Galatasaraya gelmeden önce.. 24 Subat 1992.. Möller henüz daha Frankfurt takiminda iken.. 92 sezonu sonunda Juventus'a transferolacak, Feldkamp da sezon sonu Galatasaray'a gelecektir..
Galataaray ile Frankfurt eslemesi öncesi.. 19 Ekim 1992.. Ilk defa bir türk klubu bir alman klubunu avrupa kupasinda elemeden önce..
11 yorum:
Söz konusu maçtan sonra Fotospor gazetesi Dragoslav Stepanović'in "maç bizim hakkımızdı" sözlerinin altına "Hastir Ulan" yazarak bugünkü Türk spor gazeteciliğinin fitilini ateşleyen anlardan birine imza atmıştır. "yarın ya fotospor alın ya fotospor alın" dönemidir o dönem...nerden bileyim scanner diye bir şeyin böyle yaygınlaşacağını..
fırat abi
"nerden bileyim scanner diye bir şeyin böyle yaygınlaşacağını"
diyerek sabaha karşı bol bol tebessüm ettirdin :)
Flying Dutchman: Biraz daha samimi, icten, dogaldik diyelim yillar yillar önce :)
Ama bu konuda en saglam öküzlük leeds maci sonrasi yapilmisti.. O dönem Star gazetesinin zeki yazi isleri müdürünün kaleminden yani Yilmaz Özdil'den cikma bir baslik vardi.. iki leeds'li oyuncunun ölümü sonrasi su koca basligi atiyordu:
"Two Size"
Tuu size.. Ingilizcesi de iyi oldugundan Two : 2 ve Size: Beden oldugu imasi veriliyordu filan..
Bir gün bu rezilliklerin bir top on'unu yapmak gerek..
@borges
Two Size bence hem yazıklar olsun size ve hem de 2 attık size anlamına da geliyor olabilir...
Olabilir kesinlikle sevgili Varol Döken.. Ahmet kaya vefat ettigi gün de baslik su sekildeydi:
"Ahmet Kaya kaya oldu.!"
Daha niceleri oldugundan, kelime oyunlarini cok sevdiginden ben ve benim haricimdea bir kac köse yazari da bu konuyu bu sekilde islemisti diye hatirliyorum..
Isterseniz "Two Size - Yilmaz Özdil" seklinde bir google aramasini yapin, diger görüsleri de alabilirsiniz sanirim.
ama benim dediğim gibiyse ortada öküzlükten çok duyarlılık olmuyor mu?
Simdi sevgili Varol Döken: O basligin altinda yerleri öptürdük sizi var, duyarli bir yaklasima dair cümleler analizler yoktur. "Dingiltere" "Ahmet Kaya KAya oldu" gibi durumlar söz konusu. Eksi sözlüge de bakin "Two size" icin ayri bir baslik acilmis ve hatta yorumlarin birisi de "hayatimda gördügüm en aptal gazete basligi" filan yaziliyor.. yaklasik yilmaz özdil karsiti dinci de diyebilecegimiz dört bes yazar da yazarin üzerine gitmek istediginde bu günlerinden bu basliklari dile getirmisler.. Daha da ayrintili isleyen insasnlar da var. Genel görüntü icerisinde mevzubahis konu türk, türklük, türkiye oldugu zaman Yilmaz Özdil'in ne kadar acimasizlasabilecegini de bildigimden burada böyle bir duyarli yaklasim bana göre imkansizidir. Meselenin cok baska siyasi icerigine dokunmuyorum, bariz bir "Öküzlüktür" eger ki benim dedigim anlamda ise..
Sizin dediginiz gibi ise eger, kesinlikle cok duyarli bir yaklasim gösterilmis oluyor ama o gazetenin tamamini göz önüne getirdiginizde bu cok cok cok iyimser bir yaklasim gibi duruyor..
