21 Mayıs 2009

3.Bundesliga Seyirci Rekoru.!



Bir ara yorumlarda Fortuna Düsseldorf'un stadi üzerinde durmustuk.. Ücüncü lig icin 51.500 kapasiteli bir stat yapimi ne kadar dogrudur ? Ki bu sehirde de tartisiliyor.. Seneye Leverkusen maclarini kendi statlarinin insaatindan dolayi burada oynayacaktir.. 51.500 kapasite ve daha pek cok acidan oldukca modern bir stattir.. Lakin böyle bir stadin yapiminin altinda cok baska islerin döndügünü düsünüyorum.. Efsane zamanlarindan kalma bir stat olsa anlayacagiz lakin Ücüncü lig takimina bu stadin yapimi..



Bugüne kadar ücüncü Bundesliganin seyirci rekoru haliyle Fortuna Düsseldorf klubune ait.. 2004 yilinda gerceklesmis 38.123 seyirci.. Keza bu senenin de en yüksek seyirci rekoru yine 27.175 ile Düsseldorf'a ait.. Taraftarlari her maca bu hafta rekor kiriyoruz diye hazrilayip cesitli rekor denemeleri yaptilar sezon boyunca.. ayni zamanda seyirciyi stada cekmenin de güzel bir yoluydu rekora ortak olma duygusuyla hareket ettirme cabasi.. Velhasil bu hafta galip geldikleri zaman ikincin Bundesligaya cikmasi kesinlesecek olan Werder Bremen II macinda rekor sanirim bir daha gecilemeyecek ölcüde kirilacaktir.. Zira macin tüm biletleri satilmis durumdadir.. Bu da yaklasik cumartesi öglen oynanacak olan ücüncü Bundesliga macina 51.500 seyirci gelecek demektir..

10 yorum:

Sade dedi ki...

Biz 3.ligde 8000 kişiye oynadığımızda bayram ediyoruz.

Empyrium dedi ki...

Stad yapılıyor, ben korkuyorum 55.000 kişi maça gelecekmi diye.Sürekli şampiyonluğa oynayan takım her daim avrupada öyle yada böyle var olan takım.
Adamlar 3. lig takımı için yapıyorlar.Buda karşılıksız sevmek olsa gerek.

Borges dedi ki...

Empyrium: Zira Genclerbirligi macini ve ülkenin derbi ve avrupa kupasi maclari haric stada gitme aliskanli gi olmadigindan ben de korkuyorum.. Bugün hala 20 milyonluk sehirde 24 bin kapasiteli bir stad, galatasarayin durumu ne olursa olsun herhangi resmi birinci lig macinda dolmuyorsa, sorun var demektir.

PENALTY dedi ki...

Aslında sorun şudur sevgili Borges. Gerçek taraftarlık kültürünün hiçbir şekilde henüz yerleşememiş olmasıdır. Taraftarlık derken asla "fanatizmi" kastetmediğimi söylemek isterim, zira bazı tirbün grupları az olsun ama yeterki bağırsın mantığı içerisinde algılayabilirler ki ben fanatizmi özellikle tırnak içerisinde yazdım ve asla bu tirbün gruplarını o anlamda fanatik değil daha çok "tirbün emekçisi" diye nitelendirdiğimi söyleyeyim. İnsanlarımızın herşeyi başarı üzerine kurgulayıp, olası başarısızlıklarda sürekli bir sorumlu arayıp, ve de kendini bundan soyutlaması sadece futbol taraftarlığından ziyade hayatımızdaki diğer işlerde de süreklilik arzeden bir yaşam felsefesi halini almış kötü bir durumdur malesef. Vermiş olduğun örnek sadece Almanyada değil diğer bir çok avrupa ülkesinde de geçerli. Takımlar 2. lig veya 3. ligde de olsa yaklaşık aynı miktarda seyirciye oynuyorlar. İngiltere liginde QPR veya Nothingam Forest veya diğerleri farklı mı ki. Çünkü onların takımları şampiyon olduğuklarında da, küme düştüklerinde de onlara ait ve kendilerini temsil ettiklerini düşündükleri takımları. Takım küme düştüğü maçta 45.000 kişi kalkıp ayakta alkışlayabiliyor takımlarını. Bizde 1 maç öncesinde kıçın başın oynuyor dedikleri topçuya bir maç sonra son dakikada gol attı diye tapınan birebir aynı insanlar topluluğu sahip çıkabiliyor. Dediğim gibi bu kaypaklık sadece futbol taraftarlığı değil malesef ama malesef bir hayat biçimine dönüşüyor ki bir toplum için asıl tehlikeli olan da budur bence. Anlık sevinç ve üzüntüler nasıl oluyor da geleceğimize yönverebiliyor biranda. Bahsetmiş olduğun Galatasaray ki; avrupada hiç bir Türk takımının yapamadığını yapmış, Türkiyede ilklerin takımı diye adlandırılan ve içerisinde gerçek anlamda yıldızlar barındıran bir takım. Onun maçına dediğin gibi 20.000 kişi bile gelmiyorsa başka nasıl bir açıklamasının olabileceğini bilemiyorum. Asıl mesele bence budur. Tirbünsel birtakım sorunlar olabilir ki var da, yönetimsel bir takım sorunlarda olabilir ki bu da var hatta stadın kalitesiyle ilgili yani sunumla da ilgili problemler var evet ama bunlar bile 15 milyonluk şehirde 20.000 kişiyi getirtebilmeli bence. Yeni yapılan stadta birçoğu düzelecek ve ben yine eminim ki başarı gelmedikçe tarftar da gelmeyecek stada..

