30 Kasım 2011

Engin Baytar çok sorumsuz yaa..



Engin Baytar, takımını yakmış. Engin, sorumsuz davranmış vesaire vesaire.

Sizce Engin, bugün ne yaptığının farkında değil midir? Sizin o ilkokul çocuğuna öğüt verir tarzda yazdığınız yazılarının içeriğini gerçekten bilmediğini mi düşünüyorsunuz? Aynı şeyleri yazmaktan sıkılmadınız mı? Engin ya da Emre hakkında aynı cümleleri kurmanın bir adım ötesine geçemiyorsunuz, farkında değil misiniz? Pişman ettiniz de zaten oyuncu beş dakika sonra pişman olmuştu. Bugün oturup konuşsanız saha içerisinde nasıl davranılması gerektiği konusunda topluma seminer verecek bilgi ve birikime sahip olduğunu göremiyor musunuz? Bu yazıların hemen hiçbirisi yarın oynayacağı bir başka maçın içerisinde benzer davranışı gösterecek olmasının önüne geçiremiyor, bunu Emre'de göremediniz mi yahu?

Sorun şu ki o inanmışlık ve kazanma hırsının sonucu tam da o anda kendilerini kontrol etmeleri mümkün olmayabiliyor. Buna dair yardımınız oluyor mu? Bu yazdıklarınızla hayır.

Spor basınında maç sonrası yazıları okumak kadar sıkıcı bir eylem yok. Dünya basınında milyon tane yazı okurum, en sıkıcısı biziz.(Ben de dahil). 800 vuruşa beş kelime yazıyorsunuz, tanımayan ortaklaşa basın bildirisi yayınladığınızı düşünür.


Kahn ne yapıyor burada? Sorumsuz davranıyor, takımını mı yakıyor?


Peki burada? Daha bunlar onlarcasından sadece ikisi. Van Bommel'in, Roy Keane'nin, Effenberg'in Eric Cantona'nın, buna benzer milyon tane karesi var. Hepsinin ortak yönü nedir biliyor musunuz? Takımlarının kaptanı olması.

Zira bu adamlar kendilerini maça ve kazanmaya doğru ekstra motive ederek sahaya çıkıyorlar. Takımlarını bazen yakıyorlar belki ama inanmışlığı ve mücadelesi ile takımın geri kalanını kazanma yolunda itekledikleri için vazgeçilmez oluyor, kaptan oluyorlar.Bugün Bayern München yine aynı tartışmayı yapıyor, kırmızı kartların müdavimi olan dört farklı ülkede şampiyonluk görmüş Van Bommel'i arıyor.

Sanıldığı gibi örnek futbolcu centilmen olan değil kazanmaya yönelik inancını sahada rakip ayırt etmeksizin gösteren bir oyuncu lider oluyor. Hepsinin zamansız kırmızı kartları mevcuttur.

Hagi'sinden Cantona'sına kadar..

Diğerlerinden farklı olarak Öcal Uluç güzel bir yazı yazmış, lütfen okuyun.

Engin Baytar'ı, Emre Belözoğlu'nu, Eric Cantona'yı, Stefan Effenberg'i, Oliver Kahn'ı, Roy Keane'i ve benzerlerini ben olduğu gibi kabul ettim. Alkışlamıyorum her eylemini ve fakat sahada kazanma hırsından yoksun yenilgiyi kolay bir şekilde kabullenen diğer yetenekli oyunculardan daha çok seviyorum bunları. Üstelik böyle futbolcun varsa takımın genel karakteri de olumlu bir şekilde etkileniyor.

Arada bir yakacak, bunu bilmiyor muydunuz? O hareket yanlıştı ve bunu yazıyorsun, henüz okula bile gitmeyen yeğenimin dahi farkında olduğu gerçeği sadece sen biliyormuşçasına..

Sıkılın artık, sıkılın..

16 yorum:

parrhesiastes dedi ki...

kesinlikle çok haklı bir noktaya değindiğinizi düşünüyorum,o kadar gereksiz o kadar sıkıcı ki böyle zamanlardan sonra spor medyasının bu tarz yazılarını okumak insanı futboldan soğutuyor.Keza uzun zaman olmuştu böyle adamların eksikliğini çekeli.Roy Keane gibi bir adamın olsun gerekirse şampiyonlukların bile olmasın yeter..

