11 Ekim 2008

Sikici Uzun Futbol Yazisi #2



Baris Özbek & Cassio Lincoln

Baris Özbek, alman ikinci Bundesliganin ortalama ve hatta bana göre "vasat" oyuncularindan birisiydi Galatasaray ve Türkiye Süper ligine gelmeden önce. Yetenek olarak ortalama futbolcunun gram üzerine cikamaz iken alt yapisinin saglamliginin yaninda fizik olarak üst düzeyde olan bir futbolcudur. Muhtesem ara pasi yoktur, gollük paslari ortalamanin da altindadir. Sutlari dengeli ve isabetli olmamasinin yaninda aklini oyuna en az sokangillerdendir. Takima katkisi kosmasi, cok kosmasi, cok cok kosmasinin yaninda alt yapisinin türkiye süper ligine göre "iyi" durumda olmasinin verdigi avantaj ile kazandigi toplari digerlerine göre iyi kullanabilmesidir. Degeri en iyimser ifade ile iki milyon euro'yu gecmez. Almanyada kalsaydi birinci Bundesligaya sansi yardim ederse gecebilirdi belki ama oynadigi klubun disinda taniyani olmazdi.

Bugün Türkiye Süper Liginin aradigi oyuncu profiline bire bir uyan, eksikligini bir galatasarayli olarak cektigim futbolcudur.

Lincoln, hali saha topcusu Lincoln, birinci Bundesligada alti yil top oynadi. Dönem itibari ile siradan bir futbolseverin almanyada on numara olarak yaftaladigi ilk ücün icerisine girmistir. Lincoln ile ilgili yazilari, bilgileri onun türkiye ile hicbir iliskisi olmadigi dönemde belirtmistim. Rosicky, Hleb gibi - o zaman Diego, Ribery yoktu- üst düzey futbolcu olarak aniliyordu. Sakat lincoln 2005 senesinde 44 mac cikardi . Yaslandigi, formdan düstügü zamanda degil en iyi ve en olgun caginda Türkiye süper ligine adimini atti. Degil ikinci Bundesliga, birinci Bundesliga dahi ona dar geliyordu. Klubu hicbir sekilde birakmak istemedi. Transferinin gerceklesecegi zaman diliminde an ve an izledik hakkinda cikan haberleri, klup yetkililerinin aciklamalarini. En son yaptigi röportajinda da belirttigi gibi Robinho misali yetkililerle kendisi görüsüp transferinin olmasi icin zorlamistir Schalkeyi. Baska türlü kimsenin onu birakmaya niyeti yoktu.

Devam edersek, bu iki insanoglu Türkiye Süper ligine adim atiyor, sonuc ?

Sonuc su: Ikinci Bundesliganin ortalama oyuncusu Baris Özbek, yüzde yüz dogru transfer, Lincoln balon. Elbette her iki futbolcudan beklentilerin farkli oldugunu ve elestirinin bu buyuk beklentiyi karsilayamadigindan da kaynaklandiginin farkindayim ama hepsinin disinda sezon boyunca gösterilen performansa göre balon veya cok yerinde sifatlari kullanilmistir.

Delgado ve Petric.

Matthias Delgado 2005 yilinda isvicrede yilin futbolcusu secilmistir. Mladen Petric, Delgado'nun o zamanki takim arkadasidir. Takimin en önemli ismi Petric degil ondan bir yas daha kucuk Delgado'dur.

Sonrasinda Delgado türkiye Super Ligine gelir iken Petric Bundesligaya tesrif ediyordu yaklasik iki yil sonra.

Bugün avrupa transfer piyasasinda Delgadonun esamesi okunmaz iken Petric, Zidane + 4 milyon euro ediyordu. ve hala iddia ediyorum ki Delgado en az Petric kadar yetenekli bir oyuncudur. Bir ihtimal Petric'in milli takim artisi olsa da sadece kendi liglerinde yaptiklarina baktigimiz vakit sonuc budur. Sonucu belirleyen futbolcularin yetenekleri degil liglerinin yetenekleri ortaya cikaracak kosullara sahip olup olmadigidir, bakin popülerlik cok baska konudur. Isterseniz isvicre ve Türkiye ligi kiyasi yapin, sonuc aynidir. Pek cok ülkeye göre toplamda cok daha "teknik" futbol oynuyoruz diye gecinirken yillar yili tek bir on numara bile cikaramayisimizin nedenlerine inmektir amac.

Lincoln misal sakatlandi, size göre citkirildim bana göre gereginden fazal sertligin oldugu bir ligde teknik orta sahanin kacinilmaz kaderi. Peki yasaminda hic sakatlanmamis Linderoth ? Az önce üstün fiziki yapisini dile getirdigimiz Baris Özbek ? Serkan Calik ? Hasan Sas ? Burada sorun Lincoln,linderoth'da midir yoksa cok büyük sorunun ayrintilari midir bu futbolcular ? varolan sertlikten oyun yapisi ve teknik futbolcu olmalarindan dolayi en cok etkilenenler midir ?