Borges dedi ki...

Dediklerine katilmamak mümkün degil sevgili PENALTY.

Münihde iken Bayern bileti bulmak cok da kolay olmuyordu. Hafta arasi oynamasi ya da cesitli arkadaslari araya sokmam gerekiyordu filan. Lakin bayernin hedefi cok da önemli olmadi.. Kacinci olursa olsunlar 69 bin kapasite full.. Dortmund yillardir hedefiszlikten kiriliyor ama o taraftari yok mu.. 80 bin ortalama.. Köln ikinci ligde dahi 45 bin idi. Keza Kaiserslautern.. Bu kluplerin avrupa kupasi oynayip ligde üst siralarda olmasi ya da ikinci Bundesligada olmasinin önemi yok kesinlikle..

keza 1860 Munih. Münih zaten 1,3 milyonluk bir sehir. 1860 iddiasiz ve ikinci bundesligada bile tutunamayan takimin en kötü seyirci rakami 35 bin filan olmustur. Pek cok insan der ki "fiyatlar.."

Ayni insanlar derbi, avrupa kupasi maci oldugu vakit hayvani rakamlara bilet bulabiliyor iken neredeyse belese gelecek siradan lig macina uzak duruyorlar..

Bir eksiklik ve futbol kültürü söz konusudur. Para ya da ekonomik nedenler bir parca rol oynasa da sorun aslinda bunun disinda bir yerde.. Futbola bakis, takimi sevme bicimleri ve basari endeksli yaklasimlar..

Lincoln,Kewell,Baros ve daha önemlisi Galatasaray sahada ve o 24 binlik stat 20 milyonluk sehirde onca basini ve ülkenin en az ücde birinde yer kaplayan reklamiyla bos ise cok ciddi bir sorun vardir.. Anadolu klupleri olsa tüm medya bu üc dört buyuge ayrildigi icin seyirci kazanimi cok da kolay degil deriz.. elestiriyi basina da kaydiririz ama üc büyüklerin böyle seyirci ortalamasi varsa sorun taraftarin futbola bakisinda yatar..

Sürekli 1860 munih maclarina gittim bir ara.. Isin dogrusu o seyirci bana göstermistir biraz da takim tutmanin, takim sevdasinin nasil olmasi gerektigini.. Belki bu yüzden bugün burada cok baska bakiyoruz..

varol döken dedi ki...

ali sami yen'e gitmek, kadıköy'e gitmek, inönü'ye gitmek... bazen öyle büyük eziyet oluyor ki... yani öyle çok öğe var ki, penalty'nın haklı görüşlerinin yanında... ben daha bireysel bir örnek vereyim...

bu sene başında babalar günü'nde gerçek bir fenerbahçeli olan, 25 yılı aşkın süredir tribüne gitmeyen babama kombine aldım, beraber gideriz diye... statlarda o eski küfür yok, kadıköy'e geliş gidiş de nispeten daha kolaydı... ama ne oldu fenerbahçe alt üst oldu, keçiboynuzu gibi bir futbol, çiğne çiğne yutulmaz... etti mi size sebep 1

2- toplu küfür olmasa da maç boyu küfür eden bir sürü tip var orada, kavga etsen bitmez, etmesen çekilmez... benim babam da hayatta küfretmez, bir yerden sonra hicap duyuyorsun ve bu adamlar asla bitmez bunu da biliyorsun... etti sana 2

3- rakip takım taraftarı eksikliği... fenerbahçe taraftarı zaten iyi bir koro değil, eh bir de rakip takımın taraftarı olmayınca çok sıkıcı oluyor sahadaki futbol da kötü olunca... mesela eskişehir ve bursa maçları kısmen zevkliydi...

daha da var tabi, yani paralar biraz artınca kalite yükseliyor mu bilmem ama eskiye nazaran bir gelişme olduğu kesin, yine de yetmiyor, hem de bu türkiye'nin en iyi stadına sahip takımın durumu... o kadar köklü, o kadar kompleks sorunlar ki bunlar ya büyük çözümler istiyor ya da asla çözülmeyecek gibi duruyor...

(dün uefa kupası finalinde stat koridorlarında shakthar lı biri gelip werder bremenli ye geçireceğiz size gibi hareketler yaptı, werder li de ona gülümseyip asıl biz geçireceğiz dedi ve şarkı söyledi, bu sahneyi alın ve türkiye'de gözünüzün önüne getirin, mümkün mü? namümkün!)

Borges dedi ki...