Batistuta35 dedi ki...

Verdiğin örnekler iyi güzel hoş da ne emre ne de enginde kahn ve effenberg gibilerinde olan liderliğin,sorumluluğun yüzde 1i bile yoktur. Basına yaptığın eleştiri tamam da bu adamların ne savunulacak ne beğenilecek bi tarafları yok. Kazanma hırsıyla durup durduk yere rakibe kafa atmayı,kendi oyuncusuyla kavga etmeyi,tüm topları bana verin top benim kavgası yapmanın bi alakasını kuramıyorm ben. bu dediklerin bir olur 2 olur ama emre olsun engin olsun sahaya adım atar atmaz karaktersizleşiyorlar.Sonuçta bu oyun rakiple oynanıyor. Bunlar bana 2-3 maç alacak diye ne diye çekeyim ben bunları.Şimdi rakip takımları bırak kendi takımlarında bile bu 2 arızayı seven sayan çok azdır.Verdiğin diğer örnekler bu şekilde değil ama.. Dostluk maçında gerizekalıca rakibe vurup kırmızı alan diğer taraftan her topu ona pa svermediği için maç sırasında takım arkadaşına dalan adamlardan bahsediyorsun

felix mourinho dedi ki...

yazı güzel, örnekler de gayet güzel ama karşılaştırdığımız adam "engin baytar". oliver kahn, stefan effenberg, hagi, cantona, mark van bommel vs. vs. bu adamlar bırak en 2-3 maç kazandırmayı takımlarına en az 2-3 kupa kazandırmış olan adamlar. ben engin baytar'ın kazandırdığı 2 veya 3 maç bile bilmiyorum. şöyle "engin baytar adeta tek başına aldı maçı" cümlesini en son ne zaman duyduk ki ?

daha yerel bir örnek vereyim ben. emre değil tabii ki. hasan şaş. 2006-2007 sezonunda ankaragücü deplasmanında ankaragücü takımı, sahadakilerden kenarda ısınan futbolcularına kadar o kadar çirkef top oynamıştı ki, herkes çıldırdı ama kimse bir şey oynayamıyordu tabii ankaragücü'nün saha içi ve saha dışında bozan oyun yapısı yüzünden. hasan oyuna girdi gelene gidene atar yaptı, kavga etti, tartıştı, itti ama gidip asistini yaptı, bildiğimiz hasan gibi oynayıp 2.golü de yarattı ve 1-0'dan maçı 2-1'e getirdi o deplasmanda. sonrasında da oyundan atıldı. ama hasan şaş o oyundan atılmadan önce galatasaray'a 1 sezon önce efsanevi bir şampiyonluk kazandırmış, 2001-2002'nin kahramanı olmuş, 2002 dünya kupasının en akılda kalan futbolcularından olmuştu. o adam hasan şaş. o ne zaman agresif olacağını, ne zaman top oynayacağını gayet iyi bilen bir adam.

erol ersoy'u sahada rezil eden adam da hagi'ydi. o hagi o gün sırtında hagi forması olan herkesin yapması gerekeni yaptı. sadece galatasaray'da 10 tane kupa kazanmış bir adamın yaptığı gereksiz bir gençlerbirliği maçı için değil, o faruk süren'in "kutsal ittifak" dediği şeye karşı bir hareketti.

hagi yapar, hasan yapar, bülent yapar. yapmamalı ama yapar. ama engin'in niye yapar ? engin'in yapmasına sebep ne ? onun kariyeri ne ? herkes engin'in bir kariyeri olsun diye uğraşırken, engin inatla yapılanı yıkmak derdinde. inatla ama inatla şans verilmesine rağmen yıkmak derdinde. gençler, es-es, trabzon ve galatasaray kariyerine neden sahip ? inanıldığı için. o ne yapıyor ? kendine inananları inatla yanıltmak için çabalıyor.

bizim istediğimiz şey, önce arada bir de olsa maçları kazandırması. maçları yakması değil.

engin'in yaptığı şey kazanma hırsından dolayı değil. "hatasında ısrar eden ahmaktır." sözü gayet net açıklar olayı bence.