Galatasaray Lincoln'ü degil de Rakitic'i alsaydi durum daha vahim olurdu. Su Rakitic'in bu yil icerisinde 13 resmi macta gösterdigi performansi burada sergileyecekti ? Asilirdi.. Hele ki Mesut Özil yanlislikla bu lige transfer edilse dört bilemedin bes maci vardir. Sakatlanmasinin disinda inanin bana kimse tahammül edemez. Siz on üc macta oynadigi oyuna bakmayin, Bremene geldigi günden bu yana sergiledigi o "silik" performansi biliriz biz.. Saha icerisinde varligini/yoklugunu ayirtedemezsiniz. Ama iste o ortam ona hazirlanir, yavas yavas güclenir, ara ara parlamaya baslar iken yildiz oluverir birden..


Velhasil sorun bu lige gelen futbolculardan ziyade Süper Ligin yapisi. Sert futbolu. Oynamaktan cok oynatmamaya dayanan felsefesi. Kir,gecir, deli danalar gibi kostur. özü budur. Anelka dahi siradan bir futbolcu oluverdi burada.

Elbette bir de yönetici konumunda olan ortalamanin futboldan bihaber sesi. Bu sesi basinin da " cok iyi" kullanmasiyla olusan kaos durumu, bugünkü durumun aynasidir.

Dandik olarak nitelendireceginiz isvicre,bulgaristan liglerinin son iki yilda disariya sattiklari oyuncuyu türkiye Süper Ligi 50 yilda satamamistir. Yanlislikla ülkeye tesrif eden kariyerli teknik adamlarin henüz daha "bozulmadan" cekip aldigi bir iki futbolcunun disinda burada yetisip sattigimiz futbolcu yok denecek kadar azdir. Kiyasa ise hic giremiyoruz..

Buyuk Ligler deli cesaretine sahip Servet Cetinler istemiyor, oyunu akliyla oynayacak hem defans hem de ofans anlaminda yetkin futbolcu avindadir. Servet Cetin milli takim kahramani olabilir iken yurt disinda o gözü karaligi pek bir ise yaramayacaktir. Zamanlamasi, pozisyon alisi ve en önemlisi oyunu geriden nasil kurdugu mercek altina alinacaktir, o sert ve mücadeleci ruhu tam da bu ligin ruhuna göredir ama disarida sansi cok yoktur.

Toplamda teknik adama, futbolculara bakista öyle bir kucumseme var ki inanilmaz.. Her alanda. Oyunculari, teknik direktörleri, takimlari..

Misal Steau Bükres kucumseniyor. Arnavut ikinci lig takimi yapildi. Yari finalde Hagi'li kadrosuyla bizi dagitip Sampiyonlar Ligi finali oynamasini es gectim daha aylar önce ayni defansa sahip Romanyaya ne italyanin ne de fransanin disini geciremedigini herkes unuttu. Bayern macinin basinda gol yemese o muhtesem defansini konusturacakti, kismet Lyonu evinde dagitan Fiorentina'yaymis.. Evinde italyan devi bu kucuk, dandik takimi yenemedigi gibi atak bile gelistiremedi, sansi yaver gitseydi bu önemsiz romen takimi italyada yenecekti Fiorentinayi.. en azindan hakeden Bükres idi sampiyonlar liginin o güzel macinda.

Teknik adamlar hemen elestirilir.. Daum, Fenerbahce ile dinamo kiev'e elendi. allahtan türkiyede yapmis oldugu kariyeri cebindeydi yoksa Leverkusen, köln filan dinlemez asardi bu basin ve Fenerbahce de yillar sonra üst üste iki kez sampiyon olamazdi.

Velhasil Türkiye Süper Liginde konuyu tutarsak: Bir yildizi dogurmaya veyahut yildizlarin burada yasamasina imkan vermeyecek ölcüde hem yapisal hem de oyun felsefesi bakimindan cok ciddi sorunlari olan bir ligdir. Kayseri ve Galatasaray ile beraber yeni ve güzel statlarin yapimi, ikinci, ücüncü liglere olan ilginin devlet eliyle güclendirilmesi gibi sayisiz cözümler yavas yavas gelir iken varolan sert futbolun, oynamaktan cok oynatmamaya dayali oyun düzeni henüz varligini korudugu sürece pek cok yildiz sönüp gidecek, daha da ötesi kendi icerisinden yildiz doguramayacaktir.

ve ben bir futbolsever olarak artik kimi futbolcularin buraya gelmemesini onlarin hayrina görüyorum. Misal Mesut Özil, Ivan Rakitic, Mladen Petric gibi yavas yavas dünya futbol piyasasina cikabilecek olan insanlarin burada hicbir sekilde varlik gösteremeyecegini, performans sorunu yasayacagini iddia ediyorum. Eskiden Muntari,Appiah gibi kalipli oyuncular icin yasam alani vardir derken Appiah'in durumundan sonra bundan da suphe duymaya basladim.

Kisa zamanda degisimin baslamasi dilegiyle.. bol gollü, her takimin kendi oyun felsefesi oldugu ve bunu ligin her haftasinda göstermek icin cirpindigi, üc buyuk dört buyuk geyiginin kalkip her klubun kendi kimligi, oyun felsefesi ve ayni derecede deger gördügü bir basinin olmasi dilegiyle, temmenisiyle..

