama benzer stadı bulamazsın. Yine de toplamda alt liglerin taraftarını birinci ligde bulamazsın kesinlikle.

Celal Abbas: Rıdvan en azından normal koşullarda varolan görevini yapıyor.Daha ayrıntılı bilgi veriyor ki adam her gün tv'de. Dürüst olmak gerekirse zor iş her gün her şekilde.. Ona gelesiye kadar biraz da diğerlerine bakmak gerekir. Neden diğerleri diye bir şey yok gibi.. Bir program değil ji bu ülkenin basını..

Cagdas: Dolayslı yönden katılıyorum. Alptekin'e de vereceğim cevapla ilintili bu durum. Spor servisi varolan basını işliyor ve basında da bu anadolu kısmı yok.. Bahanesi de hazır: Alıcısı yok.. Sen yaramaz mısın diye bir soru yok sanırım. Oysa adam gibi işlense taraftarı da yaratılır ki zamanla olacak bir şekilde. Ben burada üç post attım mı mainz taraftarı oluşuyor onlar programları adam gibi yapsa şehir takımları kendi taraftarlarını oluşturur ve böylece bağımlı kalınmaz iki üç kulube ama bu bir süreç..

Alptekin: Spor Servisi aynası. Orada değişimler olursa programa da yansır. adamlar gazeteleri açıyor gördükleri bunlar. o görüdkleri başka şeyler olması gerekiyor.. orası değiştirilmeli.. uzun bir süreç olsa da değişecektir.

felix mourinho dedi ki...

skibbe, "siz kovmuyorsunuz, ben istifa ediyorum" dercesine gitti adeta. belki de son kaç yıldır ilk kez böyle bir şey oldu, yurtdışından bir takım, teknik direktörü adeta transfer etti. es-es'i bu ilk yarıda olduğu kadar dikkatle ve biraz da destekleyerek seyredemeyeceğim artık maalesef. iyi ki de gitti.

bu basın mevzuu da şike olayından artık lig konuşacak durumda değil. niye konuşsun ki zaten adam. düşünsene adam vizeden 30-40 almış. sallamıyor. neden. onun belirli bir yüzdesi gelecek. ödev, proje felan varsa o eklenecek, ama en büyük yüzde finalden geliyor. finallere şöyle bir kassa tamam. o yüzden de pek vize muhabbeti değil de, başka muhabbetler dönüyor ekranda.

çünkü, şike satıyor. millet serhat ulueren izliyor artık. neden ? ligtv kafasını kuma gömdü diye. neden ? serhat ulueren'in programına maa bağlanıyor diye. ne kadar olayda adı geçen başrol varsa bağlanıyor diye. kim takar pazartesi gecesi şansal büyüka seviyor diye yayına çıkan kayahan'ın şarkıları eşliğinde "keine offside" diye yorum yapan markus'u. herkes şike derdinde. çünkü haklılar. fenerbahçe küme düşerse bu ülkenin spor camiasına neler olacak kimse bilemiyor. spor ekonomisinin kaybı ne olacak, bu kayıp nerelerden çıkartılacak, "bu kayıp olmadan bunu kazançla kapatalım"ın peşinde herkes, ki paranın söz konusu olduğu yerde gayet normal.

kimse mucizevi samsunspor maçı olmasa kemal özdeş'in belki de samsun'dan dönemeyeceğini umursamıyor. kimse ilk geldiğinde çok kötü bir gençlerbirliği sunan ama 2.gelişinde iç sahada adeta bir udinese performansı sunan ve "keşke alternatiflerimiz olsaydı da bazı futbolcularımızı geliştirebilseydik" diyen fuat çapa'ya söz vermiyor. bülent korkmaz ve hakan kutlu hala takım bulabiliyor ve ziya doğan hala "o savaşçı karakteri ile bir şeyler yapmaya çalışan adam" kimliği ile takım çalıştırıyor. bir şeyler oluyor da, neler oluyor acaba?

sahi, bursa'ya ne oldu ?

güven dedi ki...

Samsunspor - BJK maçı öncesi. bilgisayarın başındayım. yan odada Mehmet Demirkol ile Metin Tekin konuşuyor Ntv'de. İksinin de futbol bilgisine saygım sonsuz ama merak etmiyorum ne konuştklarını. Avrupa dönüşü, Fernandes formda , Pektemek'in performansı belirleyici olur. Bundan ötesi olmayacak. Samsun hakında da Sarp,Ergün,Ahmet' i arayacaklardır. Bundan fazlasını söylemeyeceklerini biliyorum.
Bilmiyorlar ki Sarp'ın yokluğunda Fink kendi bölgesine geçecek daha etkin olacak. Fink'in boşalttığı alana da Murat geçerse sağ kenar daha aktif olabilir. Oyunu enine daha da açabiliriz.
Belli bir yaşa geldim kendi takımım hakkında kendi yorumumu yapabiliyorum. yorumculardan böyle bir beklentim de yok. Zararı bana değil alttan gelenlere olacak bu saatten sonra. Futbolu tek taraflı bir spor olarak öğrenecek, hayata kendi tarafından bakacak. Bu kısır döndü böyle devam edecek.