8 Ekim 2008

"Yabanci"



Bin Jip filminden.. Natacha Atlas - "Gafsa"



Ülkenin disina dogru yol aldim. Artik "yabanci" statüsüne girmisti kimligimiz. Ben bir yabanciydim. Bu kavrami zamaninda o kadar hafifsemisiz ki, aklimiza, algimiza vura vura kalin harflerle "yabancisin sen" diye kazirlar iken her tarafimiz acidi. Kabullendik, yabanciyim ben. Bir baskayim, ötekiyim, annem pek anlamasa da baska acidan kelimenin tam manasiyla yalniz bir yabanciydim.

Dil kursunda diger yalnizlarla/yabancilarla bulustuk. Burkino Fasolu askerlerden Meksikali Avukatlara, Alaman Türkünden daha iyi türkce konusabilen Arnavutlara kadar sayisiz yabanci ve yalniz insanla gecirdim ilk oniki ayimi. Güney Amerika kökenli insanlar ile nedendir bilmem daha yakindim, sadece hatunlariyla degil her türüyle. Ingilizce bilmeseler de cat pat almanca ile idare ettik. Gerci konustugumuz konular hep ayniydi. Türkiye hakkinda her milletden insan ile genelde üc sey hakkinda konusabilirdiniz. Hatunlariyla Tarkan, Erkekleriyle Hakan Sükür ve elbette hepsiyle "Döner".

Akabinde buraya benim gibi universite egitimi icin gelmis türklere dogru yöneldim. Konusmak, biraz olsun düsünmeden konusmak adina.. Anlasildigimi umursamadan sadece üst üste üc cümle kurmak icin bu insanlara dogru hizla kostum. Ne var ki ülkede ne kadar cekindigim, uzak durdugum insanoglu varsa hepsi burada toplanmis, beni bekliyorlardi. O dönem insana olan bakisim baska, siyasi olarak uc kutupta yer almanin kendi icinde dogurdugu baskidan kaynakli farkli deger yargilariyla yaftaliyordum her bir insani. Oysa o kadar güzel insanlardi ki anlamak uzun sürmedi..

Zorunlulugun, baska sansin olmamasinin,issiz bir adaya dusup tutundugun insanlara olan yaklasim digerlerinden cok baskadir. Etkilenilmislik yoktur ortada. Kendini tanitma istegi dahi hissetmez insan. Dil olarak ayniydik ama aslinda meksikali avukattan daha yabanciydi bunlar bana. Onunla Che,Güney Amerika ve pek cok konu üzerine konusabilir iken cat pat, burada hicbirisi yoktu basta. Ortak payda birazcicik kültür. cokca dil. Güzel olan ise kimse oynamiyordu kendi üzerinde. Neysek oyduk ve güzel degildik elbette. Insanoglu yalansiz ve en icten haliyle genelde pek güzel degildir.

Bu insanlar bugün benim en yakinim oluyorlar. Birisi misal Milliyetci-Muhafazakar kesimden. Ülkücü diyor kendisine. Normal kosullar altinda hicbir daim yan yana gelmeyecegim insanin yasam bicimini benimsemis. Yas olarak aramizda saygi duymayi gerektirecek fark oldugu icin hicbir daim sorun cikmadi. Digeri her türlü yola gelen, istedi mi ülkücü, olmadi komunist daha cok liberal ve hepsinden bihaber seklinde kendi cikari adina adimini istedigi yöne ata ata ilerleyen süper bir insan. Evet, Süper güzel bir insan. Uzunca süre böyle üc kisi kaldim ben. Oldukca güzeldi. Aramizdaki basta yas farki olmak üzere varolan bütün farkliliklar daha cok espri konusu oldu. Bir baska acidan diger dünyalarin icerisine girip hemen her seye cok baska bakmami saglayacak olan degisim de bu sekilde basladi.


Sit Com gibiydi bugün ayri düstügüm bu iki farkli kisilik ile baslayan, gittikce genisleyen, farkliliklarin hemen hepsinin yabanci ortak paydasinda eritildigi arkadas ortami. birileri ayarlamiscasina ücümüz de bosnali hatunlara tutulduk üzerine, tam oldu. Eksik idi, kaynasamiyorduk, bizi tamamiyla bir araya getirdi.

Aslinda her bakimdan yabanciligi ve yalnizligi tadiyordum. Kana kana bunlardan iciyordum her gün. Tüm bu anlatislarin ve hepsinin ifade edildigi, hicbir zaman unutamayacagim bir kare vardir aklimda. Aslinda bunu anlatmak icin gecmistim klavye basina.

Baska sansim olmamasindan dolayi bu insanlarin ellerine kitaplar veriyorum, baska baska filmler izletiyordum ve basarili da oluyordum. Nefes alacagim bölgeleri bizzat ben yaratiyordum. Bu cabalar arasinda zorla Kim Ki Duk filmleri seyrettirir iken iki can dostuma, soyle bir kare olustu Munihdeki evimde:

Üc Türk,Üc Bosnaliya tutuk bir sekilde Almanyada Güney Koreli bir yönetmenin filminin icerisinde varolan Misirli Yahudi bir babadan, Ingiliz Hippi anneden olma kadinin arapca seslendirdigi ve yukarida dinleyebileceginiz sarkisinin icerisine gömüldük aksam üzeri..

Ne dinledigimizi anliyorduk ne birbirimizi ne de hayalimizdeki insanlarin bizi oldugu gibi anlama sansi vardi. Anlasilmazlik ortak paydasinda caresiz kipirdanislarla birbirlerine tutunmus üc baska insanin ortak paydasidir "yabanci" kavrami.

Simdi cok baska. Ne Yabanciyim, ne buraliyim ne de yalnizim. Düsünmemeye cabalayan ve futbol maci seyreden son derece siradan, olagan yari alaman türkü bir insan.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

bir kaç "karalama"nızı daha okudum blog arşivinden.merak ettiğim hepsi sizin gerçek yaşamınızından kesitler mi yoksa tümüyle hayal ürünü mü?

Borges dedi ki...

Hepsi gercek yasamdan.. Baska yerde de belirttigim gibi edebi metin yazmiyorum, o denli birikime, güzellige sahip degilim. Amacim yasadigimi aktarmak.. ve aslinda tam da oldugum bölgede eksik olan sey, sadece konusmak, yazarak konusmak..

Adem dedi ki...

sen alman türkü olamayacak kadar iyi türkçe konuşuyorsun. çocukların da böyle olsun. mesut gibi değil. lütfen!

Adsız dedi ki...

insanoğlu yalansız ve en içten haliyle pek güzel olmuyor demenize rağmen bu yalansız ve içten "karalamalar"ınızın her biri-en azından okuduklarım :)- çok iyi.her biri kendine has çarpıcılıkta.başrolünde olmanıza sevinmeli mi üzülmeli mi bilemedim.yaşadıklarınızı kaleme döküş şekliniz ise ayrıca takdire şayan.