Maclar basliyor..

Iyi seyirler..

5 yorum:

pi dedi ki...

Hocam peki altyapılardan yetişen oyuncularımız hakkında neler düşünüyorsun?

Yakın tarihte dünya çapında başarılı olmuş bir U17 Milli takımımız var. Kaptanları Erkan Ferin'den tutun da zamanında Galatasaray'ın altyapısında "müthiş yetenekler" olarak lanse edilen Cafercanlar, Özgürcanlar hiç bir yere gelemediler. A takımlarda parlama şansları bile olmadı.

Bu adamlar bu ülkenin futboluyla yetişti ve yıldız adayı olarak gösterildiler. Neden A takımlara çıkamadı ya da ikinci lige dahi kiralandıklarında başarılı olamadılar?

Bugün baktığım zaman büyük futbolcu olabileceğine gerçekten inandığım bir tek Arda var gençlerimiz içinde. Aydın'lardan, Sercan'dan, Batuhan'dan tut, Muhammet'e, Cem Sultan'a, İrfan'a kimler kimler var ama işte saman alevi gibi parlayıp ertesi sezon ortada görünmüyorlar. Bundan öncekiler öyle oldu yani, bunlardan dan çoğu öyle olacaktır.

Bunu neye bağlıyorsun, bununla ilgili bir yazını da bekleyeceğim.

Adem dedi ki...

Bugün insanlar Yattara'yı istikrarsızlıkla suçluyorlar.Aklım almıyor. Yattara, son 2 sezondur takımının neredeyse her maçında kendini gösterimş, çok kritik gol ve asistlere imza atmış bir oyuncu olmasına rağmen genelde pozitif yönleriyle değil negatif yönleriyle ortaya çıkıyor. İnsanlar kazmalığın destansı kahramanı Hüseyin Çimşir'e ağızlarını açmazken, Yattara gibi neredeyse rakip savunmanın tamamıyla boğuşan ve ayakta kalan bir isimden her maç aynı yüksek performansı bekliyor. Hiç kimse Yattara'nın topu her alışında en az 4 rakip oyuncu tarafından sıkıştırılmasına, sert faullere maruz kalmasına bakmıyor. Ve Yattara her maç üst düzey bir performans sergilemeyince istikrarsız oluyor. Ama Hüseyin, tüm o kazmalığıyla her maç iki metreye pas verememeye devam edince istikrarlı bir "yıldız" oluyor. Bu da sanırım senin yazında değindiğin saçmalıklardan biri.


Bu arada uç bir fikir ama, gerekli planlamalarla birlikte ben Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan ve hala devam eden akademik bir uygulamanın futbola uyarlanması gerektiğini düşünüyorum: Altyapılardan yetişen yetenekli oyuncuların yurtdışına eğitime gönderilmesi. Ve bir de artık teknik direktörler bekliyorum gurbetlerden. Futbol rönesansımızı başlatacak isimler oralarda.

Borges dedi ki...

Pi: bahsedilen tema kismen neden genc yetenekler cikamiyor sorgusuna yöneliktir. Baska acidan istedigimiz düzeye gelemeseler dahi cikan oldukca genc ve yetenekli insanlarimiz var. Türkiye milli takiminin yas ortalamasi benim hosuma gidiyor sahsen. velakin istedigimiz milli takim disinda da basarili olabilecegine inanacagimiz "yetenekler" dir. Bunun da ayni sekilde "gelen yeteneklerin" yeteneksizlige dogru adim atmasi da Süper Ligin kendine has kosullarindan olageliyor. Aslinda su yapidan bir ligin en kötü ihtimalle saldirgan oyun tarzini benimsemis defansif orta sahalari sürekli on plana cikarmasi gerekirken Mehmet Topal'in disina cikamadik. Mehmet Topuz belki de bu ligin cikarabilecegi en iyi adamlardandi ama dogru bir transfer yönlendirmesi yapilamadi..

Daha genis capli belki baska zaman sevgili pi.

Shadow: Yattara örnegi bence muhtesem oturmus. Baska acidan sürekli hücüm yapan dünyanin en iyi takiminin dahi savunma zaafiyetleri olmasinin "olagan" oldugu yerde neden savunma acik veriyor sesleri ile takimin bütün ritmini bozacak absürd futbol yorumlarinin peydah olmasi da ikinci örnek olsun.. Hem Pasta yiyeyim hem bitmesinciler degil sorun.. bu insanlarin sesinin bu kadar "baskin" cikabilmesidir aslen problem..

Zoma dedi ki...

Hocam küçük bir hatayı düzelteyim, Dinamo Kiev'e elenen Zico'ydu.

Yazı çok güzel bu arada. Doğru noktalara parmak basıyor. Belki de bu sert futbolu ve oynatmamaya yönelik futbolu ortadan kaldırmak için teknik direktörlerin eğitimine bakmak gerekir.

Borges dedi ki...

Cok cok tesekkürler sevgili Zoma. BU da zaten elenme sonrasi gelen Ceyrek finali daha da güzellestiriyor..