9 Ekim 2008

Jürgen Klinsmann Portresi.!



Boris Becker ve Jürgen Klinsmann sporcu kimliklerinden öte "yabanci" olarak almanyada yasayan bizler ve pek cok insan tarafindan karakterleri nedeniyle her daim takdir gören, cok sevilen iki insan olmustur. O dönemler Bravo Sport aliyordum yaz tatilleri icin gittigim almanyada. Nasil ki zamaninda "en yakisikli futbolcu" anketini muthis bir merakla izler ve Fenerbahceye transfer olmamis iken Semih Yuvakuran'i destekler iken, ayni cocukluk algisi ile en sevilenler anketinde her daim Klinsmann ile Becker'i oylar, önde mi degil mi diye takip ederdik.. Ikisi her daim zirvedeydi hali hazirda. Cunku bize cok baska sunuldu ve gercek de aslinda bize sunuldugundan cok farkli degildi.

O mahallesinin taninmis firincisinin ogluydu. Maddi durumu cocuklugunda da iyi olmasina ragmen digerlerinden farkli ve "asil" kalmayi maddiyat ile degil karakteri ile basarmistir. Futbolculugu boyunca menaceri olmamis tuhaf bir adamdi. Irkciligin, yabanci düsmanliginin oldugu yerde Becker siyahi bir hatunla evlenirken o da cin asilli Amerikali bir es buluyordu kendisine. Kimsesiz cocuklara yardim icin vakif kurdu, asagidaki portrede de göreceginiz üzere "öteki" kimligini cesitli yardim kuruluslarinda aktif rol alarak bize gösterdi yillar yili.

Almanyada cok daha iyi kosullarda "ünlü ve sevilen bir yildiz" olarak yasamak var iken o siradan insanlarin arasina karismak icin Amerikada yasamayi secti.

Herkesin BMW,Mercedes,Porsche, Ferrari sahibi oldugu zamanda o Almanyanin ve oynadigi takimlarin en popüler topcusu olarak 67 model Volkswagen Beetle'i ile dünyayi turluyordu. Öyle ki baska ülkelere transferi gerceklesse de onu yaninda götürmekten cekinmedi.

Hikayesi ise



1981 yilinda Stuttgart Kickers'de basladi. 20 yasinda yani 1984 yilinda ezeli rakip Stutgart'a transferi gerceklesti.



Oldukca hizli bir yükselisi var. Su yarim rövasatalari ünlüdür ve Bayern Münih'e attigi bu gol 1987 yilinin en güzel golü secilmisti.




1988 yilinda Seul'da alman milli takimi adina Olimpiyatlarda sahadaydi. O sene almanyada yilin futbolcusu secildi.



1989.. Uefa Kupasi Finali. Napoli'ye karsi kaybediyordu Stutgart.



Bu kaybedilen finalin hemen sonrasinda Inter'e transferi gerceklesti. Italyaya ayak uydurmakta pek zorluk cekmedi. Hemen her yerde belirtilen cok fazla ülkenin dilini ana dili gibi konusuyor özelligi ayni zamanda kolay entegre olan yapisinin bir ciktisiydi.




inter formasini ben ona cok yakistirmistim aslinda. Nedendir bilinmez aklimda hep bu formayla cekilmis resmi gelir Klinsmann denilince.. Oynadigi 95 macta 34 gol atiyordu.




Dedik ya; alismakta zorluk cekmedi diye. Makarnalara dogru hücum etmis.



Tatile gitmiyor, o muhtesem Dünya Kupasina dogru yol aliyor artik..



Bu kare ilginc. 90 dünya kupasindan. Almanlarin hemen herkesi ezip gectigi ve sonunda kupayi kaldirdigi. Ilginc olan ise azili düsmani ile sarmas dolas olan fotosu. Matthäus ile yillar sonra Bayern Münih'de karsilasirlar. Birbirlerini sevmedikleri herkes tarafindan bilinir. öyle ki Matthäus abimiz Klinsmann'in sezon boyunca 15 gole ulasamayacagina dair Hoeness ile iddiaya bile girer.. Sonuc ?