Prometheus Desmotes dedi ki...

kazanmak için onurlu bir hareket yapmakla çirkefleşmek arasında derin faklar vardır. engin baytar gibi türkiye' deki bütün profesyonel liglerin gördüğü en çirkef adamına bu kadar methiye düzmeye, adını cantona, roy keane, hagi, kahn, van bommel vs. gibi 'adam'larla bir arada zikretmeye gerek var mı?

ben o adamlarının hiçbirinin maçın 80. dk sında rakip hücümünü kesmek için, rüzgar azıcık daha şiddetli esti diye yerde dakikalarca kıvrandığını ve oyun çizgisinin dışına çıktığı saniyede de sahaya geri dönebilmek için yalvardığını görmedim (beşiktaş maçı). gören varsa da yazsın.

engin' in sorunu hareketlerine engel olamama sorunu değil karakter sorunudur. sahaya karakter koyan bir insanın her türlü davranışı bir şekilde sineye çekilebilir ancak engin baytar gibilerin davranışları ancak küfür edilerek savuşturulabilir. ve siz, engin baytar' ı kurtarmak için cantona, kahn, effenberg gibilerin yanında hagi' yi bile ateşe atan borges, bizden farklı ne gördünüz engin' de?

Borges dedi ki...

Prometheus Desmotes: Ne yaptın sen yahu? Sahaya karakter koymak nedir?

Yetenek başka arkadaşım. Az vardır çok vardır, Cantona kadar yoktur ama Van Bommel'dan fazladır v.s.

amma velakin yukarıdaki Kahn hareketi çok mu onurlu? Van Bommel kolunu soktu o resim de ünlüdür çok mu onurlu? Daha neler neler var, ne onuru yahu. Bunlar işin bir "parçası".

Sen o agresyonun faydalarını göreceksin ve fakat diğer tarafından kaçınacaksın? Yok öyle olmuyor maalasef.

Lütfen kıyası yetenek ya da sınıflandırma olarak adlandırmayın. Bir kategorize var ve fakat bu oyun karakteri, saha içi duruşu nedeniyledir.

miracsaral dedi ki...

Bu konu benim hakkıma Rooney ve Alex Ferguson arasındaki "Keep that anger" muhabbetini hatırlatıyor. Çünkü Rooney, sonuçta yetenek olarak ne bir Henry, ne bir Zlatan İbrahimoviç. Ama her sene düzenli olarak belirli bir standartın üstünde oynuyor.

Rooney'nin saha içindeki hırçınlıklarına dair Alex Ferguson'a sormuşlar, "Hocam bir önlem aldınız mı, konuşuyor musunuz bu konuyla ilgili?" demişler. Alex Ferguson da cevap vermiş. "Evet, konuşuyorum ama tahmin ettiğiniz gibi sakinleş değil aksine bu öfkeni koru, "keep that anger" diyorum. Çünkü Rooney'i Rooney yapan o içindeki öfkesi"

Emre ve Engin ile de böyle bir mevzu var. Bu adamlar o hareketleri yapmadıkları takdirde, yok olur giderler.

Unknown dedi ki...

Alex de souza?

Borges dedi ki...

Yusuf Altıntaş, Recep ?

Bazen ihtiyacın olan oyuncu tipi budur. Özellikle imkansızı başarmak zorunda kaldığın vakit..

Lahm? Bilmem kaç yıldır her maç aynı düzeyde oynuyor, dünyanın en iyisi ama liderlik açısından eleştiriliyor. Kol geçiren Van Bommel olsaydı İnter'e karşı elenmezdik diyorlar.

Alex muhteşem, ama on bir tane bulabilir misin? Bazen sahada Emre'nin isyanına da ihtiyaç duyarsın Alex'e olan saygının yanında..

Hiç Kimse: Güzel bir örnek, çok güzel..

CH dedi ki...

Felix mourinho arkadas cok guzel ozetlemis. Evvela bayrak adam olmak gerekiyor bu tur 'cildirmalarin' hos gorulebilmesi yada bunlardan olumlu anlamlar cikarilabilmesi icin. Emre'nin ruhsal sorunlarinin oldugu cok net ama bir yandan da alex'ten bile daha etkili oldugundan ve olasi bir yoklugunun takimin sonunu hazirlayacagindan zerre suphe duymuyorum mesela ben de.Yalniz engin bayrak adam olmak bir yana once kendi takiminda saygi duyulan biri olmasi gerekiyor galiba.

M.Cagdas dedi ki...