Varol Döken: Özellikle küfür olayina ve pek cok insan icin kötü kosullarin orada olustuguna katiliyorum ama mesele su ki birinici maddene katilmiyorum ve sorguladigim tarafida o.. Yahu 1860 rezil bir sezon geciriyor, fortuna ücüncü bundesligada.. üstelik sunu diyebilirim ki takim kötü gittiginde tribün kültürü, tribün ortami cok daha baska oluyor, ben seviyorum ve ülkede olup da cok buyuk sorunlarla bogusmasaydim kesinlikle Galatasaray maclarinin hepsine giderdim ya da bulundugum sehirden kendime bir takim secip onun maclarini düzenli olarak seyrederdim sanirim..

Ama disaridan bakiyorum ben. Türkiyede yasayan insanlarin günlük sorunlarinin bir maca götürecek psikolojiden uzak tutabilecegi ve pek cok olasi problem de var. Lakin takimi orada desteklemek icin güzel futbol ve basarinin illa olmasi gerekiyor düsüncesi ise temelde yaklasim problemi vardir demektir.. Dortmund ki Sampiyonlar Ligini almis bir takimdir, ama su durumunda da 80 bin kisi her mac..

PENALTY dedi ki...

@Varol Döken;
Zaten benim demek istediğim de, o başarıya endeksli (futbol demiyorum sadece) kültür oluşması. Başarızızlık olunca sahiplenmeme vs. Bu sezon Samiyen'de oynanan maçta çıkan olayların bir sebebi de budur bence. Bu başarıya odaklı kültür futbolcular üzerinde de müthiş baskı oluşturuyor ve bu amaç uğruna her yol mübah oluyor malesef ve yine malesef bu baskıyı da basın başta biz taraftarlar oluşturuyoruz. Sonuçta Arda gidip milli takımdan can ciğer arkadaşına patlatıveriyor yumruğu.

Küfür olayına gelince; ki bence kesinlikle ana sebep değildir. Hele bizim toplumda çocuğunu severken bile küfürle sevenler için asla sebep teşkil etmez. Şöyle bir örnekle anlatmaya çalışayım. Bu sezon ilk kez numaralıda bir maç seyetme imkanım oldu (ki kapalı üst müdavimiyimdir). Buraya gelen seyirci profili amiyane tabirle çapulcu takımı değil daha kalburüstü (o ne demekse) tarftarlardan oluşan bir profildir ve burdan futbolculara edilen küfürler karşısında tam anlamıyla şok olmuştum. Diğer tirbünlerden de küfür olur ama ben kendi futbolcusuna bu kadar küfür edildiğini ilk kez orda gördüm. Yani küfrediliyor diye bu ülkede maça gelmeyenlerin sayısı kesinlikle çok değildir ki keşke asıl sebep o olsa ve sen haklı olsan

varol döken dedi ki...

@penalty
küfür zaten benim özelimde ve bireysel olarak örnek verdim... süt çocuğu değiliz küfür edilir edilmez değil ama daha 1. dakikada başlayıp 90. dakikaya kadar, amaçlı amaçsız gerekli gereksiz ağzından salyalar saçarak küfreden adam benim gözümde böcektir sadece, seyir zevkinin de içine edendir... yoksa kimse arada bir ağızlardan kaçan küfürlere veya tatlı sert takılmalara bir şey demiyor...

@borges
başarıya endeksli değil, daha çok aragones ve oynanan futbol endeksli... roberto carlos'lar, josicolar ile değil, inan bana paf takımı çıksa daha büyük iştahla giderdim, 5 te yeselere koşsunlar bassınlar, istesinler... ışıltıdır benim aradığım, paradan, arabadan, karıdan, kızdan, gelecek kaygısından önce gözlere gelen o futbol ışıltısı... arda yı niye sevdik biz, ciğerlerim parçalandı türkiye maçında arda diye, iyi oynamasından da öte o ışıltısından... daum zamanında vardı bu, zico zamanında da bir başkası ama biz daha aragones gelmeden eyvah demiştik, aceto da belgelidir...

sen 17 mayıs demiştin olmadı yine, bir gün olduğu zaman uzun uzun konuşuruz, kelime kelime satır satır açıklarız karşılıklı... işyerinden kalan artık zamanlar ve bu yorucu satırlar yetmiyor her dem...

ama inan o yazılanlara, buradaki anektodlara dünkü bremen taraftarına ne özeniyorum bir bilsen... hayalimde öyle bir fenerbahçe taraftarı var ki, futbolcusu sahada, tribünde kendisi parlayan... ki bizden önce thomas moore koymuş bunların ismini:

ütopya:)

alperensaylar dedi ki...

@varol döken
bremen taraftarı dedin de dün inan seninle benzer hisleri taşıdım maç esnasında. cidden ben bremen taraftarının özellikle ilk yarıda çıkardığı sesi yani o kadar kuvvetli çıkan sesi tv de maalesf bizim taraftardan duymadım, duymuyorum kaç yıldır. benim de özlediklerim bu yönde:)