Klinsmann 15 gol atar ve loddar abimiz kaybeder iddiayi.



Dünya Kupasini kaldirir iken onun emegi de oldukca fazlaydi bu hasilatta.



90 dünya kupasindan sonra alman milli takiminin ilk onbiri ve hatta yedekleri dahi o dönemin en gözde ligi olan Serie A'ya transfer oldu. Klinsmann gerci erken gelmisti. Sonradan final macinda Arjantine karsi o penaltiyi atan sol bek Brehme de ona eslik etti. Ikisinin de güzel oyunu 1991 yilinda bugünlerden cok daha "sasali" olan UEFA kupasini inter'e getirdi.



1994 yilinda Monaco'ya transfer oldu. Menaceri olmayan futbolcu hem inter ve ayni zamanda Monaco ile olan antlasmasini kendisi yapti.



Elbette yanindan hic ayirmadigi 67 model Volkswagen Beetle'ini de beraberinde götürerek..



Adama acik havada bu sekilde araba sürmek yetiyordu suphesiz. Halk tarafindan sevilen insanlarin digerleriyle arasinda tuhaf romantik farklar oldugunu bilirim. Misal ileride belki daha kapsamli bir sekilde deginecegim bayrak adamlarin genelde cocukluk arkadaslari ile evlilik gerceklestirdigi gibi. Rooney, Kahn ve daha örnekleri vardir. Sadakatin bir baska yüzü olsa gerek.



1994 yilinin sonunda bir baska transferi gerceklestirir. Tottenham Hotspur'ludur artik o. Ingilterededir.. Ingilizler genel olarak almanlari ve almanyayi en az seven millettir. Diyebilirim ki ülkeler arasinda oynanan maclarda Ingiltere-Almanya maci, Brezilya-Arjantin macindan daha kanlidir, daha önemlidir. Dostluk maci dahi olsa hata yapanin affedilmedigi ve birbirlerine gicik iki millet söz konusu ve Klinsmann bu her yerde sevilen karakteri ile adanin yolunu tuttu.



Elbette Volkswagenini de yanina alarak..

Ingilterede yilin oyuncusu secilen ilk yabanci olmasi bir yana "Alman" kimligi ile bu basariyi tatmasi aslinda onun futbolculugunun en güzel tarifidir. Bir baska tarifi de 41 resmi macta 21 gol atmasidir.



Güney Amerika'ya Kapstadt'a gidiyor, yine bir yardim projesi adina.



Madame Taussed'da kendisi ile bas basa..




Karisi ile bol bol tenis maclari izlemeye giderdi.. Sene 1996. Ki o benim icin hep Boris Becker ile beraberdir.. Öyle cakili kalmis zihinde.



1996'da Bayern'e geri gelip Sampiyonlugu kucakliyor..



Yanindaki Kahn o zamanlar oldukca genc. Her sampiyonluk sonrasi oldugu gibi Marien Platz'da belediye binasindalar..



Avrupa Kupasi Sampiyonu oluyor 1996'da. Hepimiz onun yerden gelen topu sag ile kaldirip sol vole ile attigi gol ile hatirliyoruz.



Klinsmann'in ve Alman basinin hicbir zaman unutamayacagi karelerden. Ezelden, hicbir zaman sevemedigim antrenör olan Trapottoninin 80.dakikada onu oyundan almasi sonucu attigi tekmeler..



1999 yilinda kariyerini sonlandiriyor ve haliyle üzgün.. Öncesine Sampdoria'ya sonra tekrar Tottenham'a gidiyor.. Kariyerini sonlandirdiktan sonra Amerika dördüncü liginde ufak capli fantezi yaptiktan sonra futbola veda edip artik Amerika'da yasamaya basliyor..