Belki biraz alakasiz bir ornek olacak ama, ben Kanada'da yasadigim icin biliyorum, bazen Buz Hokeyi maclarinda takim ruhsuz oynuyorsa, oyun olarak eziliyorsa, reaksiyon gosteremiyorsa, bir anda takimi motive etmek icin, uyanmasini, ayaga kalkmasini saglamak icin bir oyuncu cikar ve karsi takimin bir oyuncusuyla yumruk yumruga kavga cikarir. (Tabi hokeyde kavga nispeten kabul goren bir olay, hatta seyirci ister bunu.)
Bu sekilde donen cok mac gordum ben, yenik takimin uyanip geriden gelip maci kazandigini.

Tabi Engin icin durum biraz farkli sanirim. Zira cikisini surdurmesi icin surekli oynamasi gerekiyordu. Neyse zaten konusulmus ben tekrar etmeyeyim bir de.

Borges dedi ki...

Bayrak adam olmasına filan gerek yok. Cantona daha ilk yılında sazı eline aldı. Ujfalusi bile pek çoğunun önünde bugün. Van Bommel 9 yaşından bu yana Bayern'de oynayan Lahm'ın önüne geçti iki yılda. Örnekleri çoktur ki mesele de bu değil daha çok.

Bu gibi adamlar Alex değil Ergün Penme değil. Hırslı, motivasyonu yüksek ve her an sorun çıkarabilir yapısı da söz konusu. Bunlardan şikayet ediyorsanız bunun çözümü "yanlış yapıyorsun" değil.. Yanlış olduğunun hemen herkes bilincinde zaten. "olağan" bir sorun aslında.

Daha kontrollü olması için yapılması gerekenler varsa da "yanlış yapma" demekten öte bir eylemdir kesinlikle.

dt.ibo dedi ki...

abi haklısın ama Engin 2-1 gerideyken yapmıyor ki o hareketi. Neyin kazanma hırsı bu onu anlayamıyorum bir türlü.

Borges dedi ki...

dt.ibo: Usta çok zor değil aslında. Burada sen "adrenalin" e oynuyorsun ve bunun bazen bu şekilde geri dönüşümü olacaktır. Başta Terim olmak üzere kimsenin çok fazla şikayet etme hakkı yoktur. ŞL son saniyesiymişçesine oynuyor oyunu.

Ki..

Bunu engellemenin yolu da başkadır, benim derdim budur.

CH dedi ki...

Kimin taraftari oldugu falan hic onemli degil 40 bin kisinin onunde fiziken kendisinin iki kati bir adam tarafindan 'itilip kakilip asagilanmak' sonuclari ne olursa olsun Engin icin kabul edilemez gider kafayi cakar 'karizmayi cizilmekten kurtarir'. Bence kendisinin durumu bu kadar basit, akildan ozelliklede takim ruhiundan alakasizdir. Bence tabi:)

yusufgs dedi ki...

Bence zaten Engini böyle kabül etmeliyiz.Adamın yapısı böyle.O yapıyı ne Fatih Terim değiştirebilir ne de başka birisi.Yani örnek olarak koskoca Zidane bile 2000 yılında Juventus - Hamburg maçında kafa atıyor sonra 6 sene sonra yıne belkide hayatının en önemli maçlarından birinde uzatmalarda öfkesine yenik düşüp Materazziye kafa atıyor.

Bir atasozu ile bitirmez istiyorum:
- Kurt tüyünü değiştirir, huyunu değiştirmez.

Lev dedi ki...

abi ne karakter peşindeyim ne saygı-sevgi falan. ama şöyle bir gerçek vardır ki bir adama duyulan saygı ilk önce işini nasıl yaptığıyla ilgilidir. bu her işte böyledir sen bir dahinin bütün pisliğini çekersin, ne istese verirsin kafanı da kurcalamaz, ama aynı şeyleri bir aptal için yapamassın...eric cantona hastası bir adamım herşeyiyle ama engin sahada ne koyuyor ki bu serserilik lüksünü verelim ona. "serserilik" ciddi bir lükstür, ciddi bir esnekliktir ama buna sahip olabilmek için daha doğrusu bu hakkın sana tanınması için ilk önce herkesten başka bir şeyler koyabilmen lazım hayatta. hagi, cantona bu adamlar onu yapıyordu. bu ikisi bir arada olunca kahraman olursun, yoksa kimse engin'in gül yüzüne bakmaz, hareketlerini de çekmez.