16 Aralık 2008

Hesaplasma.!



Cocuktum, sürekli aci cekiyordum ve bunlar aslinda biraz da haketmedigim acilardi..

Almanyaya giden halamin bize miras kalan köpegi Pamuk'u her gördügümde icim gidiyordu. Öyle bir bakisi vardi ki evde ekmek, kiyma,et ne varsa önüne veriyordum biraz baska baksin diye. Balkonda kalirdi soguk kis gecelerinde. Mümkün degil uyuyamazdim, cevresindeki cuvallarla her yerini sarar, taslarla tutustururdum ki bir kalkista yarim saatlik emegimi cöpe atardi rahmetli Pamuk.. Ve ben kivranirdim.. bugün hic acimadigim kadar acirdim..Sorun o veya bakisi degil bu sekilde yaratilis cok canimi yakiyordu cok fazla kiziyordum beni bu sekilde yarattigi icin ona.. Her seyi bilendi, her seyi o sekilde yapan oydu ve ben bu herseyibilenligine son vermek icin kendi icimde nedensizce abuk subuk seyler yapma gayretine girerdim, bilemesin bir seyi diye.. Kimsenin beklemedigi anda kendimin dahi önceden dusunup tasarlayamayacagim ölcüde cok baska bir eyleme girisiyordum.. Artik her seyi, en azindan bunu bilmiyorsun diye kendi capimda intikam aliyordum.. Cocuk aklimla alt etmeye ya da bir cesit tepki vermeye calisiyordum dogdugum gün üzerime giydirilmis bu aci gömlegine karsilik..

Ama ne care, bu onuda düsünmüstür diyerek uzaklasiyorduk bir baska aciya..

Yasli yüzlerin, yasliligin verdigi caresizlikle cocuk aklima muhtac kalislarindaki ricaci bakislari indirirdi en narin yerime bicagi.. Öyle acitirdi ki o ifadeler.. Oglum surada ne yaziyor diye kapiya gelen amcalarin olagan caresizliklerine olagandisi tepkim kemirdi en cok cocuklugumu. Basit bir yüz ifadesi bu kadar yaralar mi insani ? Durduk yere ters döndüm, zipladim, kendime bir tokat attim, bu sefer bunu tahmin edemedin, her seyi bilemedin, tahmin ettigin gibi olmadi cok sey diye cikistim yukariya dogru..

Iki dakika sonra yine bunu da tahmin etmistir diye egdik basimizi önümüze..

Digerine empati yoluyla yaklasim Pamukla basladi Norvecin köyünde dogup da cehenneme atilacak olan hristiyan arkadasla devam etti. Ben neden dogrunun kapsama alani icerisinde dünyaya geliyordum da o olmasi gerekene cok uzak bir kasabadan buraya kosmak durumunda kaliyordu ? O kadar uzun yolu kosamadigi icin cezalandiriliyordu haksiz yere ? On yasindayken dahi insanin dogustan hicbir sekilde secmedigi ama bir sekilde sahip oldugu kosullarindan dolayi yargilanamayacagini görebilirken on yillarca okuyup okuyup bunu göremeyecek derecede anlamsizliklarla dolu sürüyle denyoyu gördükten sonra vazgectim zaten cok seyden.. En basta sirdasimdan, en yakin arkadasimdan..

**
- varoldugunu biliyodum ama yokmussun gibi yaptim..
- neden?
- once sen baslattin..
- hmm..

**

Sonra bir gün Oguz Atayla tanistim..

insanin kendisiyle hesaplasma sanatini kelime kelime gösterdi, cümle cümle ögretti. Önce her eylemimin arkasina koydugum kabul edilebilir iyi niyet maskemi cikardim.Akabinde "Deger" diye sayikladiklarimin toplumun baskisiyla edinilmis sahte nitelikler oldugunu kavradiktan sonra yol acildi.. Dostoyevskiden ögrendigim insanin kendisini asagilamasindan duydugu tarifsiz hazzi da arkama alarak üzerine bastigim her parcama nesteri vurdum.. Kana buladim her yerimi, bir bir ortaya serdim tüm kötülüklerimi.. Elle tutulur bir yanim kalmayasiya kadar böldüm, parcaladim ne varsa ve merak etmeyin kendime de haksizlik yapmadim hic.. Cikan sonuc aslinda ilk golü yiyesiye kadar gayet iyi bir insan oldugum olsa da biz macin ilk dakikasi bitmeden yemisiz golü..

Kabullenmek oldukca güc olsa da aslinda daha zoru bir baskasinin sizi bu sekilde kabul etmesiydi. Kendimi oldugumdan cok baska göstererekten ilerledigim yolda birden tikandik.. Bu zamanda kabugundan disari cikip kendisini tüm saydamligiyla sergileyen insanin yasamda tutunmasi olanaksiz.. Mutlu sonlara, muhtesem kisiliklere alistirilmis bünyelerin hayallerine oturmuyor ve artik ortaya sermekten cekinmedigim kendimle basbasa kaldik.. Ancak bir baskasi olmayi göze aldigimiz zaman karisabiliyoruz kalabaliklara.. Parca parca güzellikleri bütünleyip baska baska borgesler yaratir iken aslimizi kaybettik.. Aslimizin en az Oblomov kadar farkindaydik ve o nasil ki uyusuklugunun farkinda olarak sevdigine kendisini vermekten itina ettiyse biz de onun sahip oldugu mutsuzluk bilinci ile hareket etmekten cekinmedik.. Sonu bastan görüp kabullendik..

29 yil önce bugün dogdum. Sinir-kural tanimaz bir hesaplasma/intikam dürtüsüyle yasadim bu geride kalan yirmidokuz yili. Kim oldugunun önemi yok, adalet duygusu olmayan tanri dahi olsa hesaplasilabiliyordu benim dünyamda.. Ne ona ne de kendime aciyorum bugün ve sadece aklima ihanet etmeden insan olmanin caresizliginde cizilmis yolun bir sagina bir soluna gecerekten ilerlemeye calisiyorum sadece..

** Mak100 efendiye saygilarla..

3 yorum:

Anıl dedi ki...

Biz yine de kalıplaşmış iyi dileklerimizi eksik etmeyelim: "Mutlu yıllar!"

Aytaç Togay dedi ki...

Aynı gün doğmuşuz. Yeni okudum yazınızı. Sevgiler. Aytac.

Borges dedi ki...

aytac togay: Bazen yorumlar gözden kacabiliyor.. Kacirmisim bunu. Ilginc geldi ayni gün dogdugum bir baska insanla karsilasmak.. iyi ki dogmussun, gec de olsa :)