Sonra birgün Milli takim Antrenörü olarak geri dönüyor bu topraklara. Yanina Bierhoff ve yakindan tanidigimiz bugün alman milli takiminin basinda olan Löw'ü de alarak.. Cesur bir adamdir.. Klinsmann'dan önce teklif götürülen iki isim de kabul etmedi milli takim antrenörlügünü. Almanya kendi evinde oynayacak ve basarisizlik sonrasi varolan kariyerinden dahi olabilirlerdi cünkü.



O her daim elestirildi. En cok bayern patronlari Hoeness ve Beckenbauer tarafindan. Önce Kahn'i yedek birakti,Lehmann'i aldi kaleye. Bu bayernlileri yeterince kizdirmamis gibi kaptanligini da aldi buyuk kalecinin. O dönem itibari ile formda Lehmann kalede, kaptan da Ballack oldu. Amerikada yasadigi icin sürekli elestiri konusu olsa da son derece gelismis yeni modern tekniklerle takimi calistirdi ve yönetti. Misal Amerikada yasamasina ragmen oyunculariyla her daim kameradan, ordan burdan sürekli iletisim sagladi..



En önemlisi "takim ruhunu" Alman milli takimina verdi. Bambaska yapti almanlari. Onun saha kenarindaki coskusu sokaklara ve hatta almanyanin her santimetrekaresine ulasti. Dünya kupasi inanin bana kazandiklari 90 veya diger dünya kupalarindan da önemliydi ya da devrim niteligi tasimasi bakimindan kirilma noktasiydi ve her sey onunla basladi.. Bir devrimin, degisimin mimariydi almanyada Klinsmann...



Tüm bu yasattiklarinin anisina Hamburg'da bir caddeye ismi verildi ve bunu sonuna kadar haketti diyebiliriz. Kac insan 90 milyon nüfusu olan bir halki bu kadar derinden etkileyip kökünden degisime sokabilir ki ?



"Tesekkürler Klinsi" tisörtleri dünya kupasi sonrasi her yerde göze carpiyordu. Mutlu etmisti bir adam bir halki. Onu elestirenler ise Hitzfeld sonrasi onca aday arasindan takimin basina onu getirmek icin cabaladilar ve Liverpool'un yillik 8 milyon euroluk teklifini de asarak onu sonunda Bayern Münih'in teknik direktörlügüne getirdiler..



Ve simdi zor durumda.. Takimi oldukca kötü olmasi bir yana hicbir sekilde umut vermiyor. Sakatliklar, yeni bir baslangicin zorluklari ve yönteminin basariyla sahada olmasi icin gerekli zaman pek yoktur bu alman devinde.

Atesten gömlegi sirtina gecirdi. ve hikayeyi yillar sonra tekrardan devam ettirecek nitelikte eylemlerle basbasa kalmasi dilegiyle..

8 yorum:

Cezasahası dedi ki...

Belgesel tadında bir post olmuş.Sanki birinin sesinden dinliyormuş gibi hissettim kendimi bu yazıyı okurken. Borges, sakın kaybolma bir yerlere yahu.

Zoma dedi ki...

Hocam Stuttgart'ta 3 numarayı giyormuş. Orada defans olarak falan mı başlamış?

Post da her zamanki gibi enfes. Tekrar hoşgeldin.

Adsız dedi ki...

iyi bir yazı olmuş. klinsman 96 avrupa şampiyonasında efsaneydi gözümde.

Borges dedi ki...

Zoma: Defans oynamadi hic. 9 yasinda iken dahi attigi gol sayisi oldukca yüksek idi..

Zoma dedi ki...

Demek Obafemi Martins ekolündendi o zamanlar. :)

pi dedi ki...

Harikasınız... Enfes bir yazı :)

Adsız dedi ki...

o sağ ayağıyla kaldırıp solla attığı gol amerika 94 deydi galiba.

Borges dedi ki...

Dogrudur..