O bakis acisi daha cok sizin duyarli yaklasiminizdir kesinlikle..
yılmaz özdil geçmişiyle takip ettiğim gazeteci değil, hürriyet'te yazdığından beri bir de ondan az öncesi sabah'ta okuyordum... star dönemlerini bilmem, benim bildiğim dönemlerden hoşuma gidiyor, hoş dokundurmaları, ince mizacı var ama genel olarak bunlarla ne birini yüceltir ne de insanlıktan çıkartırım... sadece benim şu ana kadar okuduğum özdil, sokakta holiganizm yüzünden ölen iki ingiliz vatandaşına iyi olmuş bakışıyla bakmaz diye tahmin ediyorum... ahmet kaya ile ilgili kısmını bilemem, duyarlılık sınırı ne kadar dar geniş bilmiyorum çünkü...
açıkçası ben artık ötekilerden, ayrımcılıktan, işine geldiği yerde demokratçılıktan sıkıldım... siyasete de böyle bakıyorum artık, dutchman'ın blogunda yazdığım bir şey var, copy paste sevmem ama meramımı anlatsın diye koyuyorum buraya:
pazar günü aklımda bir şey vardı, neden yapmadığımı hala bilmiyorum, yerine ulaşıp ulaşmayacağını da ama deneyebilirdim yine de... zarfın içine şöyle bir mektup koymak:
sevgili belediye başkanı,
bu mektubu okuduğunuza göre seçilmişsinizdir, hayırlı uğurlu olsun demeyeceğim çünkü bence her şey olması gerektiği gibi olur... seçilmenizde zerre katkım yok çünkü sizden önce bu seçim sistemine inancım yok... benim için sizin veya bir diğerinin bir farkı yok çünkü farkınızı ortaya koyabileceğiniz bir sistem yok... bu seçim sadece bir oyun, orayı almalıyız, burası çok önemli, şurası bizim kalemiz sloganları arasında nasıl başka bir şey düşünebilirim ki... bence bütün siyasetçiler risk oynasın, kazanan seçimleri de kazanmış sayılsın...
neyse sonuç olarak seçilmenizde bir etkim olmadığına göre düşmenizde de bir etkim olamaz ama suyunu tasarruflu kullanan, yerlere çöp atmayan, vergisini tam tamına ödeyen, bir diğer vatandaşın hakkına kendisine gösterdiği kadar saygı gösteren biri olarak şunu isteyebilirim...
lütfen beyoğlu'nun içine etmeyin! iyi projelerle dünyada barcelona'nın yerini tek başına tutabilecek bu semti gerekiyorsa yap-işlet-devret modeli ile yabancılara verin... lütfen!
Varol Döken:
Öncelikle mektubunuzun icerigine katiliyorum, birinci kismina özellikle.. Bu sistem icerisinde tasiyabilecegimiz umudun, degisim miktari az cok bellidir. Kisilerden bagimsiz olarak sistemin insanlari ne kadar mutlu edebilecegi sinirlandirilmistir. Bu sinirin bilincinde biraz iyi ve biraz kötü arasinda yaptigimiza "secim" diyoruz sadece...
Yilmaz Özdil'i burada tartismak istemiyorum.
Ama sizin samimiyetinize inaniyorum ben.. Sadcee Özdil'e degil pek cok posta, pek cok olaya olan "güzel" yaklasiminizi bildigim icin isin bilincli körlük olmadigini da görüyorum..
Toplamda bir insan her eylemiyle dogru veya yanlis olmayacagini kabul ettigimiz vakit her "nesne" tartisilabilir ve degerlendirilebilir oluyor.. Bu Borges , Yilmaz Özdil veyahut Varol Döken olabilir hic sorun degil..
Yaklasiminiz hep pozitif,keyifli.. Umarim bu bakis aciniz hic kaybolmaz diye sonlandiriyorum Feldkamp alti Yilmaz Özdil soslu siyasete kacan yorumlarimi ;)
feldkamp galatasaray ın başından kaybolana kadar kaybolmaz benim bakış açım:)
eyvallah...
Ayrica Milan'i 3-2 yendigimiz zaman star gazetesinin diger bir efsane basligi var: Yendik MI LAN!
Yorum Gönder